Vampir okuluna yolculuk.

46 7 2
                                    

Erica ile birlikte yola çıkmıştık. D daha çok yolumuz vardı yolda sessizce ilerliyorduk birbirimize hiçbir şey söylemiyorduk. Nedendir bilinmez hiç konuşmuyorduk konuşamıyorduk sanki konuşursak her an vazgeçebilirmişiz gibi konusmamak adına birbirimize söz vermişiz gibi...

Gözlerimi yoldan ayırıp Erica'ya baktım. Camdan dışarıya bakıyordu yüzünü göremiyordum ve bu yüzden de ne düşündüğü ne hissettiği hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu.

Karanlık orman yolunda ilerlemeye devam ettim. Lanet olası burası inanılmaz derecede karanlıktı. Arabanın farından başka ışık yoktu ve bu da en fazla 2 metre önümü görmemi sağlıyordu. Her an karşıma bir hayvan birşey çıkar korkusuyla yavaşça ilerliyordum buda yolculuğumuzu daha dayanılmaz hale getiriyordu.

Ne yapacağımızı bile daha doğru düzgün konuşmamıştık. Doğaçlama mı gidecektik yani büyük plan büyük plan diye atıp tuttuk ama ortada ne plan vardı nede başka birşey. Bir an önce konuşmamız gerekiyordu.

"Hey Erica iyi misin ?" dedim can dostuma.

Bana bakıp gülümsedi. O böyle gülünce tüm tedirginliğim tüm korkum gitti içim ısındı adeta. Onu gerçekten çok seviyordum. O benim olmayan kardeşimdi. Ona hiç düşünmeden canımı  bile verirdim.

"Ben iyiyim asıl sen iyi misin? Onu göreceğin için heyecanlı mısın ?" dedi tebessüm ederek.

"Ahhh hemde çok." dedim sırıtarak. Benim bu halimden memnun olmuş olacak ki oda sırıtıyordu.

"Farkında mısın bilmiyorum ama sap gibi gidiyoruz. Ne bir planımız var nede elimizde bir silahımız. Başımıza bir şey gelse karşımıza kötü niyetli biri çıksa kendimizi koruyamayız bile." dedim.

"Biliyorum güzellik. Ama biz ne okulu gördük ne de çevresini. Okul hakkında hiç birşey bilmiyorz. Ne nerde ? Yatakhane nerde ? Bunların hiçbirini görmeden bilmeden bir plan yapamazdık kı. o yüzden planımızı oraya gittikten sonra keşfettikten sonra yapacağız."

Doğru söylüyordu.

"Haklısın." dedim.

"Ha diğer söylediğine gelecek olursak silahımızın olmadığını kim söyledi."

Duyduğum şeyi önce sindiremedim. Algıladığımda ise ani bir fren yaparak arabayı durdurdum. Erica frenin hiziyla oturduğu yerden kalkmıştı tekrar koltuğa oturduğunda ise gözlerini büyüterek bana bakıyordu. Anlaşılan o ki korkmuştu bir anda durunca.

"Ah sen ne yapıyorsun ? Ölebilirdik !"

Abartmayı çok severdi. Ne yazık ki...

"Abartma alt tarafı bir anda durdum. Sen az önce ne dedin ?"

diye sordum yanlış duymuş olmayı umarak.

"Kızım sağır mısın ? Silah aldım yanıma işte."diyerek çantasından ağır olduğü belli olan o metal şeyi çıkarttı. Bir anda bana doğrulttu. Korkudan bembeyaz kesildiğime eminim.

"Hey onu bana doğrultmayı kes ne kadr korktuğumu biliyorsun." dedim bir telaşla. O da benim bu halimden korkmuş olacak ki bir anda silahı indirdi bir elini omuzuma koyup,

"Tamam korkma şu an içi boş mermilerini daha doldurmadım."

dediğinde tutmuş olduğumu farketmediğim nefesimi birden verdim.

Evet silahlardan çok korkardım ama bir yandan da yanımızda olması şimdiden güven vericiydi. Erica mermileri çıkartıp jarjöre doldurmaya başladı.

"Nereden buldun bu silahı?"

Bu soru aniden ağzımdan çıkmıştı. Bildiğim kadarıyla babasının silahı yoktu.

"Biliyorsun abim polis ondan ödünç (ç)aldım. "

"Neee ! Sen abinin silahını mı çaldın. Bunu nasıl yaptın. Ya birşey olursa? Ya o silahla birini vurursak abinin başına ne gibi şeyler gelir senin haberin var mı?" dedim.

Soruları bir bir sıralayıp ona söz hakkı vermedığimi fark edince sustum.

"Konuşmama müsade ettiğin için sağol."dedi. Onun bu vurdum duymazlığına kızgınlıkla gözlerimi devirdim.

"Bu abimin hususi silahı. Yani polis olduğunda verdikleri değil. Ama yinede onun üstüne ruhsatlı. Sakin ol herhangi bir sorun çıkmayacak. Bu silahı gerekmediği sürece elime bile almayacağım. İçin rahat olsun." dedi beni sakinleştirmek istercesine.

Ama sakinleşemiyordum işte. Hem silahlardan çok korkardım hemde abisinin silahıydı benim yüzümden kızkardeşi zaten tehlikedeydi birde onun başına iş açarsam vicdan azabından ölürdüm.

Kendime sakinleşmek adına birkaç dakika verdim. koltuğuma yaslanıp derin derin nefesler alırken arabanın tavanına bakıyordum. 

Arkadaşıma kızmamalıydım sonuçta o herşeyi benim için yapmıştı. Şimdiden ona kızdığım için pişman olmaya başlamıştım. Bir anda kendime geldim. Ne yapiyordum ben böyle burada ormanın ortasında durmuştuk. Etraf zifiri karanlıktı biri yaklaşsa anlayamazdık bile. Daha fazla burada duramayacağımızi anlayınca arkadaşıma döndüm.

"Özür dilerim. Sana kızmamalıydım. Herşeye benim için katlanıyorsun ve benim şu yaptığıma bak. Tam bir sürtük gibi davranıyorum."

Bana anlayışla baktı. Biz birbirimize asla darılmazdık. Çünkü birbirimizin kalbini bilordik asla birbirimiz hakkında kötü düşünmeyeceğimizi bilirdik.

"Sorun değil. Her zamanki sürtüklüğün. " dedi sırıta sırıta. Elimle şakasına omzuna bir tane vurdum. Sonra birbirimize sarıldık. Ne de olsa biz dosttuk öyle değil mi. Kızamazdık küsemezdik çünkü dost olmak bunu gerektirir. Benden ayrıldığında,

" Hadi artık daha yolumuz uzun bir an önce yolumuza devam edelim biraz daha kalırsak korkudan altıma yapacağım. " dedi gülerek.

Evet ben korkaktım ama o benden de korkaktı. Iki korkak ne yapacağız hiç bilmiyordum. Bu düşüncelerle arabayı çalıştırıp karanlık , ıssız ve bir o kadar da özlem kokan yolumuza devam ettim.

arkadaslar vote vermeyi unutmayin sizleri cok seviyorum :) ♡♡♡

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 13, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sonsuzluk Şimdi BaşlıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin