Medya Doğa
" Bu ne biçim bir yemek ya... İçinden taş çıktı. Taş.. " tabağımda olan bakışlarımı bağıran kıza çevirdim." Yemek mi yiyoruz taş mi belli değil. " diyip tabağını resmen atarak tezgahın üstüne koydu.
Göz devirerek pilavımdan bir kaşık aldım. Insanlar böyleydi işte onu bulmak için çabalayanlar varken elindekiyle yetinmezlerdi.
Özel bir okul değildi burası. Bu yüzden de yemeklere pek dikkat etmiyorlardı. Pilav lapaydı. Nohutun içinde taş vardı. Yoğurtta kaymaklıydı. Ama yiyemeyeceğim kadar kötü değil. Daha kötülerini yemiştim. Yurtta bundan bin kat kötüsü çıkıyordu. Bunlar ne ki?
" Sen nasıl yiyebiliyorsun bunları ya. Kızında dediği gibi çok kötü. " diyen Doğa'ya baktım." Kötü değil. Daha kötülerini yedim. Alışıyorsun bir zaman sonra. Aç kalmamak için yiyorsun. " dedim duygusuz bir sesle. Dediğine pişman olmuştu. Ama öyleydi. Bizim önümüze daha kötü yemek koyuyorlardı. Bu ne ki?
Tabağımın hepsini bitirmesemde doyacak kadar yedim." Odaya çıkıyorum gelecek misin? " dedim Doğa'ya bakarak." Ben daha doymadım. Sen çık gelirim bende. " diyince kafa sallayarak yukarı çıktım.
Yatağımın üstüne kendimi attım. Iyiki geldiğimde kiyafetlerimi dolabıma yerleştirmiştim. Yoksa şimdi birde onunla uğraşacaktım.
Telefonumu cebimden cıkardım. Tam müzik açacaktım ki gelen mesajla onu boşverip mesaja tıkladım.
Kimden= UMUDUM
Cama çık...Mesaji okuyunca yüzümde bir gülümseme oluştu. Odada kimsenin olmamasından yaralanıp cama koştum. Camı açıp kafamı biraz kaldırınca Can'ın gülerek bakan yüzüyle karşılaştım. Onu gülerken görünce gülümsemem daha da genişledi.
" Hep bunu hayel etmiştim biliyor musun? " dedi gülerek. Anlamayarak kaşlarımı çattım." Neyi? ". Gülümsemesi daha da büyürken cevap verdi." Cama çık dedikten 15 saniye sonra senin gülen gözlerini görmeyi. " dedi.
Neden... Neden böylesin Can. Neden beni sevdiğini düşünmemi sağlıyorsun? Bazen beni bulutların üstüne çıkarıyorsun. O kadar yükseliyorum ki. Ama sonra... O bulutların üstünden yere çakılmam o kadar hızlı oluyor. Öyle yanıyor ki canım.
Tam bir şey söyliyecekken aşağıda birinin çığlık attığını duydum ve ses Doğa'ya aitti. Aniden açılan kapıya kaşlarımı çatarak baktım. Aynı odada kaldığımız kızlardan birisi " Merve çabuk gel. Doğa... " devamını getirmesini beklemeden koşarak çıktım odadan.
Merdivenleri ne zaman indim bilmiyorum. Ne ara yemekhaneye geldim bilmiyorum. Ama Melis'i Doğa'nın saçlarına yapışmış bir şekilde görünce kan beynime sıçradı. Aramızdaki mesafeyi çabucak kapattım. Melis'in Doğa'nın saçlarında olan elini sinirle çektim ve bana çevirdiği yüzüne sağlam bir tokat attım. Arkadaki masaya yaslanınca tuttuğum elini arkasına büktüm. Diğer elimlede onun saçına yapıştım." Bak kızım. Bu sana ilk ve son uyarım. Bana bulaştın bir şey demedim. Ama Doğa'ya bulaşmayacaktın. " saçını daha fazla çektim. Acıyla inleyince devam ettim." Kimseden korkmuyorum. Git kime şikayet edersen et. Umrum degil. Ama şunu unutma az önce taşlı diye yetmediğiniz nohut varya. İşte ondan taş yerine senin etin olur. Ayağını denk al. O pis toynaklarınj bir daha sebebi ne olursa olsun Doğa'ya dokundurursan bir daha kimseye dokunamayacak hale getiririm seni. " dedim ve sinirle onu ittim. Benim kolunu bırakmamdan yararlanarak diğer eliyle kolunu ovuşturdu.
" İyi misin? " Doğa'nin yüzünü ellerimin arasına alıp yanağını okşadım. Evet anlamında başını salladı. Bende gülümseyerek gözlerimi yumdun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 BELA
Novela JuvenilHani her bitiş yeni bir başlangıç ya. Hani bir kapı kapanır bin kapı açılır ya. Oda bu okulda böyle hissetti. Can'ı kendisine kapanan kapılara inat açılan bir kapı olarak gördü. Gülüşünü o karanlık gecelere doğan güneş gibi gördü. Birbirine bağlı...