·10·

2.6K 206 181
                                    

Onu kapıya yakın bir yerde beklerken gelivermişti üzerine kabanını alıp. Birlikte dışarıya doğru adımlarken kalbimin götümde attığını fark etmiştim. Evet. Heyecanlıydım, o yanımda usul usul yürürken bile heyecanlıydım. Her yerimden terliyordum bu soğuk kasım havasında. Oysaki üşümem gerekirdi. Ama ben yanımdaki hoş bedenin bana verdiği ateşle eriyip bitiyordu. Ah, şimdi ne güzel olurdu elini tutabilmek...

Bu uzak bir hayaldi ne yazık ki benim için. Onu her ne kadar sevsem de zorla ona dokunduğumda çocuk hayalimden bir şeyler eksiliyordu. Bu yüzden ani hareketlerden kaçınmaya çalışıyordum. Aklıma o acı geldiğinde kafamı eğdim ve penisime baktım. Kaç gündür işerken bile acıyordu. Kendime hallice acıyordum.

Biraz daha ilerlediğimizde durdum. Karşıda hoş bir restoran vardı orada yöresel lezzetlerden güzel yemekler yiyebilirdik. Aç olduğumuzu biliyordum. Özellikle de o fazla açtı. Tüm gün oradan oraya sipariş alırken çok yorulmuştu. Hatta yemek bile yiyememişti. Ben de onu izlerken psikolojik olarak yorulmuştum fazla.

"Gel bir yemek yiyelim. Tüm gün bir şey yiyemedin. Aç karına buz pateni yapmak hoş olmaz." Dediğimde kafasını sallamış ve farkında olmadan uzattığım koca elimi minik eliyle kavramıştı. Yüzümde hoş bir gülümseme oluşurken onu restorana çekiştirdim. Birlikte ve el ele güzel restorana geldiğimizde özel odaya geçmek istediğimizi belirtmiştim. Çok fazla insan vardı ve onun bu kalabalığa alışkın olmadığının farkındaydım.

"Bunu yapmanıza gerek yoktu, efendim." Melek sesiyle dediğinde gülümsedim istemsizce. Ellerimizi biraz daha sıkarken ona baktım ve suratına biraz yaklaşarak milim kala durup kulağına doğru eğildim. Usul usul konuştum ona, fısıltıyla.

"Hayır, beaute. Gerek vardı. Çünkü senin rahatsız hissedeceğini biliyorum."

Yüzünün biraz kızardığını hissederken özel odaya geçmiş ve garsona isteklerimi sıralamıştım. Çok güzel yiyecekler almıştım, güzelime. Karnını doyurmasını istiyordum sadece ondan. Güzel güzel yemek yesin istiyordum.

"Çok fazla şey siparişin etmenize lüzum yoktu. Hem eviniz de kalıyorum hem de size yü-"

"Sakın yük olduğunu düşünme, Bacon. Sakın. Yük değilsin. Olmayacaksın da. Tamam mı?" Kafasını sallarken dediğinde gülümsedim ve onun o güzel saçlarını karıştırdım. Siyah saçın onda bu kadar güzel durması normal miydi? Bence değildi.

***

Önümüze gelen yemeklere baktığında gülümsemiştim. Şaşkınca bakıyordu ve acıktığı için dilini dudakları üzerinde gezdiriyordu usul usul. Ben ise tutuşuyordum her saniye onu öpme isteği ile ama yapamazdım. Bu acıtıyordu. Lakin onun o dillere destan güzelliğine bu kirli ellerle dokunamazdım. Yüzüm düşerken yemeğime dönmüştüm. O da yemeğe saldırırken onun bu tatlı yemek yiyişlerini izliyordum bir yandan da. Onu yemek yerken gördüğüm her an biraz daha tutuluyordum ona. Evet, biliyorum fazla saçmaydı. Ama o ne yaparsa yapsın tutulurdum ki ben ona.

"Efendim, yemek yemiyorsunuz ama. Lütfen yiyin." Dediğinde daldığım yüzünden ayılmış ve tabağıma dönmüştüm ki çubuklarımın alınışına şahit olmuş. İnce ve uzun parmaklar çubuklarımı kavramış, önümdeki marul ve ssam bitkisinden birer tane alınmış, üst üste konulmuş bir şekilde duran avucuna biraz et koymuş ve ardından da biraz pirinçle kimchi eklemişti. Bunlarla dolu marulu bir mantığı gibi kapatmış ve bana uzatmıştı. "Aaa deyin, lütfen."

Dediğini uygularken ağzımı açmış ve usulca ağzıma konulan içi dolu marulu yemiştim. Biraz ddeokbeokki de ağzıma tıkılınca gülümsemiştim zorlukla. Ah, Tanrım beni besliyor oluşu bile fazla mükemmeldi. Bugünü kalp krizi geçirmeden bitirmeyi umut ediyordum. Yoksa akşama benden geriye bir şey kalmayacaktı.

sans abri [texting·chanbaek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin