•7•

1.6K 165 16
                                    

She's a killer queen
Gunpower , gelatine
Dynamite with a loser beam
Guaranteed to blow your mind

Wade babasının salondan gelen sesiyle odasından çıktı , kısa koridordan geçip salona girdi ve bezmiş bakışlarını babasına dikti.

Karısını daha Wade sekiz yaşındayken kaybeden adam yıllar boyu geçirdiği sinir krizleri , nöbetler ve depresyonlar sonucu çökmüş bedeniyle eski tek kişilik bir koltuğa yayılmış , tükettiği alkolden dolayı kanlanmış gözlerini Wade'e dikmişti.

Babasıyla arasındaki ilişki pek iyi olmayan Wade adamın karşısına dikildikten sonra ayağıyla ritim tutmaya başladı.
Yine ne istemişti ki bu adam ?

Annesi öldükten sonra bırakın Wade'le ilgilenmeyi onun yüzüne bile bakmamıştı.
Bir de üstüne çocuğun annesinin ölümünü ondan sorumlu tutmuştu.

O doğmadan önce her şey çok daha iyiydi babasına göre, karısını ölüme iten şey doğum ve ondan sonra bebekle ilgilenmekle geçen o uzun dönem olmalıydı.

Buna inandığından olsa gerek ilk iki yıl kadar Wade'le ilgilenmeye çalışsa da annesinin gözlerini alan Wade'e bakmak onu kudurtuyordu.

Bu yüzden on yaşından itibaren Wade için bir baba değil de daha çok ona köstek olan biri olmuştu.

"Şu öğretmenlerine söyle de beni arayıp arayıp durmasınlar."

Wade göz devirdi.
"O zaman veli toplantılarından birine gelmeyi deneyebilirsin."

"O aptal şeyler ilgimi çekmiyor."

Wade mırıldandı.
"Viski dışında bir şey ilgini çekiyor mu ki senin ?"

"Bir şey mi dedin sen ?"

"Hayır."

"Güzel , o zaman odana git artık."

Wade adımlarını aksi yöne döndürdü ve odasına gittikten sonra komodinde duran telefonu arka cebine atıp odasının küçük camından aşağı atladıktan sonra Peter'ın kaldığı yetimhaneye doğru yürümeye başladı.

Babasının sarhoş olmaya yakın olduğu zamanlarda evde durmazdı ve bu zamanlarda en ideal şey Peter'ın neler yaptığına bakmaktı.

Peter'ı izlemek her açıdan çok ilgi çekiciydi. Resim yaparken yüzünü buruşturması , ödevlerinde bir soruda takıldığında alt dudağını dişlemesi veya sıkıldığında parmaklarıyla oynaması. Hepsi Wade'i kesinlikle çok sakinleştiren şeylerdi.

Yetimhanenin bahçesinin tuğla duvarlarının üstünden çevik bir şekilde atladıktan sonra çokça olan çalılıkların arasına girdi ve girişteki merdivenlerden birine oturmuş telefonuyla ilgilenen Peter'ı görebileceği bir konuma geldikten sonra babasının dört ay önce kaybolduğunu sandığı için bir tane daha almak zorunda kaldığı sim kartını takıp telefonunun mesajlar bölmesine girdi.

Telefon numarasından Peter'ın onu bulabileceğini bildiği için kendi numarasıyla ona mesaj atmıyordu.
Peter'ın kim olduğunu anlamaması için her türlü önlemi almıştı.

Adının Wade olduğunu bilen pek kişi de yoktu , babası ve Raven dışında kimse iki ismi olduğunu bilmiyordu.

O daha doğmadan isme karar veremeyen annesi ve babası ona iki isim koymaya ve böylece ikisinin de isteklerinin olmasına karar vermişti. Annesinin isteği Wade babasınınki de Winston'dı.

Okulun tamamının onu Winston ismiyle tanıyor olmasının nedeni ise babasının Wade'i annesinin ona verdiği isme laik görmemesiydi. Ki bu bugün baya işine gelmişti yoksa Peter onu kolaylıkla sınıf listelerinden bulabilirdi.


Wade: Hey
Wade: Umarım çok hayal kırıklığına uğramamışsındır
Wade: Ama sonuçta beni bulamayacağını sana söylemiştim

Peter: Er ya da geç kim olduğunu öğreneceğim zaten
Peter: Yani bugün bulamamam hiç bulamayacağım anlamına gelmez

Wade: Neye inanmak istiyorsan ona inan tabii
Wade: Ama şunu söyliyim
Wade: Ben istemedikçe beni bulamazsın

Peter: Bunu ancak zaman gösterebilir
Peter: Yani bence çok da emin olma

Wade: Çok geç
Wade: Ben gayet eminim

Peter: O zaman ilerde çok şaşıracağına da emin olabilirsin

You Are Mine'a ne zaman bölüm atıcam ben çünkü bu böyle gitmiyo

waves ||spideypool teen au||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin