Bölüm 5 Ferat Şartları zorluyor

10 0 0
                                    


Ferat da bu arada köyün kahvesinde milletin ağzını aramış, köyde dağdakilere destek vermeye meyilli olanların dikkatini çekmeyi başarmıştı. Adamların güvenini kazanmış, bir şekilde nasıl dağa çıkacağının yolunu ve kiminle bağlantı kurması gerektiğini öğrenmişti. Kendince hazırlıklar yaptı. Evdekilerine şehirde işleri olduğunu biraz gidip, gezip dolaşıp rahatlamak istediğini birkaç gün akrabalarında kalmak istediğini söyleyerek şehre gitti. Kendisine söylenen kahvehaneyi buldu. On dakika kadar oturdu. Daha önce o kahveye gelmediği için kahvecinin dikkatini çekmiş, kahveci de ne tepki vereceğini anlamak için on dakika kadar onunla ilgilenmemişti. Ne tepki vereceğini bekliyordu çünkü bu gelenin normal çay içmeye mi geldi yoksa başka bir maksat için mi geldi anlamak için belirledikleri usulün bir parçasıydı. Ferat seslendi:

" Kahveci bi baksana buraya"

Çaycı :Ne istedin ?

Ferat : çay istiyorum süzgeçli kaşıklı olsun.

Çaycı : yanına şekeri de olsun mu?

Ferat : Kırmızı şeker var mı?

Çaycı : Dalga mı geçiyon lan sen kırmızı şeker meker ! çay istiyon mu sen istemiyon mu?"

Ferat :"Tamam tamam getir" dedi biraz sesi düşerek. Çünkü bu konuşma, kırmızı şeker isteme filan kendisine tarif edilen şifreli konuşmanın bir parçasıydı ve çaycı kendisinin söylemesi gereken sözleri söylememişti. Ferat amacına ulaşıp ulaşamayacağı konusunda tereddüte düştü. Kahveci ince ince bunları kesiyor neler konuştuklarını anlamaya çalışıyordu. Çaycının tepkisini görünce yanına çağırdı,

"n'oldu oğlum ?" dedi.

Çaycı: " Abi salak salak konuşuyo işte. Yok kırmızı şekermiş bilmem ne. Geri zekalı! Sen olmasan uçarım ben bu çocuğa."

Kahveci " Doğru konuş lan. İşine bak sen çay diyosa çay ver sanane ne renk şeker soruyorsa. Bana da bi çay kap o masaya getir. Ben onu tanırım. Ama sen böyle bişey duymadın. Hadi çabuk ol" dedi ve Ferat'ın oturduğu masaya geldi.

"Ne istiyon yeğenim. Kırmızı şeker de nerden çıktı. Şekerin kırmızısı olur muymuş. Kırmızı şeker nerde bulunur ki bizde bulunsun? Ben kahvenin sahibiyim.Bizim çayımız kırmızı olur. Başka ne kırmızı olur?

Ferat: Tepe dibinden Şeyhmuz' un ayakkabıları kırmızı .

Kahveci: Şehmuz kim yaw.

Ferat: Bizim köylü Şeyhmuz. Tepe dibinden. O dedi burda şeker de kırmızı diye

Kahveci bir anda sinirli sinirli konuşmaya başladı: " Yürü git lan ne şekeri, ne kırmızısı siktir ol git şurdan. Kalk çık dışarı çay may yok. Puşta bak dalga geçiyo." Dedi çaycıya dönüp. "Çaylar iptal lan getirme çay may" dedi. Dönüp Ferat'ı kolundan tutup ittirdi. Maksadı Ferat'ın bir hevesle mi geldi yoksa gerçekten kendilerine katılmaya mı niyetli onu anlamaktı. Ferat dükkandan çıktı. Neye uğradığını şaşırdı. Anlamaya çalıştı ama kendisine hiç de böyle bahsedilmemişti. Yine de yapacak bir şey yoktu. Ne yapıp yapıp gitmeliydi Zeliha'nın yanına. Başladı kahvenin önünde volta atmaya. Sonra yoruldu kahvenin önündeki direğin dibine önce çömeldi,sonra da ayaklarını yola uzatarak kaldırıma oturdu. Arada bir dönüp içeri bakıyordu. Çaycı kovalamak istedi ama kahve sahibi müsaade etmedi. Kahveci yarımsaat kadar onu takip ettikten sonra onun niyetiniz ciddi olduğuna kanaat getirdi. Kapıyı araladı

" Bana bak, yarın sabah güneş doğarken Sarıların petrol'de bekle. Karnını gelmeden doyur . Hadi yallah şurdan" dedi.

Ferat gayretinin ve sabrının neticesini almıştı. Gözlerinin içi parladı ve kendisine söylenenleri yapmak üzere ordan ayrıldı. Cebinde bir miktar parası da vardı. Pansiyona gitti orda kaldı. Fakat birileri sürekli onun her adımını takip ediyordu. En sonun da bir anormallik olmadığına karar verdiler ve Ferat'ı götürmeye karar verdiler. Ferat sabah günün ağarması ile petrole gitti. Ordan pet bardakla çay alıp yol kenarında beklemeye başladı. Bir ara yoldan geçmekte olan polis Ferat ı görüp yanına geldi. Kimlik kontrolü yaptı. Orda ne işi olduğunu sorduklarında inşaata gideceklerini arkadaşlarını beklediğini söyleyerek polisleri atlattı. Yol kenarına otururken bir yandan da üşüyen ellerin birbirine sürterek ve nefesi ile hohlayarak ısıtmaya çalışıyordu. Biraz sonra içinde kahvedeki adamla birlikte birkaç kişinin içinde bulunduğu eski Reno diye tabir edilen eski model bir araba durdu. Onu da bindirdiler. Araba dikkat çekici bir şekilde balık kokuyordu. Ferat "selamün aleyküm " dedi almadılar selamını. Nereye gidiyoruz gibisinden bir iki soru sormaya kalktıysa da cevap alamadı. Kimse konuşmuyordu. Sadece içlerinden birisi işaret parmağını kendi dudaklarına götürerek sus işareti yaptı.

POLEN MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin