Düğmelerini tek tek iliklerken duyduğu ses ile gözleri falt taşı gibi açılıvermişti. Neler olduğunu görmek için koştura koştura sarayın bahçesine çıktığında gördüğü manzara ile şok geçirmişti kızıl saçları rüzgarla beraber dalgalanırken.
"BABA!!!" diye çıkan sesinin ani çıkışı hareketine dönüşmüş hızla babasının cesedinin yanına varmıştı. Babasının dekoratif keskin nişancı tüfeğini kaptı.
Duruşunu düzelten Lesley yere çömelerek nişan aldı;
"Ateş!" dediği her an karşıdaki düşmanların her biri ölüyor, her öldürdüğü düşmanın sonunda nefret ve kin dolu gözünden yağmur damlası gibi yaşlar süzülüyordu.Çalıların arasında birini fark etmişti. Saçları kahve tonlarında Kore ırkına mensup birisi olduğunu tahmin ettiği kendi yaşlarındaki çocuğa odaklanmıştı.
"Ate-"
Sözü kesildi, oğlan neredeydi hiçbir fikri yoktu. Birkaç saniye sonra ensesinde hissettiği sıcak nefesle durumu çakmıştı.
Boğazına dayalı bıçağı gördüğünde yutkunup alt dudağını ısırdı.
"... Neden böyle bir şey yapma gereği duydun!?" acıyla çıkan çocuğun sesi kalbinin ağrımasına sebep vermişti. Hiçbir şey söyleyememiş, susup kalmıştı.
"Söyle bana neden!?" diye bağırdı. Sesini biraz daha yükseltmiş, her yükseltişinde sesi daha da boğuk çıkıyordu.
"Ben..." diye söze başlayan Lesley cümlenin kalanını getiremedi.
"Sen... Ne!?" tekrar bağırdı. Lesley'i kendine çevirdi gözlerinden hala yaşlar akmaya devam ediyordu. Kahverengi gözlerine odaklanmış neler oluğunu adeta tek bakışıyla anlamıştı.
Oğlan yutkundu, aynı acıları paylaştıklarını biliyordu. Fakat asla dost olmayacaklardı. Birbirlerinin bilmeden ailelerini katletmişlerdi çünkü.
Rüzgar sertçe esmeye başladı, ikisinin de saçları uçuşuyordu etrafta. Birbirlerine kin ile bakıyor bir yandan da gözlerinden yaşlar süzülüyordu.
Beklenmedik bir anda Lesley, karşısındakini tutup yere atmaya çalıştı fakat beceremeyip çocuğun uzun parmaklı ellerine kurban gitmişti.
Yere düşmüş birbirlerinin ellerini tutmuş saf saf bakınırlarken bir anda Gusion kızın ellerini itikleyerek onu orada bıraktı. Arkasını dönmeden ilerlerken tek bıçağını ormanın derinliklerine fırlattı ve gözden kayboldu.
Ormanın içinde dolaşan Gusion, bir ağacın altına oturup bağdaş kurdu. Bıçağını incelemeye başladı, gözlerini dikkatlice bıçakta oluşan darbelerde gezdirirken onun yüzü geliveriyordu aklına. Kafasını sallayarak ayağa kalktı. Bıçağını kınına yerleştirdi, sakince yürümeye başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silahın Bıçağı
RomanceKızıl saçları kanla berber dalgalanıyordu sert esmeyen rüzgarın etkisiyle. Kendinden emin bile değildi. Dikkati dağınıkken üstüne atlarsa onun narin yüzünü belkide hiç göremiyecekti. Yutkundu. gözleri doldu yavaşça. Dişlerini sıkarak çok geçmeden uz...