Rüzgâr esti, dallara gevşekçe tutunmuş kiraz çiçekleri savruldu dört bir yana. Rüzgâr esti, perde titredi. Camlar çarptı, rüzgârın korku veren uğultusu kafasındaki sese karıştı. Kafasındaki korkunç sesli canavar fısıldadı:
"Öldür kendini."
Genç kız, yıllardır ona bir kuklaymış gibi emirlerini uygulatan sese uydu. Bileklerine derin kesikler çizdi. Fazlaca renksiz olan bu kesikleri kan ile renklendirdi.
Şu anda ise gözlerini gökyüzünde tüm ihtişamıyla parlayan dolunaya sabitlemiş, kafasındaki canavarın şuh kahkahalarını dinliyordu. Bileklerini süsleyen kesikler ince ince sızlıyor, ona yaşamının son saatlerini belki de son dakikalarını yaşadığını hatırlatmaya çalışıyor gibiydi.
Ciğerlerine derince soluk çekerek oturduğu berjerden ağır ağır doğruldu. Dolunaya sabitlediği bakışlarını saniyeler evvel doğrulduğu berjere dikti. Berjerin kolçakları diğer kısımlarına göre daha koyu renkliydi. Ailesinin kanına buladığı şu koca ev şimdi onun kanına bulanıyordu.
Titrek eklemlerini hareket ettirdi. Serin ve kan kokulu odayı bir daha dönmemek üzere terk etti. Hole giriş yaptığında adım sesleri saatin ritmik sesiyle garip bir melodi tutturmuştu.
Uzun ve karanlık holü aştıktan sonra odasına vardı. Kapı pervazına yaslanıp odasını inceledi. Dikkatini ilk çeken şey komodinin üzerinde ekranı parlayan telefonuydu. Küçük birkaç adımda komodine doğru ilerledi ve halsiz düşmüş kollarını hareketlendirip telefonu kavradı. Aramayı yanıtlayıp karşıdaki sesi dinleyekoyuldu:
"Lucy arıyorum, arıyorum, açmıyorsun. Bir sorun mu var?" Karşıdaki ses canavarın şeytani sırıtışını genişletti. Endişeden hoşlanırdı o.
"Süpernova gerçekleşiyor Black. Küçük yıldızın bir gezegene dönüşüyor," dedi robotik bir sesle.
"Ne diyorsun Lucy? Anlayamıyorum."
"Hoşça kal Black! Bu ruh seni çok sevdi."
"Güzelim beni endişelendiriyorsun. İyi misin? Yanına gelmemi ister misin?"
Canavar, göz devirip sesine bir nebze duygu katmaya çalıştı. Şu an kendisi değil aptal Lucia gibi konuşmalıydı. Black gelirse planı bozulurdu. Bu kez planının bozulmasına izin vermeyecekti.
"Oldukça iyiyim, gelmene gerek yok. Sadece çok yorgunum. Uyusam hiçbir şeyim kalmaz. İyi geceler."
Telefonu kulak hizasından indirip kapattı. Telefon elleri arasından kayıp yeri boyladığında tepkisizce baktı. Şu dakikadan sonra onun için önem arz etmeyen metal parçasından ibaretti. Telefonunun üzerine basarak yatağına ilerledi. Yatağına uzanıp gözlerini kapattı. Çarşafı boyayan kanın hissi canavara huzur veriyordu ve bu huzurla uykuyu karşıladı.
Ölüm uykusunu...
Ertesi sabah güneş bir önceki günde ardından bıraktığı kayıplara aldırmaksızın nazlı nazlı baş gösterdi şehrin semalarından. Lucia'nın telefonu yeniden titredi. Bu kez gelen bir mesajdı.
Dennis:
Günaydın sevgilim. ♡ Sana geliyorum. İstediğin herhangi bir şey var mı?Dennis, genç kızın hâlâ uyuduğunu düşündü. Bu yüzden mesajlarının cevapsız kalışını umursamadı. Genç kızın evine vardığında kendi anahtarıyla kapıyı açtı. Yüzündeki taze gülümseme kapıyı açtığında aldığı metalik, garip koku yüzünden solmuştu. Koridora doğru endişeli adımlar attı. Yerdeki kan lekeleri kalp atışlarının hızlanmasına neden olmuştu.
İki büyük adımda genç kızın odasına gitti. Sevdiği kızın yatağında kanlar içerisinde yattığını görmek gözlerine yaşlar doldurmuştu. Yatağın yanına gidip ellerini Lucia'nın yüzüne doğru uzattı.
Güzel yüzü lanet bir cansızlıkla gölgelenmişti. Normalde soluk olan teni daha da solmuş, pembe dudakları ise mor bir renge bürünmüştü. Buz gibi ellerini elleri arasına aldı.
Kuru kanla kaplı ellerini...
Bu görüntü onun sevdiği kadına ait olamazdı. Gözlerini kapatıp bunun sadece kötü bir kabus olmasını diledi.
Değildi.
🏛
Sizleri seviyorum.
Okuduğunuz için teşekkürler.
17.01.2019, 14.59|♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bu ruh seni çok sevdi
Kurzgeschichten⚰| angst ❝Rüzgâr esti, camlar çarptı. Bileklerindeki kan kokulu kasımpatılar sızladı. Rüzgâr esti, perde titredi. Kiraz çiçekleri dallarından kaçtı. Rüzgâr esti, dolunay parladı. Zaman çarkı ardına saklananlar açığa çıktı. Rüzgâr esti, defter aralan...