Normal bir okul sabahına gözlerimi açtığımda aslında bugünün pek de normal olmayacağını biliyordum. Akşam olacak partiden dolayı heyecanlıydım. Yaklaşık üç gündür hiçbir iş almamıştım. Ve görünen o ki bugün çok eğlenecektim.Odadaki eskimiş yataktan kalkıp aynanın karşısına geçtim.Mor göz altları, patlak dudaklar ve dikişli kaş... Pek de kötü sayılmazdı.En azından yüzümde ya da vücudumda büyük bir yarayla okula gitmeyecektim. Üzerimdeki giysilere göz attığımda pek de kötü olmadığını gördüm. Odamdan çıkıp merdivenlere yöneldim. Mutfaktan sesler geliyordu. Anlaşılan Gece aşağıda kahve yapıyordu.Mutfağa girdiğimde Gece 'nin bakışları bana döndü.
''Günaydın , parti işini unutma malzemeler bodrum katta,sağ köşedeki kutunun içinde.Eldivenleri ve saç rengini de değiştirmen gerek. Sakın bir şeyi unutma Gölge yoksa bütün işimiz batar. Kara'dan laf duymak hoşlandığım bir şey değil.''
''Daha önce bir hata yapmadım , bu yaşımdan sonra da yapmam ben. Sen kendine güven ben güveneceğin son kişiyim.''
''Diyene bak sen. Beni tanımıyormuş gibi konuşma ben zaten kendime güvenirim , sana değil . Neyse seninle uğraşmak vakit öldürücü. Ben şimdi gidiyorum saat tam altı buçukta burada ol.Saat sekizde parti başlıyor. Yakalayacağın kişi Mercedes bir arabayla oraya gelecek. Beni göremeyebilirsin bil diye söylüyorum.'' dedi ve vestiyerden deri ceketini alıp çıktı. Üst kata doğru yavaş yavaş çıktım ve odaları tek tek kontrol etmeye başladım. İlk oda boştu anlaşılan Baran evden çıkmışlardı. İkinci odaya girer girmez gördüğüm manzarayla yüzümü buruşturdum. Bu dağınıklık bana bile fazlaydı. Yerde uyuyan Bora ve Çağatay'ı tekmelediğim de anında ayağa kalktılar. Ben de onları işi hatırlatıp diğer odaya geçtim. Burası da boş olunca Pera'nın da mekana gittiğini anladım.
Odamdan eski çantamı alıp merdivenlere tekrar yöneldim.Vestiyerden siyah deri ceketimi ve siyah deri botlarımı alıp kapıyı açtım.Soğuk hava bir anda suratıma çarpınca ceketimi enseme ve boynuma siper ettim. Evin önündeki yarış motoruma atlayıp okula gidiyordum ki parti mevzusu aklıma geldi. Eve gelecektim ama vakit sınırlıydı.Evin etrafından dolanıp arabanın bulunduğu yere geldiğimde hızlıca arabaya atladım. Siyah filmli camların ardından dışarıya baktığımda hafif hafif kar atıştırdığını gördüm.Arabayı çalıştırdım. Son gaza yüklenip okul yoluna döndüm.Okulun iki arka caddesinde arabayı bıraktım. Öğretmenlerin dikkatini çekmemesi için fondötenle yüzümdeki yaralarımı kapattım.Arabadan indiğimde soğuk hava dalgaları etrafımı sardı. Kahverengi saçlarımın üzerine minik minik karlar damlıyordu. Okula doğru hışımla koşmaya başladım. Girişte hızımı iyi ayarlayamadığım için birine çarptım.Kime çarptığıma bakmak için önüme döndüm.Daha önce hiç görmediğim biriydi. Yeni kaydolmuş biri olmalıydı. Önüme dönüp gidecekken çocuğun dediği şeyle gözlerime korkunç ifademi yerleştirip arkamı döndüm .
'' Özür dilemen gerekmez mi ?'' Özür dilemekten nefret eden biriydim. Bu yaşıma kadar asla kimseden özür dilememiştim ve dilemeyecektim de .
'' Ne dedin sen ?'' diye hırladığımda gayet rahat bir tavırla omuz silkti ve arkasına dönüp okula girdi. Arkasından sinirle bakarken bir şey beni durdurdu. Ben bu adamın sesini tanıyordum. Asla yanılmazdım ve ... Bu ses çok tanıdıktı ! Hemde fazlasıyla...
Okula girip 10 - C 'ye girdim. 18 yaşında olmama rağmen hala 10. sınıfa gidiyordum. Neden mi ? İşler yüzünden 2 sene okulu dondurduğum için!
Sınıfa girip yerime oturduğumda içeri öğretmen girdi. Yoklama alınırken daha önce hiç duymadığım bir ismi duyduğumu fark ettim.
'' Aras Keser ?''
'' Burada.'' tanıdık sese kafamı bir hışımla çevirdim.
'' Kalk ve kendini tanıt. Dingonun ahırı mı burası bir de geçip oturmuş.'' söylenen öğretmene içimden hak verdim.
'' Kusura bakmayın hocam. '' ayağa kalktı ve kürsünün önünde durdu. '' Ben Aras Keser . Ankara ' dan geliyorum.Okul birincisiydim eski okulumda burada da öyle olacağımı biliyorum. Ve oturabilir miyim?'' işte şimdi kahkaha atmalıydım. Ama atmadım. Çünkü ben gülmem.
'' Geç otur da evladım bizim birincimiz sana kaptırmaz dereceyi. Şimdiden geçmiş olsun.''
'' Bu sınıfta mı hocam ? Tanışmak isterim. Sonuçta rakiplerimi tanımam gerek.'' bu sözlerinin üzerine daha fazla duramazdım sanırım. Ayağa kalkıp suratına alayla baktım.
''Memnun oldum.'' Aras şaşkınlıkla bana baktı . Hemen sonra kendini toparlayıp öğretmene döndü. '' Tanışmak iyi oldu hocam . Rakiplerimi biliyorum en azından. '' alayla bakıp yerime oturdum. Teneffüsler , dersler ve niceleri uyumakla geçti. Çıkış zili çaldığında koşarak çıktım. Akşama iş vardı. Arabanın olduğu caddeye geldiğimde hızla arabaya atladım ve kontağı açıp gazı son hıza kökledim. Evin önüne kadar aynı hızla sürdüm . Arabayı evin tam önüne bırakıp eve girdim.
'' Gölge ?''kafamı kaldırıp Pera 'ya baktım. Fazla uzundu.
'' Çok az zaman kaldı hazırlanın ben silahları getireceğim. Sonrasında hazırlanırım . Herkes kendi arabasıyla gidecek. Ben garajdan bir araba çıkardım. O senin Baran ve Gece motorla gelsinler.'' kafasını sallayınca silahların olduğu yere yöneldim. Odanın ortasındaki oyuk parkeyi kaldırıp depoya girdim.Silahların olduğu dolap tarzı şeyden en iyi atış yapanlardan beş tanesini elime alıp Pera 'ya seslendim.Pera elimden silahları alınca oyuk yerden çıktım ve merdivenlere yönelip odama çıktım. Dolapları kurcalarken kırmızı kısa bir etek buldum. Üzerine siyah askılı bir bluz geçirdim. Şuan nefret ettiğim bir kılıktaydım. Süslü, şık ve güzel ... Mecbur olmasam asla kabul etmezdim ama ortama uygun olmazsam işi de yapamazdım. Aynanın önüne geçip koyu bir eyeliner , siyah bir maskara ve bordo ruj kullandım.Yüzümü kapatıcıyla üç kez boyadım desem anca doğru olurdu. Yüzümün pürüzsüz olması için uğraşmam gerekiyordu. Çantamın içine dinleyici cihazı ve kameraları yerleştirdim. Baran 'ın getirdiği kolye ve küpeyi de takınca aşağı indim. Vestiyerden deri ceketi ve topuklu botları bulup giydim.Kapıyı açıp dışarı çıktım. Direk arabama yöneldim. Partinin olduğu nezih mekanın önüne geldiğimde içeri girmek için hazır olduğumu anlayıp arabadan indim. Mekandan içeri girdim. Pera ve Baran bir masada bir şeyler içiyordu. Gece , Çağatay ve Bora da başka bir masada oturuyordu.Hemen Baranların masasına gittim. Yanlarına vardığımda birkaç işaretleşmeyle Pera'ya kameraları alttan uzattım. Baran da ses dinleme cihazlarını alıp yanımızdan ayrıldı.Yaklaşım yarım saat sonra aylardır peşinde olduğum kişi göründü. Bir saate yakın arkadaşlarıyla oturduktan sonra tuvalete gitmek için ayağa kalktı. Hemen ardından peşinden yürümeye başladım. Tuvalete girdiğimde yüzünü yıkıyordu. Aynaya bakınca arkasındaki beni gördü ve gözlerini bir metre açıp resmen buz kesildi.
''Se... Sen , ne işin var burada ?''
'' Selam Belgin.Parti nasıl ?''
'' Bana burada bir şey yapamazsın.''
'' Sana burada öyle şeyler yaparım ki hayal bile edemezsin.''önce yüzüme birkaç saniye baktı ve sonra hızla koşmaya başladı. Arkasından tüm hızımla koşarken mekanın bahçesine çıktı. Arka bahçede bir ağacın arkasına doğru saklandığını göz ucuyla gördüm. Alayla sırıttım ve ağacın arkasından saçlarını yakaladım. Uzun sarı saçları elime dolanırken dudaklarından tiz bir çığlık döküldü. Belimden çıkardığım silahı çenesine dayadım.
'' İhanet...Sen seversin ihaneti ama ben asla. Ve bilirsin ki benim sevmediğim şeyler olunca mutlaka kan dökülür.'' ve tetiği çektim. Yine adımın hakkını vermiştim. Önce onu 'gölge' misali takip etmiş sonra da işini bitirmiştim. O kalp bir daha atmayacaktı .
YENİ VE BAMBAŞKA BİR HİKAYEYLE ARANIZDAYIM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ :*