Baekhyun'un iki yıl önce şarkı söylediği sahnede, büyük bir kalabalığın önünde gitar çalıyorum.
Onun için yazılmış olan şarkıyı söylüyorum; bir yıl önce aynı sahnede söylediğim aynı şarkı.
Bu ne bir hobi ne de bir görevdi. Aksine, bu benim sevdiğim bir işti. Şarkı bestelemeyi ve gitar çalmayı seviyordum. Müzik, yıllardır benim tek enerji kaynağımdı. Aşık olana kadar. Şimdi, müzik ve Baekhyun vardı.
İnsanların tezahüratları; güleryüzleri odayı dolduruyor ama her şey çok bulanıktı. Bu üniversitedeki son performansımdı. Belki de Kore'deki sondu.
Son kısımda gözlerimi açtım, son nazımda bir umut kalbimin çarpıntısını duymazdan gelerek etrafa baktım. Dua ediyordum, tüm bu yıllar boyunca sevdiğim tek adamı görebilmek için.
Derin bir nefes alıp gözlerimi yavaşça salonda gezdirdim.
O burada değildi.
Baekhyun burada değildi.
27 Kasım 2010
Baekhyun'a aşkımı itiraf ettikten bir gün sonra, bir uyku hali içinde sıkışmış gibi hissediyordum ama bunun yerine, bir kabus görüyordum.
Her şey cevapsız bırakılmıştı. Baekhyun final sınavlarına bile katılmadı.
Bir sonraki sömestr için kaydolmadı. Birlikte asla mezun olamayacaktık.
Ona itiraf ettiğim günden beri Baekhyun'u hiç görmedim.
"Hey dostum, neşelen." Jongin bana bir kutu bira verdikten sonra omzuma hafifçe vurdu.
"Eğlenmelisin, Yeol." Kyungsoo usulca gülümsedi. "Doğum günün kutlu olsun. Mutlu olmayı hak ediyorsun."
Kyungsoo gerçekten cümle kurmada en iyisiydi. Mutlu olmayı hak ediyorum, biliyordum, ama yapamazdım. Üzüntüm kendi kararlarım yüzünden ortaya çıkıyordu, Baekhyun'un ayrılmasından dolayı değil. Bu bir ay içinde Baekhyun'u görmediğim için değil.
İşler yolunda gidiyordu. Birkaç ay içinde mezun olacaktım ve bir iş teklifi bile almıştım. Hayalimdeki işi yapacaktım.
Mutlu olmalıydım.
Jongin en iyi gülümsemesini yapmaya çalışırken dudaklarını takip ettim. İnsanları okumakta en iyisiydim -Baekhyun hariç-.
Deli gibi aşık olduğun zaman her şey zorlaşıyordu. Reddedilme korkusuna sahip oluyordun bu yüzden tüm olumlu düşünceleri kendinden uzaklaştırıyordun.
Ve Jongin bir şeyler biliyordu.
Biliyordum.
"Mutluyum. İkiniz de buradasınız." Bana verdikleri hediyeleri tutarken gülümsedim.
Kyungsoo elindeki pastaya odaklandığında Jongin bana yaklaştı.
"Chanyeol."
Jongin'in söyleyeceklerini duymak için çok hevesliydim. Baekhyun ile olan tek bağlantımdı.
"Hyungu unut."
Bu zamana kadar en büyük hayranım Jongin'di. Kardeşine aşık olduğumu öğrendiğinde, en parlak gülümsemesini sunmuştu. Beni, aşkımı itiraf etmeyi denemem için teşvik etti ve beni hep destekledi. O en mutlusuydu.
Onun sözleri, sadece patlayan nükleer bir bomba gibiydi.
Kyungsoo'nun doğum günü şarkısını söylediğini duydum ama sözler kulağıma ara sıra giriyordu. Gözlerim Jongin'in yuvarlak gözlerine kilitlendi. Gözleri hüzün ve suçlulukla doluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yirmi yedi ekim / chanbaek
Teen Fiction27 Ekim 2008, Baekhyun ile karşılaştım. 27 Ekim 2009, Ona aşık oldum. 27 Ekim 2010, Ona aşık olduğumu itiraf ettim. 27 Ekim 2011, O bana aşık olduğunu itiraf etti. 27 Ekim 2012, Hayatımı onunla geçirmek istediğime karar verdim. Ve şimdi, 27 Ekim 20...