Adem yaradılıyormuş gibi

27 4 6
                                    

İçimdeki huzura ermiş ruhum hala kıpır kıpırdı. Işığını bulmuş kararan gözlerim, kaynağını bulmuş yaramı kapatıyordu.

Başımı, ona zarar verebileceğimden korkarak yavaşça hareket ettirdim. Narin bedeni benimkine yaslanmış, elleri vücudumu sarıyordu. Sol elimi sırtına, sağ elimi saçlarına kavuşturdum. Yumuşak saçları vardı tıpkı kalbi gibi. Sıcacık sırtı vardı tıpkı bana gösterdiği sevgi gibi. Kırılan kolumun acısını, şaçlarından gelen sıcaklığın elime, oradan da kollumun yardımıyla omzuma ulaşması, geçiriyordu. Kafamı tekrar kafasıyla buluşturacaktım ki hareket etti. "Üzgünüm kokuna gömülüp uyumuşum. Çok güzel kokuyorsun." Beni mi kokluyordu? İçini nasıl koktuğunu bilmediğim kokumla dolduruyordu. Gülümsedim "Sende öyle."

Doğruldu ve artık aramızda hiç bir mesafe yoktu. Nefesi nefesime temas ediyordu. Gözleri beni, benim gözlerim ise onu süzüyordu. Burnunu burnumda hissettim. Elini çenemde, gözlerini gözlerimde hissettim. Yaklaştı. Yapabilirdi, yapmalıydı. İstiyordum onu. Kanımı içine çekmesini, beni benden götürmesini. Bekledi. Tahminimce 1 dakika bekledi. Dayanamıyordum. Ben daha fazla duramıyordum.

Sağlam olan sol elimi ensesine yerleştirdim ve dudaklarımı onunkiyle buluşturdum. Parçalanmış olan dudaklarımı kanatana kadar onunkiyle temas ettirdim. Dilimi onunkilerinde gezdirdim. Dişleriyle ısırıyordu. Ensesini fazlaca kendime doğru bastırdım. Kendimi engellemek ne mümkündü. Belime sarıldı. Artık dudaklarımız ayrılmıştı. Nefes nefese kalmamıza rağmen hala daha fazlasını istiyordum. Vücudunu içime kadar sokmak ve bir daha asla çıkarmamak. İçimde saklamak istiyordum onu, tıpkı bir kar küresi gibi. Hastane yatağının yanına yerleştirilmiş olan koltuğa geçti. Nefesini düzenlemek, sakinleşmek için. Ben ise hala kendimde değil hatta inliyordum bile. Kendimi dizginlemek istedim. Ama bu uzun süre boyunca pek mümkün olamamıştı.

"Ben de seni seviyorum, Hoseok. Hemde çokça seviyorum."

Yine beni cezbeden ve her seferinde de cezbedecek olan gülüşünü sundu. "Görebiliyorum."

Ben onun narin bedenine, siyah gözlerine ve incilerine bakıyordum. Aşkının bana verdiği güzelliğe, ben bir nimete bakıyordum. Onu anlatacak kelimler bulmadığım yaşam kaynağıma bakıyordum.

"Seçmeleri unutmalısın."

N..ne seçmelerinden bahsediyordu? Kafamda silik silik görüntüler oluştu. Bir dans odası vardı. Ben seçmelere mi katılmıştım? "Hoseok. Ne seçmelerinden bahsediyorsun?" Sesim tekrardan ve tekrardan sonuna kadar benimle direnerek sanki hayata yenilmişim gibi çıkıyordu. Sinirlendim. Daha doğrusu sinirlenmeye çalıştım çünkü onun karşısında olunca tek bir duygum dışında her şeyimi yitiriveriyordum. Aşk.

"Aylardır çalışıp çabaladığın ve elemelere bir kaç hafta sonra gireceğin seçmeler. Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Yarı gülen yarı da ne olup bittiğini tıpkı benim gibi anlamaz bir ifadeyle baktı.

"Bilmiyorum, öyle bir şey mi yapmıştım? Hatırlamıyorum herşey çok silik. Hoseok, yardım et."

Kapı tıklandı, yavaş yavaş aralandı. Doktor içeri girdi. O suratıyla havayı bozmayı ve kötü bir şeyler olduğunu açıklıyordu zaten. Ben... Ben geçmişi bilmiyorum ya da bildiğimi unutuyorum.
Acı geçmişim mi vardı? Yoksa daha güzel anılarla dolu zaman çizigim mi?

"Üzgüm fakat size hem iyi hem de kötü haberlerim var."

İyi haberi ikimizin de işitmesi yeterliydi zaten. Sadece o iyi haberi bilsek de olurdu. Kötü olan hiç bir şeyi duymak istemiyordum.

"Kötü olak haber hafıza kaybı yaşıyorsunuz, Yoongi bey. İyi haber ise bu kayıp geçici. Sadece size geçmişinizi hatırlatmak, güzel zamanlar geçirmek için birinin eşlik etmesi lazım. Yaşadığınız evi, çocukluğunuzu, anılarınızı. Size bunları yaşatmak için birine ihtiyacınız var."

Kafamı döndürdüm. Zeytin gözlüm, kahve kokulum bana gülümsüyordu. O idi beni anılarımla buluşturacak olan. Yarısı silinmiş ruhumu önerdiği bedenimle birleştirecek olan oydu. Her zaman sanki Adem yaradılıyormuş gibi elini benimkine uzatacaktı. Doktora doğru döndü.

"Buradan ne zaman gideceğiz?"

Sen ne zaman istersen benim papatyam. Ciddi olamıyorsun bile sevdiğim. Kalbime gömdüğüm çocuk gibisin. Şuan seni tırnaklarımı kırana kadar ellerimle sıkmak ama bir o kadar da incitmeden sevmek istiyorum. Kafanı tutmak ve içime çekmek istiyorum.

"Maalesef bu süreç 1 aya kadar uzayabilir. Fakat sizin biriktirdiğiniz anıları ona resmetmeniz gerek. Daha çabuk iyleşebilme mucizesi olabilir."

Mücize. Tek bir mücize vardı benim için. Eşi ve benzeri olamayan. Dünyada hatta evrende tek bir mücize. Ademi yaradan Tanrının benim için tek bir mucizesi vardı.  Hoseok.

Ve kapı yeniden aralandı, bir daha açılmaması dileğiyle. Artık bana güzel şeyleri sunmak için zamanımız vardı. Anılarımı öğrenmek için. Sadece onu keşfetmek için. Zaman.

Yanıma sokuldu. Damarlı ellerimi kavradı.

Ellerin.
Sıcak veya soğuk tam olarak ısısını kestiremediğim tenim.
İçime çekilen ruhum.
Ve sen.

Anlatmaya başladı. Sesi gürken bir anda fısıltıya dönüştü. Daha sonra ninni ve şimdi de bir piyano sesi.

Majör melodiyle çalan piyano sesleri.
dans
ve
gözlerin.

"Min."

Duraksadı ve bekledi. "Söyle Hoseok. Anlat, güven bana. Seni namütenahi dinlerim.

Müptelâ olduğum sıcak kahve kokun.
Namütenahi aşkımız.
Yeis(meyus) zamanlarımın yok oluşu.
Ve safderun kalplerimiz.

"Aslında seninle uzun zamandır değil, yaklaşık 2 aydır tanışıyoruz. Çocukluğunu anlatacak en son kişiyim ben. Bana kendine dair en ufak bir söz, kelime, hikaye anlatmadın. Fakat dışarıdan anladığım kadarıyla ki ben insanları fazlasıyla iyi tanıyabilirim. Sen çok yıpra-"

Sustu. Dili tutuldu. Yutkundu ve konuşacak, bana sunabilecek sözcükler, kelime grupları aradı.

" Sen... Sen yaprakların döküldüğü bir zaman da dik durabilmeyi başarabilmişsin. Çocukluğun iyi geçmiş gibi hissediyorum."

Ben de şüpheliydim tıpkı onun gibi. Yaşadığım şeyler nasıldı da bu zamana gelebilmiştim? Annem ve babam var mıydı? Ya da hâlâ bu yalan hayattalar mı? Sokakta top oynamış mıyım? Annem beni bağırarak akşam yemeğine çağırmış mı? Marketten şeker almak için para istemiş miyim babamdan? En önemlisi de nasıl her şey aklımdan uçup gitmişken hâlâ dün ki gibi aklımda kalan gülüşünü hatırlayabiliyorum sevdiğimin? Bana bilmediği geçmişi anlatacak olan kişiyi nasıl hatırlayabiliyorum?

°
°
°
Merhaba sevgili okuyucularım. Oylamalarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Bir kaç bir şey söyleyeceğim.
İlk olarak italik yazılan şiirleri ben kendim yazdım ve aralara serpiştirmek istedim. İkinci olarak ise evet medya da ki Ademin yaradılışı-michaelangelo' yu ben çizdim. Eh birazcık resim yeteneğim var idare edin artık. Şimdilik bu kadardı ve 1 günde de 2 bölüm yeter de artar sizi seviyorum, öpüyorum. iyi okumalarr



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 20, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

yeis ↵sᴏᴘᴇ ғɪᴄHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin