Görkem Bey , arabayı çok hızlı sürdüğü için okula varmaları uzun sürmedi . Görkem Bey arabayı okulun önünde durdurdu. Melis yine o kızı gördü , bu sefer de motorsikletten iniyordu . Ayrıca motorsikleti süren erkek de iniyordu . Onlar da okula geç kalmışlardı . Melis , hızlıca arabadan inmeye yeltenirken "hadi çabuk olun" dedi. Görkem Bey ve Melih , Melis'in bu kadar telaşlı olmasına bir anlam veremedi . Melis arabanın kapısını açıp ,kendini dışarı doğru atmaya çalışırken o kızın yanındaki erkeğe kızdığını gördü . Aynen şöyle diyordu : "Tuna ben sana ne dedim ?! O çocuğu dövmemen gerekiyordu . Şimdi çocuk hastanelik oldu . Ne yapacağız peki , daha doğrusu sen ne yapacaksın ? " Melis sonunda yanındaki erkeğin adını da öğrenmişti : Tuna... "Kızın adı Güneş , erkeğin adı Tuna" diye geçirdi içinden . Ama içinden bunları düşünürken biraz da dışından mırıldanmıştı . Ve bunu Görkem Bey duymuştu . Melis de Görkem Bey'in duyduğunu anlamıştı . Görkem Bey ve Melis bir süre bakıştılar . Ama bu kısa sürdü .
Sonra Görkem Bey "hadi çocuklar" dedi . Üçü birlikte hızlıca yürümeye başladılar . Okulun içine girerken Melis durmadan arkasına bakıyordu . Çünkü Güneş ve Tuna'nın arkalarından gelip gelmediklerini kontrol ediyordu . En sonunda müdürün odasını buldular . Hiç kimse yoktu okulun içinde, çünkü herkes dersteydi .Görkem Bey ' in de yardımıyla ikizlerin kaydı tamamlandı . Müdüre hanım birinci ders zaten bitmek üzere olduğu için çocuklara "siz okulumuzun bahçesinde oturun , zil çalınca öğrencilerimiz çıkar , onlarla tanışırsınız , sonra da tekrardan ders zili çalınca da sınıfınıza gidersiniz " dedi . Melih "peki sınıfımızın şubesi ne müdüre hanım ?" Dedi . Müdüre hanım "ah , sınıfınızı söylemeyi unuttum değil mi ? Sınıfınız 9/H "
Görkem Bey , çocuklara son kez "arkadaşlarınızı iyi seçin çocuklar " dedikten sonra arabaya bindi ve kısa sürede kayboldu . Çocuklar çok garip hissediyordu . Bahçedeki banka oturup sabırla zilin çalmasını bekliyorlardı . Melis'in aklı hâlâ Tuna'daydı. Durmadan "Tuna , Demek adı Tuna ..." diye mırıldanıyordu . Melih , Melis'in mırıldandığını duyuyor fakat ne dediğini anlayamıyordu . Melis sıkıldı , telefonunu çıkardı , o sırada Melih "Melis sen telefonunu dayıma vermedin mi ?! " dedi şaşırmış bir şekilde. Melis "neden vereyim ki ?" diye karşılık verince Melih açıklama yapmaya başladı : "bak burası eski okulumuz gibi değilmiş , telefon yasakmış , telefon getiren öğrenciler dsipline gidiyormuş ." Melis bir anda tedirgin olsa da 'bugün ilk gün bir şey olmaz' diye düşündü .
Sonra kulaklığını çıkardı ve telefonundan şarkı dinlemeye başladı . Melih'in telefonu yanında değildi ve bu yüzden çok sıkılıyordu . Bir anda Melis'in arkadaşı Nehir aradı . Nehir, Melis'in eski okulundan arkadaşıydı . Çok güvendiği bir arkadaşıydı . Melis'e annesinin trafik kazası geçirip , sakatlandığını anlattı. Melis çok üzüldü . Sonra dedikoduya başladılar , Nehir Melis 'e eski okulunda yaşanan tüm olayları ayrıntılarıyla anlatıyordu .Tüm olaylar bitince Melis'e nasıl olduğunu sordu, Melis de anlatmaya başladı . Iki arkadaş sohbete iyice daldılar . Melih ise çoktan Melis'in Nehir ile konuştuğunu anlamıştı . Çünkü Melis bir tek Nehir ile bu kadar uzun konuşurdu .
Melis'in telefon görüşmesi bittikten sonra "vay be , ben yokken neler yaşanmış bizim okulda " dedi kendi kendine . Sonra kulaklığını ve sessize aldığı telefonunu çantasına koydu .
Tam o sırada zil çaldı ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTLULUĞUN SESİ
Teen FictionMerhabalar , ben Melis annem şu an hapishanede babam ise bana ve ikizim Melih'e bakamayacağını söyledi ve bizi terk etti . Tüm sevdiklerimi öldüren kaptan Tuna'nın intikamını almak için yaşıyorum . Ne kadar ondan nefret etsem de yaşama tutunmamı sağ...