DORUK .. : Öykü'nün kulağına eğilmiş fısıldıyorum ''Uyan Melek Yüzlü Şeytan'' diye .. Kerem ve Ege bana mal gibi bakıyorlar . Kızlar zaten dünyayla bağlantıyı koparmış gibiler. Onlara bağırarak ambulans çağırın dedim.
Ambulans 10-15 dakikadır gelmiyordu . Öykü'yü kucaklayarak aldım ve arabay bindirdik hep beraber . Özel Serez Hastanesine götürdüm. Görevliler hemen sedye getirdiler. Doktora haber verilip ameliyathaneye aldılar .
1 saat .. 2 saat .... 2.5 saat .....
Ve sonunda doktor geldi. ''Durumu kötüye gidiyor.Geç getirilmiş.Elimizden gelen herşeyi yapıyoruz fakat hayati tehlikesi çok yüksek.'' diyince doktorun yakasına dalıp ''Onu iğleştir. Yoksa buradaki son günlerin olur'' diye tehdit edereken Kere ve Ege beni kolumdan çekiştiriyorlardı. O sinirle Ege'ye yumruk attım. Doktor sakinleşitirmek için bir iğne yaptıktan sonra beni dinlenmem için bir odaya yatırdılar. Tabi ki bir tanecik iğne işe yaramadı. Ama öfkemi biraz daha kontrol etmeye başladım.
KEREM ..: Beril ve benim yüzümden olmuştu. Kendimi sürekli sorguluyordum. Böyle bir imada bulunmam çok saçmaydı. Saçmalamıştım. Ama onun tepkisi de çok ağırdı. Ben ve Beril'in mallıklarını Öykü çekiyordu. Öykü'nün evinde olanlar gözümün önünden gitmiyordu. Beril'de zaten kendini kaybetti.
EGE ..: Hepimiz perişandık. Doruk çok sinirli ve öfkeliydi . Öykü'yle ne zamandır tanışıyorlar bilmiyorum. Benim üzerimdeki şok etkisi Doruk'tan yumruk yediğim an yok oldu.
Öykü'nün durumu gerçekten çok ciddiydi. Şu an ki tem umudumuz zamandı.
Doruk odasından çıkmış bizim yanımıza geliyordu ki peşinden doktorda geldi . ''Hasta çok fazla kan kaybetti. Hemen 0 rh- kan lazım. Çok nadir bulunan bir kan. Biz anons edicez ama siz yine de yakınlarınıza haber verin.'' dediği an birbirimize baktık ama hiçbirimizin kanı uymuyordu.
DORUK .. : Doktor 0 dediğinde sevinmiştim. Ama malesef negatifmiş. Lanet olsun bu kız bu kadar olumsuz ve zor olmak zorunda mıydı ki ? Kanı bile negatif. Hemde nadir bulunan bir kan. Gruptan kimsenin kanı tutmuyordu.
Hastaneye haber salmıştık. Ama malesef ki kimsede yoktu. Ege twittera falan da yazmış. Hastane de dört dönerken Arda'yı arkamda gördüm bana doğru geldi. ''Oo abicim hastane yollarına kim düşürdü seni'' dedi sırıtarak. ''Senin ne işin var burada?''diye öfkeyle bağırdım. Bu kadar işimin arasında onunla uğraşacaktım off .. ''Bana ihtiyacın var abicim. Bir zamanla sövdüğün kanıma şuan ihtiyacın var. ;) '' diyerek göz kırptı . Ondan nefret ediyorum.
O hayvanın kanı Öykü'nün damarlarında dolaşacaktı. Buna izin veremezdim. Ondan yardım alamam. Bunları düşünürken doktor bize doğru gelip ''Eğer 1 saat içinde kan bulunamazsa hastayı kurtarma oranımız çok azalıcak. Ölüm tehlikesi her dakika artıyor. ''Arda doktorun yanına gidip bir şeyler söyledikten sonra hemşireler Arda'yı alıp götürdü. Arda yarım saate yakın bir süre sonra kollarında yara bantları olarak geldi. Bana doğru eğildi ve ''Öykü bana borçlandı'' dedi. İşte böyle bir pislik kardeşim var.
Öykü'yü kesin rahat bırakmayacak. Aman banane gerçe Öykü düşünsün. Ben niye Öykü'yü düşünüyorum ki . Off ..
Ege ve Kerem yanıma yaklaşamıyor zaten. Kızlar desen dünyayla bağlantıları kopmuş gibi. Şu kızları hiç anlamıyorum . Daha tanışalı 1 hafta olmadı. Ev arkadaşı olup birbirlerine bu kadar değer vermesi saçma. Hastane ortamından nefret ediyordum. Daha fazla burada kalamıyacaktım . En azından bir süre. Hızımı alıp hastaneden çıktım . Arabama binip mekana gittim.
EGE .. : Kerem hastaneden çıktıktan sonra hemen bende peşinden gitmek için kalkıyordum ki doktor geldi. '':Hastanın durumu iyiye gidiyor. Ailesi buralarda yok mu? Haber verebilirsiniz.' dediğinde biz Öykü'nün ailesini tamamen unutmuştuk. Beril ve Deniz yetkililerden yardım isteyerek Öykü'nün eşyalarını aldılar. Telefonunu bulduklarında 49 cevapsız arama ve 29 tane mesaj ile karışlaştık. Hepsi annesi ve babasındandı mesajlarda öyle sadece 2-3 tane mesaj farklı kişilerden gelmişti. Beril kendini suçladığı için iyi hissetmiyordu. En iyisi Deniz'in araması diye düşündük.
Deniz telefonu açtı birşeyler dedikten sonra koltuğa oturdu. Doruk'u aradım birkaç kere ama telefonu açmadı. Uykusuzdu eve gitmiştir diye düşündüm. Bizim için ayrılan refakatçı odasındaki 4 koltuğu işgal ederek yattık. Koltuklar çok rahattı şişme yatak gibiydi. Hepimiz o kadar yorgunduk ki gözlerimiz kapandı ..
Kerem .. : Ben uyandığım da herkes hala uyuyordu. Kantine gidip kahve , simit , poğaça falan alıp odaya gittim. Aldıklarımı masanın üzerine koyup güzelce sofrayı hazırladım. Sonra bizimkileri uyandırdım. Hepsi memnuniyetle teşekkür ettiler. Öykü'nün durumunun iyiye gitmesi bizi biraz rahatlatmıştı. Tabi Dıouk'un canını sıktığı kesin.
Yemeklerimizi yedik. Kızlar odayı toparladılar . Tam koltuğa oturduk ki kapı çaldı. Gelen ...
Ve bölüm sonu . Diğerleri çok kısaydı . Bu biraz daha uzun oldu. Yeterli mi bilmiyorum. Ama biraz gecikebilir . VOTE ve YORUMLARINIZI bekliyorum <3 <3 :D ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN EV :)
Fiksi RemajaTesadüf hiç bir zaman peşlerini bırakmayacak . Mutluluğu kovalarken belalarla savaşıcaklar . Peki bi gün mutluluğu yakalayabilecekler mi ? Peki nerede ? ;) <3