"Miyeon," diye seslenen Seol'e uykulu bakışlarımı çevirirken Taehyung ayılmam için alnıma söndürdüğü sigarasını atmıştı. "Yapma şunu Tae," dedi Seol kızarak.
"Üç gündür uykusuzca yanımızda durması sinirimi bozuyor, uykusu varsa neden bizimle geziyor ki?"
"Miyeon, hadi seni eve bırakalım," diye tutturdu Seol yeniden. "Neden uyumuyorsun ki?"
Omzumu silkip gözlerimi yeniden kapatacağım sırada Seol'ün hemen arkasında duran ve bana bakan Sekiz Numara'yı görmüştüm. Gözlerimi büyütüp yattığım masadan hızlıca kafamı kaldırdığımda diğerleri de o tarafa doğru dönmüşlerdi. Onu üç gündür görmüyordum.
"Aa, sevgilin geldi." Seol ona el sallarken ben de şapşalca el salladım. "Burada olduğumuzu sen mi söyledin?"
Başımı iki yana sallayıp ayağa kalktım. "Birazdan gelirim," dedim dağınık saçımı fark etmesin diye hızlıca toplarken.
Yanına gittiğimde gülümseyip telaşlı yüzünü incelemiştim. "Naber?"
"Miyeon," dedi gergince gülümseyerek. "Neden buradasın?"
"Bir şeyler içmeye geldik, bize katılmak ister misin? Tek misin?" Etrafıma bakıp yanında birileri var mı diye bakındım. "Gelsene."
"Miyeon!"
"Efendim?"
"Burada duramayız."
Kaşlarımı çattım. "Yoksa benden başka kızlarla buluşmaya mı geldin?"
"Hayır!"
"Eski sevgilin mi burada?"
"Hayır, hadi gel benimle."
Elimden tutup beni beklemediğim bir hızla bulunduğumuz mekandan çıkarırken şaşkınca camdan bizi izleyen üçlüye baktım.
"Nereye?" diye sordum hızına yetişmeye çalışırken. Gözlerimi kenetlenmiş ellerimize bakmaktan alıkoyamıyordum ve bu da yolda sürekli tökezlememe sebep oluyordu.
"Yürüsene Miyeon," dedi tatlı ve telaşlı bir şekilde kızarak.
"Yürüyorum," diye mırıldandım bakışlarımı zorlukla yola çevirdiğimde. "Nereye gidiyoruz ki?"
"Hadi gel," demişti bir sokağa girdiğimizde.
Yanıp sönen sokak lambası ve az ileride kavga eden iki dengesiz adam, izlediğim tüm gerilim filmlerini aklıma getirirken Sekiz Numara'ya bakıp neden burada durmaya çalıştığımızı anlamaya çalıştım.
"Hava biraz soğuk, değil mi?"
Başımla onayladım. "İçeri girsek?"
"İçeri mi?" diye sordu sanki çok anormal bir şey söylemişim gibi.
"Neden burada duruyoruz ki? Benim çok uykum var."
"Uyuyabilirsin."
Etrafıma bakıp doğru duydum mu diye kontrol ettim. "Burada mı?" Başıyla salladığında yaslandığım apartmanın kapısını gösterdim ona. "Senin evine geldik, neden burada uyuyorum ki?"
Gözlerini büyütüp elini ağzına götürdü. "Evime mi girmek istiyorsun yoksa?"
"Ne?" diye sordum şaşkınlıkla. Ardından dediğim şeyin neye çıktığını anladığımda kızararak başımı iki yana salladım. "Hayır, öyle demek istemedim. Sadece uykum var ve neden beni evinin önünde beklettiğini anlayamıyorum. En azından bir açıklama-"
"Birinden kaçıyoruz."
"Eski sevgilinden mi?"
"Hayır, bir erkekten."
"Eski erkek sevgilinden mi?"
"Ne? Hayır!" Kaşlarını çatıp sokağın başına bakıp geri bana döndüğünde tamamen kapanan sokak lambası sayesinde gözlerinin parlaklığıyla büyülenmiştim. "Kavga ettiğim bir herif işte, normalde döverim fakat seni korkutmak istemedim."
Gözleriyle sıktığı kollarını gösterdiğinde güldüm. "Neden kavgalısın ki? Kız meselesi mi yoksa?"
"Anlamıyor musun, sevgilim yok.." Ciddi suratını bozup sırıttı. "Senin dışında." Ben de başımı eğip sırıttığımda koluma girip tüm kokusunu burnuma doldurdu. "İçeri girelim, burnun soğuktan kızardı."
Kapıyı açıp merdivenlerden çıktığımızda birazdan sekiz numaralı daireye ulaşmıştık. Şifresini girdiğinde aklıma gelen şeyle dondum. Hala adını bilmiyordum ve ona kendi oturduğu dairesinin numarasıyla seslenmek aşırı saçmaydı; hem de biz sevgiliyken.
"Hey," dedim çekingenlikle.
"Hmm," diye mırıldanıp içeriye girdiğinde ben de girmiştim. "Sıcak çikolata ister misin?"
"İsterim," dedim düşünmeden.
"Koridorun sonunda salon var, oraya geç. Birazdan gelirim ve sakın uyuma."
"Tamam," dedim o mutfağa giderken.
Salonu küçüktü ve tatlıydı. Tam istediğim tarzda bir evdi ve onunla burada sevimli şeyler yaşamak istiyordum. Sıcak çikolatamızı yudumlarken ve onun bana gülümsediğini hayal edip sırıttım. Yakında bu evrelere geleceğimizi bilmek kalbimi hoplatıyordu.
"Miyeon, dur!"
Sekiz Numara korkuyla salona gelip telaşla yüzüme bakarken korkup dediğini yaptım ve öylece durdum.
"Arkana bakma," demişti sakince arka tarafa giderken.
"Neler oluyor?" diye sordum panikle.
Çekmecenin açılış kapanışını duyduğumda arkamda bir böcek olmadığı için sevinmiştim.
"Üzgünüm, iç çamaşırlarımı burada bırakmışım," demişti yeniden yanıma geldiğinde. Elini ensesine atıp güçlükle gülümsediğinde ben de gülümsemeye çalıştım. "Bekar evi işte.."
"Sorun değil, artık bekar sayılmazsın."
"Hahah, Miyeon.. Burada bekle, birazdan geleceğim."
"Tamam," dedim yeniden gittiğinde.
•
Kemikli ellerin belimi kavramasıyla gözlerimi açıp yüzümü buruşturdum. "Canım acıyor." Ellerini gevşettiğinde yeniden gözlerimi kapattım.
"Seni odama götüreceğim, sabah uyandığında yanlış anlamaman için söylüyorum sadece." Cevap vermeden beni odasına götürmesi için ona izin verdim. "Sıcak çikolata yapmıştım, uyuduğun için şansını kaybettin minik kız."
Vücudum yumuşak yüzeyle temas ettiğinde üzerime yorgan örtmüştü. "Sen nerede yatacaksın Sekiz Numara?"
"Sekiz Numara mı?" diye sordu inanmak istemezcesine. "Hadi ama biz sevgiliyiz."
"Adını hiç söylemedin."
"Hiç sormadın."
"Aman," diye söylendim gözlerimi açıp. "Bahse girerim adın G-Dragon değildir çünkü ondan daha yakışıklısın."
Dediğim şeye güldükten sonra ben de güldüm. Sonra başucumdaki ışığı söndürdü ve koridorun loş ışığında sadece yüzünü görmeme neden oldu. Gerçekten çok yakışıklıydı.
"Adım Seokjin."
"Memnun oldum sevgilim Seokjin," dedim yeniden gözlerimi kapatırken.
"Ben daha çok memnun oldum sevgilim.." demişti o da ben uykuya dalarken. "..Miyeon."