•2•

3.9K 184 49
                                    

Nefes'ten

Herkes yatmıştı. Ben ise elimde kahve ile pencere kenarında oturup olanları düşünüyordum. Her şeyi o kadar çok merak ediyorum ki. Yiğitin annesini, Tahirin oradaki yaşantısını, her şeyi. Omuzlarıma bırakılan şal ile biraz irkilip arkama baktığımda gelenin Tahir olduğunu fark ettim. Karşıma oturdu ve bana baktı.

"Yiğit'i sevdin mi?"

"Çook. Çok tatlı bi çocuk. Aynı zamanda akıllı da." Güldü.

"Evet,öyle."

O kadar çok istiyordum ki anlatmasını. 'Anlat artık' dercesine gözlerine baktım.

"Annesi, Cansu. Sevgilimdi. Ama yanlış anlama. Aşk değildi benimkisi. Babamın zoruydu. Ayrılmak istediğimi biliyordu zaten. Öldüğünü öğrenir öğrenmez Trabzona gelecektim. Biletim de hazırdı. Cansu hamile olduğunu söyleyene kadar-" sözünü kesmiştim.

"Madem aşk değildi seninkisi, Cansu nasıl hamile kaldı?"

"Birisinin sözünü kesme huyundan vazgeçmemişsin. Hatırlamıyorum ki o geceyi. Hafızam silinmiş gibi. DNA yaptırdım. Hem orada hem de Türkiyeye ilk geldiğimde. Yiğit benim öz oğlum."

"Anladım. Cansu? O nerede?"

"Bilmiyorum. Yiğit doğduktan 1 hafta sonra gitti."

"Gitti mi?"

"Evet."

"Ama, ama nasıl? Bir anne oğlunu nasıl bırakır? Bu nasıl bir vicdan? 1 haftalık bebeğe..."

"Nefes tamam da sakin ol."

"Kusura bakma."

Bileğimi tuttu ve 'T' yazan dövmeye baktı. Güldü

"Unutmamışsın. Eğer beklersen 18 yaşında dövme yaptırıcam demiştin."

"Unutmadım. Sende demiştin."

O da bileğini gösterdi, direk 'Nefes' yazdırmıştı. Gülümsedim.

"Sende unutmamışsın."

"Hayır. Unutmadım. Öldüğünü öğrendiğimde bende öldüm Nefes."

"Ben hep buraya geldim. 7 yaşından beri. Hep gelirsin diye bekledim. Nasip bugüneymiş." Diyerek gülümsedim.

"Sen bana kızmadın mı?"

"Neden?"

"Cansu, yiğit..."

"Tabiki hayır." Dedim ve kocaman sarıldım.

"Nefes"

"Hı?"

"Çok güzelsin"

"N-ne an-lamadım. Ş-şey b-ben ben mi yani be-"

sözümü kesmişti Tahirin duddakları. İster istemez karşılık verdim. Hemen kendimi geri çekip odadan çıkıp kendi odama gittim ve kapıyı kilitledim.

Elimi dudaklarımda gezdirmeye başladım. -nedenini bilmediğim bir şekilde- Gülümsüyordum.

İçimdeki duygu kıpır kıpırdı. Yavaşça yatağıma yattım ve gözlerimin kapanmasına izin verdim.

***

Yüzümü yıkadıktan sonra giyindim ve makyajımı yaptım. Kırmızı rujumu yerine bıraktım. Elbisemi düzelttim ve aşağıya indim.

"Günaydın Nefes Abla." Yiğite gülümsedim.

"Günaydın bebeğim."

'Günaydın' faslı bittikten sonra masaya oturdum. Şengül yine döktürmüştü. -evin hizmetçisi- .

Yemeğin sonlarına doğru kapı çaldı. Şengül 'ben bakıyorum.' Diye bağırdı. Ben zaten ayakta olduğum için 'ben baktım' diye yanıt verdim.

Kapıyı açtığımda kısa -küt- saçlı bir kadın gelmişti. Gülümseyerek konuştum.

"Buyrun. Kime bakmıştınız?" Kadında gülümsedi.

"Cansu ben. Yiğitin annesi."

"Ne?"

"Evet. Doğru duydun içerdeler mi?"

"T-tahir. Bi gelir misin canım." Diyerek Tahiri çağırdım. Piçlik. :)

"Efendim Nefesim?" Diyerek Tahir geldi. Nefesim demesine sonra düşebilirim sanırım.

"C-cansu?" Dedi şaşkın bir ifade ile. Nasıldı o? Allah'ım Sen Benim Keçilerime Mukayyet ol.

"Tahir!" Cansu kendini Tahirin kollarına bırakınca -sarılınca- gözlerim fal taşı gibi açıldı.

"Öhöm öhöm!" Yapmacık öksürüğümle Cansuyu Tahirden ayırdım. İnşallah Yiğit gelmez inşallah yiğit gelmez-

"Baba? Kim geldi." Hay ben benim ağzıma ....

Cansu Yiğite baktı, baktı ama sadece baktı. Yüzünde hiç bir sevinç ifadesi yoktu. Özlem de yoktu. -bence- Yapmacık gülümsemesi ile Yiğite sarıldı.

"Oğlumm"

"Siz kimsiniz?" Ağzını yerim bal çocuk.

"Annenim."

Vote ve yorum verir misiniz

Ay Işığı | NefTah düzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin