YAĞMURLU BİR GÜN

72 7 26
                                    

Multi :D

Jimin'den
Yeni bulduğum iş her ne kadar yorucu olsa da mutluydum daha bir haftadır, bu işteydim ama bitmiştim. Bay jeon gerçekten yoğun bir adamdı. Tuhaf bir şekilde bana karşı hem soğuk, hem sıcaktı.

Bunları düşünürken düğmelerimi yanlış düğmelemem zaten ayrı bir dramdı. Kendime gözlerimi devirip tekrar hazırlanmaya koyuldum. Üzerime siyah bir gömlek ve altıma da klasik bir kumaş pantolon giymiştim. Diğer  rutin işlerden sonra da hazırdım.

################

Şirkete varmıştım, geç kalmadığım için rahattım. Bu yüzden sakince motorumu park ettim ve yavaş adımlarla şirkete ilerledim. Bay jeon halen gelmemişti bu yüzden odama varır varmaz kendimi koltuğa attım. O sırada bay Jeonun geldiğini anladım çünkü kapı sesi gelmişti.

Zaten bunun üstüne yükselen tınınıyla düşüncemin doğru olduğu ortaya çıkmıştı.

"Park Jimin!"

Hemen kapısını çalıp içeriye girdim.

"Buyrun bay Je-jeon efendim siz iyi misiniz?"

Bunun üzerine kaşlarını çatan bay jeon bana baktı, yutkundum. Çünkü çok sert bakıyordu.

"Yaklaş"

Bu kelime ile iyice korkmuştum.

"Sana yaklaş dedim!"

Daha fazla lafını ikiletmeden  yanına adımladım. O sırada o daha çok dibime girdi ve gömleğimin yakalarını düzeltti.

"Bir daha böyle şeyler sorma tamam mı?"

" Özür dilerim bay Jeon ben sizi sinirlendirmek istememiştim."

Bay Jeonun ürkütücü hali gitmiş ve yerine mükemmel bir gülümseme gelmişti.

"Sorun yok Jimin hadi işinin başına dön."

"Peki efendim. Hemen kahvenizi getiriyorum."

Bu herifi anlamıyorum. Her ne kadar sorun yok dese de daha demin bana bağıran ondan başkası değildi kesinlikle sorun vardı yüzü ,gözü dağılmıştı. Tabi onu sinirlendirmek ve kovulmak istemediğim için sorgulamadım.

##################

"Çıkabilirsin Jimin."

Kafamı salladım ve iş çantamı alıp odamdan çıktım. Asansöre binip en alt kata bastım, indikten sonra çıkışa yöneldim. Yağmur yağıyordu bu yüzden iş çantamın su almamasını diledim. O sırada omzumda bir el hissettim ve irkildim. Bu bay Jeon'du.

"Jimin niye burada dikiliyorsun."

"Aww efendim yani bay Jeon çantam su alır diye. Hem için de önemli dosyalar var."

"Arabana koşarsan halledebilirsin. Tamam ufak bacakların olabilir. Bu yüzden zor olabilir ama bence ıslanmaz dosyalar."

Bu adam ne diyordu böyle!

" Ufak bacaklarımla ilgisi yok sadece motorla geldim."

Bir süre durdu. Kaşlarını çattı, bana baktı ve daha çok kaşlarını çattı. Ben ona anlamaz bakışlar atarken o kolumdan tuttuğu gibi koşmaya başladı.

" Bay Jeon durun ne yapıyorsunuz?!"

Kapalı bir park yerindeydik ona anlamaz bakışlar atmaya devam ederken o beni tutup bir arabanın önüne getirdi.

"Bin"

"Sizi anlamıyorum, bay Jeon."

Nefes vererek tekrar konuştu.

"Araba'ya bin park Jimin."

Ben ona şaşkınca bakarken  o gözlerini devirip arabanın kapısını açtı ve beni koltuğa ittirdi. Sonra kapımı kapatıp kendi de bindi çantamı elimden arka koltuğa koydu ve radyo'yu açtı. En ufak kelime bile edemiyordum. O yüzden sadece önüme baktım.

"Nerede oturuyorsun?"

"Özgürlük mahalesinin orada oturuyorum."
 
Kafasını salladı ve sürmeye devam etti. O sırada radyodan şöyle bir ses yükseldi: özgürlük mahallesi ve özellikle hükümet caddesi halka kapalıdır. Bu yüzden caddeyi boşaltmanızı arz ederiz. Bay Jeon bana döndü ve baktı.

"Sen hangi cadde'de oturuyorsun?"

Yutkundum ve şöyle cevap verdim.

"Hükümet caddesin de."

Sizce diğer bölümde ne olacak?

Diğer bölümde görüşmek üzere canlar.👋

HOT MARATHON //JİKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin