0.4

215 20 3
                                    

Ertesi sabah okula geldiğimde saat henüz erkendi; henüz sınıflar boştu, pek fazla kişi okula gelmemişti. Derse gireceğim sınıfa ilerlediğimde sınıfta geçen gün önümü kesen çocuk ve birkaç kişi vardı. Yanına ilerledim; geçen gün onu pek umursayacak halde olmadığım için ne dediğiyle pek ilgilenmemiştim. Zaten sıkılıyordum; kızlar gelene kadar biriyle tanışsam kötü mü olurdu yani? 

Yanına ilerledim ve dedim ki; "Günaydın." Evet, baya yaratıcı bir cümleydi. "Günaydın." diye aynı şekilde cevap verdi. Ne desem bilememiştim; mükemmel bir sohbetti.

"Her neyse; görüşürüz." dedim ve ilerleyecektim ki; "Jennie, bir dakika." diye seslendi... Kafamı sallayıp bekledim. Nasılsa yapacak önemli işlerim yoktu. Sonra konuşmaya başladı ve hayal kırıklığına uğradım; "Gelmenin sebebi; geçen gün seni üzgünken görmem değil mi? Kimse benim üzüldüğümü göremez, ben çok güçlü kızım havaları malum." dedi. Şaşkınlıktan kalakalmıştım. "Önyargılısın. Eğer bu şekilde düşüneceksen o gün beni görmezden gelmeliydin, ben de gelmiş kiminle konuşuyorum ya; her neyse. Gelmedim varsay." deyip uzaklaştım.

Olanların üstünden henüz birkaç dakika geçmişti ki sınıfa Lalisa onun peşinden de Chae girmişti. Chae gülümseyerek; "N'oldu kız, balonu patlamış çocuklar gibisin; sabah sabah ne oldu?" Lalisa omzuna bir tane geçirmişti ki "Ha; sen şeyden dolayı üzgünsün. Her neyse; bugün ne kadar güzelsin Jen." dedi. Konuyu kaynatmaya çalışma çabası beni güldürdü; büyük ihtimalle Jin&Jisoo meselesinden dolayı üzüldüğümü sanmıştı. O meseleyse... İçime gömmeye ve belli etmemeye çalışıyodum ama elbette bir tarafım hâlâ o konuda kötü hissediyordu. Chae'ye ilk dediğini duymamış gibi yapıp "Evet, biliyorum; güzel olmak mükemmel bir şey." deyip göz kırptım.

Derse girmemize 5 dakika küsur kaldı ki; sınıfa Seokjin ve Jisoo el ele girdi. Sınıftakiler bana ve onlara bakıp fısırdaşmaya başlamıştı. Dedikodu... Onlarla aynı okulda olmak bana eziyet gibi gelecekti; o an kalbim o kadar kötü olmuştu ki... Sanki birisi kalbimi ikiye ayırmış ve iki parçasını da benden alıyormuş gibiydi. Görmezden gelmeye çalıştım ama insanların bana bakıp gülmesi... Ağlamamak için gözlerimi sıktım; şu an sınıftan kaçarsam insanların eline büyük malzeme vermiş olacaktım.

Sonra hoca geldi ve dersi işlemeye başladık ama kalbimdeki ağırlık yüzünden hocanın tek kelimesini dahi anlamıyordum. Ders sonuna kadar dakikalar sanki geçmiyor gibiydi. Kafamı sıraya koydum ve gözlerimi kapadım.

Uyandığımda -daha doğrusu daldığım hayalden çıktığımda- gözlerim arkadaşlarımı aradı. Sınıftan çıkıp onları aramaya başladım. Evet; ve sonra buldum. Bu hafta kesinlikle benim için iyi geçenbir hafta değildi çünkü kızları Jisoo'nun yanında görmüştüm.

Bir an duraksadım; onları suçlamalı mıydım? Jisoo onların da arkadaşıydı ve sırf ben istiyorum diye küsmeleri gerekmezdi ancak... Neden böyle hissediyorum? Sanırım Jisoo'yla da arkadaşlıklarına devam ettiklerini bana da söylemelerini beklerdim.

Ama bunu görmezden geldim; yalnız kalmak istemiyordum. Kızlar beni fark etmeden oradan uzaklaştım.

Sınıfa döndüğümde tekrar karşıma Yoongi ismindeki çocuk çıktı; sanırım aynı okulda olduğumuz için bol bol karşılaşacaktık. Ama sabah bana dediklerini unutmamıştım; -her ne kadar üstüne tonla şey yaşamış olsam da- bu yüzden yanından sessizce geçtim. Daha doğrusu geçecektim ki ismimi seslenmesiyle duraksadım ve ona döndüm. "N'oldu? Daha fazla duygusuzluğumla ilgili mi konuşacaksın? Hadi bekliyorum; ne istiyorsan de." dedim; o an diyeceği her şeye karşı kendimi hazırladığımı sanmıştım.

"Özür dilerim; seni bu şekilde yargılamamalıydım. Böyle bir insan değilimdir genellikle, saçma sapan davrandım. Üzgünüm." dedi.

***
Jennie'ye sadece aşk acısı yaşatmayı düşünüyordum ama aşktan çok arkadaş acısı yaşıyor... Kurguyu nereye götürüyorum; bilmiyorum....

Sizce Jisoo iyi bir karakter mi?

Onun bakış açısından şu ana kadar yazmadım ancak düşüncenizi merak ediyorum. Birkaç bölüm sonra onun bakış açısından bir bölüm yazacağım...

Solo #YoonnieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin