Koşa koşa yukarı çıktı. Üzerinden çok vakit geçmeden; belki beş dakika sonra elinde biraz kağıt ve keçeli bir kalemle bodrumuna döndü.Merdivenlerden inerken içinden; "gerçekten bir koku var"diye geçirdi. Seri bir hareketle masanın diğer tarafındakisandalyeye kuruldu. Bu şekilde Leah'la yüzyüze bakmış oluyordu.
"Hazır mısın?" dedi.
"Lütfen, yalvarırım bırak gideyim..."
"Aaaaaah yeter ama, cidden sıkıcı olmaya başlıyorsun. Seninle ilk ve son kez eğleneceğiz. Bunu bozma"
Genç kızın yüzüne baktı. Sarı ışıl ışıl saçları kirden karışmıştı.Gözleri ağlamaktan kıpkırmızıydı; uykusuzluktan mor halkalar oluşmuştu göz altlarında. Cildi her zamankinden solgundu. Aşık olduğu o güzellik gitmiş, yerine bu yaratık gelmişti.
"Karnın aç mı Leah? Ya da su ister misin?"
"Değilim. Gitmek istiyorum..."
"İki gündür sadece su içiyorsun. Böyle giderse şekerin düşecek. Bu şekilde oyun oynayamayız ki.
Leah yeninden ağlıyordu. Sesi ağlamaktan iyice kısılmıştı.
"Bana bunu yapma..." diyebildi sadece.
"Tamam başlıyoruz." Masadaki kağıtlardan birini aldı. Önüne kolunu set yaparak bir şeyler yazdı. Sonra başını kaldırıp kıza baktı:
"Üç haneli, 100 ile 400 arasında" dedi.
"Tanrım!!"dedi Leah. "Ben nereden bilebilirim, 300 sayı var arasında"
"Tamam bir ipucu vereyim : sayı tek sayı." Ama daha fazla isteme. Çünkü bu haksızlık olur. Yazdığım sayıya en yakın sayıyı tahmin et yeter."
Önüne baktı Leah. Birkaç saniye sonra cevap verdi:
"235"
Derin bir iç çekti aşığı. Kağıdı kaldırıp ona çevirdi:
"101"
"Bunu tahmin edemediğine inanamıyorum. A tabi sen de haklısın. Beni tanıma zahmetine hiç girmedin. Gayet normal."
Sonra doğruldu.Eline masadaki bıçağı aldı. Masanın diğer tarafına yürürken kız panikledi.
"Dur, dur lütfen. Bana ne yapacaksın? Lütfen beni incitme. Ne istersen yaparım, bir şans daha ver yeter ki"
"Merak etme, seni şu an öldürmek istemiyorum. Ufaktan başlayalım değil mi?" Kızın arkasına geçti ve saçlarını kavradı.
"Korkma hiç acımayacak"
Sevmek için hayalini kurduğu o sarı saçları bıçakla kesiyordu. O sırada yüzüne bakan birisi ruhundaki kini ve kırgınlığı apaçık görürdü.
"Hayır ne olur saçlarıma dokunma, saçlarım Tanrım. Bunu bana neden yapıyorsun?" Leah haykırmaya başlamıştı. Sesi kısıktı,çıkmıyordu ama yine de gücünün sonuna kadar bağırmıştı.
Hiçbir şey demeden yerine geçti. Elindeki bıçağı yanına bıraktı.
"Evet, ikinci şans istedin. Onu al bakalım". Bunu dedikten sonra,tekrar bir kağıt aldı ve kalemle bir sayı yazdı:
"Üç haneli, çift 100 ile 200 arasında. Daha ne yapabilirim bilmiyorum senin için?"
Leah tekrar önüne baktı. Bilmekten başka çaresi yoktu. Tüm korkusuyla dua etti ve:
"102"dedi.
Kağıt yukarı kalktı ve ona döndü:
"102"
"Akıllı kız, seni hala sevdiğimi anlamışsın" dedi. Tekrar ayağa kalktı, elindeki bıçakla.
Leah'ın korkusu yüzünden okunuyordu. Usulca başına gelecekleri beklemeye başladı. Aşığı arkasına geçti yeniden. Kolunu sıkıca tuttu.Ve ellerini bağladığı iplerden birini kesti. Kolu ve eli serbest kalmıştı.
Kendine geldiğinden beri Leah'ın ilk defa yaşamak için umudu olmuştu.İçinden tanrısına binlerce kez şükretti.
Tekrar yerine geçti sapık aşığı. Bıçağı da aldığı yere koydu. Elini kıza doğru uzattı:
"Söz verdiğim gibi..." dedi.
Yeniden önüne bir kağıt aldı. Ve bir sayı yazdı. Kafasını kaldırıp kızın yüzüne baktı.
" Üç haneli, tek. 200 ile 450 arasında."
Leah artık umutla doluydu. İçinde açan yaşama sevinciyle "449"dedi.
Kağıt ona doğru döndü "447"
Diğeri bıçağı eline alıp tekrar yerinden doğruldu. "Aferin bebeğim, çok iyi gidiyorsun" dedi. Sert bir hamle ile kızın diğer elini de serbest bıraktı. Leah elleriyle uyuşmuş bileklerini ovuşturuyordu.
Aşığı sinirli bir şekilde yerine geçti. Pek konuşmuyordu artık. Genç kızın iki kere üst üste bilmesi onun sinirini bozmuştu anlaşılan. Olsun yaşıyordu ya, önemli olan da buydu.
Şimdi pürdikkat aşığını süzüyordu. Onu ne zaman gördüğünü hatırlayamıyordu. Kendisine bir hikaye anlatmıştı, evet parçalar uyuyordu. Kaybolmalar filan; tarihleri denkti. Fakat onu hiç görmemişti. Yükselen sesle kendine geldi:
"Hadi ama günlerce bekleyemeyiz"
Dalmıştı anlaşılan...
"Özür dilerim, duyamadım" dedi.
"DEDİM Kİ 4 HANELİ ÇİFT. 1000 İLE 3000 ARASINDA".
"Bağırmana gerek yoktu" dedi. Başını öne eğdi. Bu seferki zordu.Yaşamaya olan inancı azaldı. Bir sayı söylemek zorundaydı:
"2780"
Kağıt ona döndü:
"3000"
"Çok üzgünüm bebeğim."Leah bu duruma kızmıştı:
"Bilerek yapıyorsun! Seni alt etmeme dayanamıyorsun değil mi?" derken aynı anda ellerini masaya vurdu.
Sadece bir acı.Hafif, sinek ısırığı gibi... Sol elinin üzerinde... Ve garip bir ılık his. Ardından acı şiddetlendi. Eline baktı. Bıçak eline saplanmıştı ve kanıyordu. Çığlık attı. İncecik, kulak vermezseniz asla duyamazdınız. Hayatında hiç hissetmediği biracı hissediyordu. Tarifi imkansız...
"USLUDUR!" diye bağırıyordu aşığı. Ama Leah duymuyordu.Çektiği ızdırap kulaklarını ve tüm algılarını tıkamıştı.
"Yeter Leah bebekleşme yine! Şimdi seni kurtaracağım ve devam edeceğiz."
Hızlı ve sert bir hareketle bıçağı çekti. Ardından tiz bir çığlık daha attı kız. Eli yoğun olmasa da kanıyordu.
"Elime"dedi... "Elime bir şey sarmayacak mıyız?"
"Al bunu sar" dedi diğeri ve yerde duran kirli bezi masaya, onun önüne fırlattı.
"Ama mikrop kaparım."
"Mikrop kapmak mı? Korkma sana bir şey olmaz."
"Ama..."
"SAR ŞUNU DEDİM!!"
Hiçbir şey diyemedi Leah. Hem canı acıyor hem de korkuyordu. Çaresizce elini o beze sardı. Neyse ki çok kanamıyordu.
"Evet, devam edebiliriz." Tekrar bir kağıt aldı, yazdı ve Leah'ın yüzüne baktı.
"Bitsin artık, ne yapacaksan yap."
"Sen bilirsin o halde." bunu dedikten sonra birden bıçakla ayağa kalktı ve kızın saçından geri çekerek. Boğazına dayadı...