Sabah kendiliğimden uyandım. Alarma ihtiyaç duymuyorum artık. İçimde bir şeyler zaten uyandırıyorlar beni. Üzerimdeki yorganı kenara fırlatıp kalktım ama başıma manyak bir zonklama girdi. Akşamdan kalmaydım. Sarhoş olamıyorum ama sarhoşluk sonrası semptomları çekiyorum. Bunun neresi adil? Hayat adil değil ki ben neyin kafasını yaşıyorum?
Yataktan kalktım ve banyoya doğru sarsakça yürüdüm. Banyodan içeri girip günlük rutinlerim dışında bir de duş aldım. Üzerimdeki bu salaklığı anca bu şekilde atarım herhalde. Üstüme doladığım bir havluyla banyodan çıkıp dolabımın önüne geçtim. İçerisinde iç çamaşırlarımı çıkarıp giyindim. Gri göğüs kısmı ince ve içini gösteren bir kumaş ve altı ise biraz daha kalın olan geri sıfır kollumu çıkarıp üzerime geçirdim. Altıma ise siyah deri pantolonumu geçirip ayağıma da siyah topuklu deri postal botlarımı giydim. Saçlarımı tarayıp elimle düzelttikten sonra siyah deri ceketimi çıkarıp üzerime geçirdim. Telefon kulaklık anahtarlık üçlüsünü cebime tıkıştırıp çantama dün aldığım defterlerden birini atıp güneş gözlüğünü önüme takarak tişörtün dekolte oluşturmasını sağladım. Odadan çıktım. Kalem zaten çantamda var. Aşağıya indiğimde herkes kahvaltı masasındaydı. Annemle babam kalkıp bana sarıldılar. Dün görüşememiştik. Justin bana bakmadı. Yedikten sonra veda edip çıktım. Justin arkamdan geldi. Motoruma uzun süredir bakmamıştım. Motorumu garajdan çıkardım. Justin hala benimle konuşmamakta ısrarcıydı. Derdi ne bunun? Motorumun kontrolünü yaptıktan sonra saçlarımı toplayıp kaskımı kafama geçirdim. Bugün benim için büyük bir gün. Gerçekten gülümsemenin nasıl bir şey olduğunu unutturan ve hayatımı boka çeviren herifle karşılaşmaya hazır mıyım?
Bilmiyorum. Ya krize girersem? Gazı kökledim ve düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım. Motor kullanmaya alıştım artık. Orada araba ve motor yarışlarına giriyordum ve genelde kazanıyordum da. Oradan buradan atlayan tek kişi bendim. Dolayısıyla yarışımı önceden bitiriyordum. Ölebilirdim. Bunu biliyordum ama umursamadım. Herkes cesaret edemiyordu ama ben ediyordum çünkü benim kaybedecek bir şeyim yoktu. Hala da yok.
Okul binasını görünce normalde sürdüğümden daha yavaş sürmeye başladım. En azından gazı köklemiyorum. Okul bahçesine girip usta bir şekilde dönerek motoru park ettim. Şimdiden birkaç gözü üzerime çekmiştim. Kimse beni tanıyamamıştı. Kaskımı çıkarmadan önce biraz oyalandım. Motorun anahtarlarını çıkarıp yavaşça cebime attım. Bahçede kim varsa bana bakıyordu. Bakmayanların da bana dönmesini bekledim. Ayağımı diğer taraftan atarak geçirdim ve motordan indim. Kaskı yavaşça salladım ve etrafımdan gelecek oo'ları beklemeye başladım. Beni tanıyanlar çoktan ooo'lamaya başladılar. Saçlarımı iki tarafa sallayarak açtım. Şuan ağır çekimde olsak aşırı havalı görüneceğime eminim. Önümdeki güneş gözlüğünü gözüme taktım. Çantamı tek omzumdan sarkıtarak okul binasına doğru yürümeye başladım. Gelen fısıltılar bende sadece pis bir sırıtma dürtüsüne sebep oluyordu. Yüzümü mermer gibi ifadesiz tutmaya kararlıyım ama.
Ders programını almak için uğradığım yerden çıktım. Ders programına baktım. Geçen sene de aynı şeyleri yaşamıştım. Önce dolabıma uğramaya karar verdim. Değişmemişti. Yeni gelen öğrenciler vardı. Bunlar 1. Sınıf olmalı. Dolabıma ulaşıp şifreyi girdim. Dolabın kapısı açılınca içinin ne kadar tozlu olduğunu fark ettim. Bir ara temizlemeliyim. İçinde bıraktığım karalama defterini aldım. Kızların bağırma sesleri geliyordu. Ah şu hasret gidermeler. Kapağı kapattığımda biri boynuma atladı. Az önceki bağıranla bu bağıran aynıydı. Kollarımı iki yanda sallandırdım. Geri çekildiğin Clara sarıldı. Önceki sarılan Melisa'ydı. İkisine de sarılmamıştım. Yakın temastan nefret ediyorum. Kızlar ayrıldıklarında süper heyecanlıydı. Melisa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW YORKER (İST-YORKER2)
Ficção AdolescenteTek bir dilekle hayatı değişen Alexandra grown Her şeyin yavaş yavaş farkına varır. Yaşadıkları onu bambaşka bir yaşama atar Asla yapmam dediği şeyleri yapmaya başlar Her seferinde hayat ona başka bir engel çıkarır Ama o her birini teker teker geçer...