Hava yeterince sıcaktı, benimde canım yeterince sıkkındı. Genel olarak ağlayan biri değilim bu seferde ağlamadım. Ayrılık acısı 3 gün sürer derler, sonra hep beynimizin bi oyunuymuş. 3 yıl beraber olduğun birinden sonra beynin kaç yıl oyun oynar ?
Can için hayatımdan herkesi çıkarmıştım. Mahalleden, okuldan, dershaneden hiç arkadaşım kalmamıştı. Gelen mesajlara cevap vermez olmuştum onunlayken. Hayatımın merkezine oturtmuştum. Hayatımın merkezi gitti işte bomboşum.
Balkondan dışarıyı izlerken sodamı yudumluyodum. Okulların açılmasına 2 ay kalmıştı ve bu benim lisedeki son senemdi. Gerçekten ilk kez ne yapacağımı bilmiyordum. Eski arkadaşlarımdan Helin ve Sudeyi aradım. Helin ve Sudenin hem evleri hem yazlıkları aynı yerdeydi. Ayrıca aynı okuldaydık. Bu kızlar gerçekten hayatımda güvenebileceğim sayılı insanlardan. Helin ve Sudeyi 9 senedir tanıyorum ve aramızda en ufak bir tartışma geçmemiştir hiç. Hemen kafamı dağıtmam için yazlıklarına çağırdılar. Annemden izin almam çok kolay değildi. Can'dan ayrıldığımı biliyordu. Üzgün gözlerle yanına gittim.
" Anne Helin ve Sudenin annesi beni yazlığa çağırıyo gidebilir miyim çok özlemişler beni Helin şu zeki kız sayısalda okuyan hani ablası doktor olan Sudeninde babası mühendis..."
Annem Helini çok sever çünkü Helin zekidir, güzeldir, elinden her iş gelir, ailesine asla yalan söylemez, sosyaldir, çalışkandır. Sude onun yanında biraz daha deli dolu bir kız ama anneme "Seren ABLA" dediği için annem onu da sever.
" Peki bakalım neredeymiş yazlıkları ?"
"Tekirdağda..."
İstanbulda oturduğumuz için Tekirdağ uzak sayılmazdı ve annem üzülmeme dayanamazdı. Hemen kabul etti bende bavul hazırlıklarına başladım. Bir elim bavulda diğeri Whatsappda. Can sabahtan beri kimle konuşuyordu ? Bu kadar konuşacak ne buluyordu? Bana sıkıcı olduğumu söyleyen çocuğu acaba konuştuğu kişi eğlendiriyor muydu? Hani ben umursamazdım neden böyle oldum ? Telefonu kapatıp yatağın üzerine fırlattım ve bavulumu tamamladım. Akşam üstü otobüse binecektim. Annem saçımı okşadı
" Bir çocuk için kendini üzmeye değmez biliyorsun değil mi tatlım? Biliyorum o beraber olduğu kız sadece bir heves."
" Beraber olduğu kız mı ?"
Sanırım annem pot kırmıştı ve bu ayrılığın altında benim bilmediğim bir şeyler vardı. Annem bilmediğimi anladığında kafasını aşağı eğdi ve anlatmaya başladı.
" Melekcim Can'ı gördüm bir hafta önce. Sarışın uzun boylu bir kızın elini tutmuş sinemaya giriyordu. Haberin var sanıyordum."
Olay şuydu, Can ile ayrılalı 1 hafta değil daha 2 gün olmuştu. Ve bana üniversitede yurtdışına gideceğini, benimle evlenmeyi düşünmediği için ayrılacağını söylemişti. Olayın içinde kız yoktu.
Güvendiğiniz kişinin size hiç yalan söylemediğini düşünürken bir yalanını yakalayınca düşünüyorsunuz. Acaba daha önce söyledikleride mi yalandı? Az süre değildi 3 sene. Tekirdağ, yazlık, belki biraz alkol ve kızlar, şu an ihtiyacım olan bunlardı. Annem üzülmesin diye
"Evet biliyordum aklım başka yerdeydi zaten biz ayrılalı 1 aydan fazla oldu aslında hatta şu an konuştuğum çok daha iyi kalpli ve yakışıklı biri var bana çok değer veriyor çok daha mutluyum." dedim. Konuştuğum biri yoktu, ama annem mutlu olmuştu.
Saat geldiğinde bavulum otobüsün bagajına yerleştirildi ve klimalı otobüsün içindeki pencere kenarında yerimi aldım. Güneş batıyordu, en sevdiğim zaman. Otobüs hareket etti ve 2 saatlik yolculuğumun sonunda beni Helin'in annesi Kübra abla karşıladı. Gerçekten çok tatlı bir kadındı. Hemen sarılıp öptü ve bavulumu alıp arabasına yerleştirdi. Helin kadar güzeldi ve yaşına rağmen çok genç gösteriyordu. Helinlerin yazlığı bir sitedeydi ve sitede çok fazla villa vardı. Sitenin kendine ait basket sahası, açık ve kapalı havuzu ve plajı vardı. Misafir odasına yerleşirken Helin yanıma geldi
" Çok özlemiştim seni iyi ki geldin. Aç mısın ? Yemekten sonra sahile inelim tüm site olarak orada toplanırız her akşam." dedi. Gerçekten çok konuşan ama neşeli bir kızdı. Her zaman neşeliydi. Annesinin yaptığı soslu makarnayı yedikten sonra şort ve ince bir tişört giyerek sahile indik. Kızlı erkekli bir grup şezlonglarda oturuyordu. 5 kişilerdi. Helin hepsiyle tanıştırdı. Sude'nin dışında geri kalanlar Arda, Mustafa, Kemal ve Simgeydi. Kemal hemen atladı
" Aramıza hoşgeldin Melek. Şu an bu kadar az olduğumuza bakma saat geçtikçe daha kalabalık oluyoruz."
Kemal ve Simge elimi sıktı. Arda sadece gülümsedi. O an sanki Ardayla daha önce tanışmışım gibi hissettim. Sanki bir çekim vardı aramızda. Çok farklı bir histi. Bende Ardaya gülümseyip şezlongların birine oturdum...
Bazen biri giriyor hayatımıza, yer zaman fark etmiyor, bir parçamız oluyor