Ben sinir olmaya devam ederken Arda aynı umursamaz tavırla şezlongunu bizimkinin önüne çekti, yeni aldığı en pahalı marka havlusunu özenle serdi ve parmakarası terliklerini çıkardı. Mayosunun ceplerini kontrol ettikten sonra yumuşacık açık kumral saçlarını elleriyle düzeltti. Saçları uzun sayılmazdı ama kısa da değildi. Güneşin altında parlarken hafif sarı bir renk oluşuyor ve yeşil gözlerine çok yakışıyordu. Bir süre durdu ve düşündü. Daha sonra telefonunu alıp sırtüstü şezlonga kuruldu. Bu arada benim onu izlediğimi umarım fark etmemiştir çünkü kime baktığım anlaşılmasın diye taktığım tencere dibi boyutundaki gözlükler ilk görevini başarıyla tamamlamıştı. Helin sırtüstü yatmaktan sıkılmış ve yüzünü şezlonga dönüp uyumaya başlamıştı bile. Bende Arda umrumda değilmiş gibi davranmak için kulaklıklarımı taktım ve yüzüstü uzandım. Kulaklıklarım kulağımdaydı ama konuşulanları duymak için müzik açmamıştım. Az sonra Kemal'in sesini duydum
" Arda ya Sude'nin karnı ağrıyormuş eve bıraktım ben onu tek geldim param Sude'de kaldı öğle yemeğinde bana ısmarlar mısın bu günlük?"
"Helinlerleyim bu gün kardeşim ben. Bizim kafeye gidicez bana lazım para gerçi kartta var al sen şu 50liği alırsın kendine bişeyler."
"Sağol kanka ben gidiyorum Tuğçe geliyo şimdi hiç onun eleştrilerini çekemem."
Kemalin sesi kesildikten sonra iğrenç inceliğiyle bir kız sesi duymaya başladım. Aslında sesi iğrenç falan değildi. Hatta bir kız için güzel denebilecek konumdaydı. Sanırım ben kıskanmıştım ama neden? Arda'yı kıskanmam mümkün değil çünkü ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum. En sonunda tüm düşüncelerim bir anda aklımdan uçtu ve uykuya daldım. Helin'in sarsmasıyla uyandım
" Melek bakar mısın saat kaç olmuş? Nasıl uyursun sen burda? Arda nerde bizimkiler nerde napıcaz?"
Başımın altındaki telefonuma baktığımda saatin 18:42 olduğunu gördüm ve aklım daha yeni yerine geldi
ÖĞLE YEMEĞİNİ KAÇIRDIK
Peki Arda ne düşünmüştü hakkımda ? Başlamadan bitmişmiydi yoksa. Bitmemeliydi. En azından böyle başlayıp bitmemeliydi. Helin hemen Ardaya mesaj attı ama Arda telefonuna bakmadığı için göremedi. Bizde fazlasıyla yandığımız için kıyafetlerimizi giyemeden havluyla eve yürüdük. Canımız o kadar acıyodu ki artık yerimizde durucak halimiz yoktu. Ama en çok içim acıyordu. İçimin acımasının sebebi Arda mıydı? Aklımın daha fazla karışmaması gerek ve bu yüzden Can mesaj atmasın diye telefonumu kapatıp çekmeceye attım. Daha sonra Helin yanık kremini getirdi ve omuzlarıma sürerken mızmızlanmaya başladı
" Telefonu kapalı işte bak neler kaçırdığının farkında mısın?"
"Ben bir şey kaçırmadım Helin çocuğun zaten benle ilgilendiği falan yoktu abartıyosun."
"Nerden biliyosun hiç konuşmaya başladınız mı? O öyle yavşak tipli değildir. Ağırdır ama sağlamdır. İlk randevudan ektin çocuğu."
Haklıydı. İlk randevudan ekmiştim ve artık dışarı çıkmaya yüzüm yoktu. Hemde fazlasıyla yandığımız için yarın dışarı çıkamayacaktık. Helinin sabahları evi boş oluyordu çünkü annesi ve babası çalışıyordu. Bu demekti ki yarın tüm gün televizyon başında miskinlik yapacaktık. Umarım Helin'in mesajına Arda iyi bir cevap verir tek dileğim bu.
Saat akşam 22:01 olduğunda uykumuz gelmişti. Helin baş ucumda elinde cips pakedi magazin izliyo bende kitap okuyodum. Daha sonra Helin telefonuna baktı ve çığlık attı.
" Arda mesaj atmış!"
"Oku hadi oku!"
"Helin bu yaptığın çok ayıptı bir daha senin sözüne güvenebileceğimi sanmıyorum ben orada kaç saat oturup sizi bekledim gerçekten helal olsun bir yemek borçlusun."
Helin duraksadı. Daha sonra tabiki o mükemmel aklına harika bir fikir gelmişti. Yarın Arda'yı bizim eve öğle yemeğine davet edecektik ve yemekleri ben yapacaktım. Helin hemen Ardaya mesaj attı
"Arda gerçekten çok özür dileriz gübeş çarpmış uyuyakalmışız. Lütfen yarın saat 15:00 gibi bizde ol kendimizi affettiricez. Öpüyorum"
NEDEN ÖPÜYORUM YAZDI Kİ ŞİMDİ?
Saçmalama Melek, Helinden kıskanıcak değilsin heralde? Neyse biz önümüze bakalım. Hemen google'a yarın Arda parmaklarını yesin diye yemek tarifleri yazdım ve birkaç tanesini not aldım. Baya zor ve eğlenceli bi gün bizi bekliyo. Arda ile ilk buluşma !!