HADİ İNŞ İLK BÖLÜM....
SEVİLİYORSUNUZ <3
-Gece cevap ver Gece!
Telsizden gelen ses ile yattığım yerden doğruldum. Telsizi alarak dışarı baktım. Görünürde kimse yoktu. köşedeki battaniyeyi alarak zaten battaniye ile kapatılmış mağaranın kapısına o battaniyeyi de asıp kapıyı daha da kalınlaştırdım. Telsizi ayarlayarak mağaranın köşesine gittim kısık sesle
-Anka gece Anka gece. Emredin komutanım.
-Gece Şark Yıldırım Timi bu akşam oraya gelen elçimizi karşılamak için çıktı. Yalnız orada çatışmaya girdiler. Elçi Sağ Salim gideceği yere ulaştı. Fakat timden haber alınamıyor. Onları bul bana Yüzbaşı! -Emredersiniz Komutanım.
Saat gecenin biri veya ikisiydi, şimdi çıksam 4 saate yakalanmadan geri dönerdim. Görevin bitmesine az bir zaman kalmıştı zaten. El Bab çevresinde bulunan terörist grubun amacı ne öğrenmek için bir buçuk yıl önce içlerine sızmış. Bir buçuk yıl boyunca burada isim. Şehre iki veya üç kez inmiştim. Bazen çatışmalarda asker vurmuştum ama öldürmedim- Allah'a şükür-. Terörist başkanlarını inandırmak için sırf bunu yapmıştım. Bana güveniyorlardı. Aralarında lakabım Yılan dı. Nedeni ise sinirlenince tıslamamdı. Askerler ise nefret ederlerdi. Ama üzgünüm bu böyle olmak zorundaydı görevim için. Battaniyeleri alıp yattığım yere serip altına yastığımı koydum. Zaten kimsem arama giremezdi. Şimdi geriye dışarı çıkmam kalmıştı. Dışarı çıktım, etrafa baktığımda her yer sessizdi. Silahımı alıp puşiyi yüzüme çektim. Sessizce Mağaranın arka tarafına gittim ve sessizce 10 dakika boyunca koştum. İyice kamptan uzaklaşınca karlara bata çıka yürüyerek ilerlemeye başladım. Yaklaşık 5 dakika sonra çalılıkların bol olduğu yere geldim. Burada zamanında bir çukur kazıp kamuflajimla 6 aylık cephane koymuştum bir tane çantaya bordoların kullandığı silahların mermilerini sınıflandırarak koymuştum zaten. Ne de olsa çevrede bordolaelar vardı. Çantayı alarak beyaz kar kamuflajımı giydim. Hızlıca biximi alıp yola doğru gitmeye başladım.
Yol ile bulunduğum yer arasında 4 kilometrelik mesafe vardı bu dağ da sadece eteklerinde bulunan bir yol vardı. Sabah Aşuda birisi ile konuşurken odalarındaki dinleyiciden Elçi'nin bu sabah geleceğini ve bu yoldan geçeceğini bahsettiğini duymuştum. Düşüncelerimi ket vurarak etrafı incelemeye başladım. Etraf dümdüzdü açık alandaydım. 20 dakika sonra 2 kilometre aşmıştım. Yavaş yavaş kayalar gözüküyordu. Bir de yukarıdan aşağıya indiğim için ufak bir takılma da yuvarlanır giderdim derken silah sesleri duydum. Yolda değil buradaydı çatışma. Koşarak kayalardan birine çıkıp dürbünümle baktım ileride 2'si kız 8 erkek kamuflajlı asker vardı fakat mermileri bittiği için karşılık veremiyorlardı. Gelen kurşunlar yüzünden de başlarını kaldıramıyorlardı. Amk piçleri askerleri sıkıştırmışlardı Kayadan inip gece görüş dürbünü mü taktım. A y olmasına rağmen etraf karanlıktı. Teröristlerin arkasında dolanarak yaklaşık 20 metre gerilerindee durup el bombasının pimini çekerek onlara fırlattım. biraz geriye gittim bombanın patlaması ile dikkatleri bana doğru olunca arkalarını döndüler onlar fırsat vermeden 5 tane daha el bombası fırlattım 100 olan kişi 30a İnmişti. bir kayaya bu demde bixisimi kurup onları taramaya başladım. Tam bitti diyecekken 40 kişi civarında destek geldi. Ben de yavaşça eğilip yürüyerek sonra koşarak askerlere yaklaştım. O sırada teröristlerin içinde Aşudayı gördüm. Kampın neden sessiz olduğu anlaşılmıştı. Telsizi alıp
-Anka gece Anka gece aşudayı esir alıp görev bitsin mi?
- Hayır ... yap.
-Emredersiniz.
Askerlere iyice yaklaşıp çantaya onlara fırlattım. cebimde bulunan matarayı da attım. Matarada su vardı bixisimi de alıp onlara gönderdim.- Umarım ona iyi bakarlar- yaklaşık 5 dakikalık bir koşudan sonra bir kayanın arkasına Saklandım. kamuflajı çıkardım terörist kıyafetleri üzerimdeydi normal silah alıp geri döndüm askerler geri kalanları çoktan haklamışlardı aşudayı yakalamışlardı. Aşuda ile göz göze geldik.
Ona baktım ve arkası dönük komutanları olduğu belli olan askere silahımı doğrulttum. Aşuda sırıttı
- Güle güle esker!
Tam o sırada esen rüzgardan dolayı yüzümü örten puşim açıldı, hemen kapattım beni görmemelilerdi. Diğer askerleri görünce şaşırdım lütfen olmasın olsan dahi özür dilerim. Kan kaybı yaşatacak fakat öldürmeyecek şekilde olan omuz tarafından bir noktaya sıktım. Düşmedi bana döndü dişlerimi sıktım oydu. Özlemle sessiz bir iç çektim özür dilerim. Karın boşluğuna sıktım geriye doğru sendeledi. Daha vuramazdım. Askerler hamle yaptılar fakat gözleri arkamda bir noktaya takıldı ve telsizden komutanları emir verdi. Duyamadım yüzünün her 1 santimetresini ezberledim eskisi gibi tekrardan. Duyduğum vınlama sesi ile kendime gelip kendimi yana attım. Kurşun kara saplandı. İçlerine yeni birisi -kız- gelmişti. Onu incelerken birinin fırlattığı hançer koluma saplandı. Silaha yönelen koluma. Mermileri ya bitti ya da öldürülmeme emrini verdiği için komutan, sıkmadılar. Tekrar duyduğum Siktir, tekrar duyduğum vınlama sesini 3 ses daha takip ediyordu. Sağ,sol ve tam ben. Havaya tüm gücümle zıplayıp kurşunları sıyırdım. Bu arada Aşuda çoktan kaçmıştı. Yaptığım hareketlerin askerleri şaşırttığı çok belliydi ama kısa sürmüştü 9-10 saniye gibi. Bu 10 saniye süren şaşırma süresinde ben çoktan koşmaya başladım. Duyduğum helikopter sesi ile onları helikopterin alacağını anladım daha hızlı koşmaya başladım. Ama arkama baktığımda da bana el bombası fırlattıkları gördüm. Daha hızlı -olabilirmiş gibi- koşuyordum. Hemen arkamda patladı el bombası yaklaşık 20 metre arkamda.30 dakika sonra kampa varmıştım. Nefes nefese değildim eğitimim sayesinde. Aşuda ateşin başındaydı. Bana baktı
-yılan iyi işti. Esker ölmüşter değil mi? -Evet başkan.
Mağarama gittim, bulduğum ipi ve iğneyi kullanacaktım. Yaramı dikmede. Uyuşturacak bir şey yoktu. dişlerimi sıkıp yaramı diktim. Banyo yapma ihtimalim yoktu. "Sadece 3 hafta sadece 3 hafta" diye mırıldandım. Allah'ım sen yardım et.2 Hafta Sonra...
Gelen silah sesleri ile hızla yattığım yerden doğruldum. Sabah 6 gibiydi. Silahımı alıp dışarı çıktım. Askerler kampa saldırmıştı, görünmüyorlardı. Herkesi tek tek indiriyorlardı. Hızlıca eğilip etrafa baktım. Karşı tepelerde parıldayan silahlarla iki kişinin orada olduğunu,hareket eden beyazlarla 4 kişinin sağ tarafta, iki kişinin sol tarafta, iki kişinin de arka taraftan geldiğini anladım. Onlar gelmişlerdi. Hızlıca Aşuda'nın mağarasına yürüdüm. Hemen yandaydı zaten. Girdim içeri Aşuda hazırlanıyordu. "Pardon piç"deyip kafasına sıktım. Nihayet! Etrafa dağılan belgelerden gerekli olanları ve aradıklarımı bulup aldım. Masanın üstündeki çipi aldım. Bir tür flash'tı. Belgeleri katlayıp içliğime koydum. Çipide topuz yaptığım saçlarımın arasına. Köşede duran bidondan etrafa benzin döktüm. Çakmağımla aleve verdim. Silah sesleri çoktan kesilmişti. Dışarıdan buraya yaklaşan askerleri gördüm. Tüm kamptakiler ölmüştü ben hariç. Hızlıca dışarı çıkıp yola doğru koşmaya başladım. Duyduğum vınlama sesi ile refleksle havaya zıplayıp havada takla atarak kurşundan kurtuldum. Birden karşıma birisi çıktı o yeni gelen kızdı. Arkadan askerler yetişmişti. Vurduğumda vardı. -ah sevdiğim sevgiyle bakan bakışlarını özledim, nefret ile değil- Puşim koluma sarılı olduğundan yüzüm açıktı. Askerlere -bir zamanlar abi-kardeş yerine koyduğum insanlara- baktım. Hepsinin gözünden içlerinde bulunan şaşkınlığın nefrete dönüştüğünü gördüm. Bir anda gelen tekme ile silah elimden düştü,sırıttım. Yeni olan kız -ona bu lakabı takmıştım- yaklaştı. Tam elini kaldırınca yumruk atacağını anlayıp elini tutup ters çevirip beline yasladım. Bana tekme atıp geriletince boynumu çıtlattım. Ona tekme atınca bacağımdan tutup yere düşürünce üstüme çıkıp yumrukladı hem de 4 defa. Dudağım patladı. Dizimle sırtına vurup yere düşürüp iki defa yumruk attım. Kulağına fısıldadım "gerisi borcum olsun" dedim, doğruldum, gitmem gerekiyordu. "Teslim ol"dedi. "Hayır" dedim. "Senin gibi hain piçleri anlamıyorum. Neden böylesiniz?" Doğukan dedi. Cevap verdim" O kadar safsınız ki salaklar. 2 yıl boyunca aklıma geldiniz ve ben hep güldüm." Hayır hiç gülemedim "Sizi hiç sevmedim" hep sevdim. Kardeşimsiniz , aşkımsın. Kız kalkmıştı. Onu rehin alıverdim. " şimdi ya izin verirsiniz ya da" deyip omuzuna çıkardım. Kız bağırmamak için kendini sıkıyordu. Geri taktım olduğu. Takmamın sebebi daha çok acıtırdı. Kız da çığlık attı. "bir dahakine kurşun yer" deyip gözlerine, onun gözlerine baktım. Kendi yüzümü kontrol etmek... İlk defa bu kadar zordu. Hepsi biraz şaşkındı. Ne de olsa zamanında saf olarak tanımışlardı. Hayat insana kıçı ile gülüyordu. Belimdeki Colt tabancayı kızın başına yasladım. Sonra kızın bacağına sıktım. "İndirin silahları" "Tamam sakin indiriyoruz" indirdiler. "yaklaşmayın" deyip yaklaşık 50 metre geri gittim. Sonra kızı itip yola doğru koşmaya başladım. "Bu burada bitmedi" diye bağıran Melisa'yı duydum.
![](https://img.wattpad.com/cover/166860680-288-k166620.jpg)