18 Ağustos 2016 Suriye El Bab Cephesi

1 0 0
                                    

Silahlar , bombalar , tanklar , yanıma düşen teröristlerin parçaları , yaralanan askerlerin sesleri " yanınıza bırakmayacağız ulan şerefsizler " , emir veren komutanların sesleri " durmak yok vurun piçleri ! canınız pahasına savaşın !".
Bunları duydukça tüylerim ürperiyor. Biz bu cehennemden nasıl çıkacağız ?
Yaptığım işi haddinden fazla seviyorum.
Ben bir Bordo Bereliyim.
Ne annem ne de babam vardı geride kalan. Bu benim görevim için engel değildi. Ölsem kimin umrunda olurdu ? Bunu defalarca sordum kendime. Cevap netti. Kimsenin.

-Komutanım bomba geliyor!!!!!!!!

Daha yeni asker olan Okan'ın son dediği şeydi. Gerisini hatırlamıyorum.

Gözlerimi hastane de açtım.
Güzel mi güzel alımlı mı alımlı bir kadın vardı yanımda. Hayatımda bu kadar güzel bir - gördüysem de hatırlamıyorum - kadın görmedim.
Siyah saçları , yeşil gözleri , uzun boyu beni benden alan gülüşü.

Bacağımda inanılmaz bir acı vardı.
Hemşirenin gülüşünden dolayı her şeyi unuttum.
Neden burada olduğumu , nerede olduğumu , bana ne olduğunu hatırlamıyorum.
Odam da biraz uyuduktan sonra doktor geldi. Bir sürü gereksiz soru sordu. Ne işe yarayacak bu siktiğimin soruları ? Çok mu lazım ?

Hastanede ikinci günümdü. Bacağımdaki dikişleri aldılar.
Beklediğim doktor sonunda yanıma geldi.

-Komutan bey nasılsın ? Acı var mı acı ?

- Nasıl acı olmasın doktor 2 gün oldu , hala gidemedim vatanımı savunmaya korumaya , benim acım vücudumda olsa ne yazar orada asker kardeşlerim komutanlarım , arkadaşlarım var. İyileştir beni gönder doktor.

Doktor bu dediklerime çok şaşırmış olmalı ki yüzünün ifadesi değişti. Yüzü düştü , eli ayağı birbirine dolaştı. Konuşamadı. Onu sarsacak ne demiş olabilirim?

- Çok acelecisin komutan , daha muayenen bitmedi. Öğlene kadar tüm tedavilerin yapılsın , öğleden sonra taburcu olursun. Şimdilik gidiyorum. Kendine iyi davran komutan.

Benim kimim var doktor. Sen gitsen ne olacak ?

2 gündür buradaydım. O kızı bir daha göremedim. Bir de onun telaşı vardı içimde. Derken kapım çaldı açtı girdi içeriye.
Gelen gülüşü güzel kızdı.
İçeri gidermez girmez kokusu geldi burnuma. Kokusu tarif edilmeyecek kadar güzeldi.
Geçti karşıma.

-Bacağınız nasıl oldu ? Geçen günlerden daha iyi misiniz ? Bir yerinizde acı veya ağrı var mı ?
Size bir kaç soru soracağım olur mu ?

- Gayet iyiyim teşekkür ederim. Tabii ki sorabilirsiniz. Dedim. Gülümsedim.

- Adınız Soyadınız ? Yaşınız ? Doğduğunuz yer , tarih ? Görev yaptığınız şehir ? Yaptığınız meslek ? .............

Hepsine erinmeden teker teker cevap verdim , kâğıda bir şeyler çizdi .
" Geçmiş olsun. " dedi çıktı.

Bir hafta oldu hastaneden çıkalı bacağımda acı , ağrı yoktu aksine daha iyiydim.

05.05
Nöbet sırası bendeydi.
Sabah kalktım , Elimi ve yüzümü yıkadım.
Sabahın beş'i etraf ne karanlık ne de aydınlık , buz gibi havayı çektim içime. Ciğerlerim temiz havayla doldu.
Yaktım sigaramı çektim içime.
Nöbet vakti yaklaşıyordu. Yavaş yavaş giyindim nöbet yerime yol aldım. Bu soğukta vatanımı korumak için yöneldim kuleye. Askerle selamlaştık gitti bölüğüne. Yüzü soğuktan buz kesmiş.
Sabaha kadar kim bilir ne düşündü gözleri böyle kıpkırmızı oldu.

Yarım saatte bir , bir şarjör boşaltıyorlar. Gelin bizi anamızın götünden sikin diye. Biz ise sabrediyorduk..

VatanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin