Hayatımdaki tek sorunum hiç bir sorunum olmaması.
İğrenç bir şey değil mi ?
Alsında bakarsan sorunlarım var evet . Hemde hafife alınamayacak kadar ağır sorunlarım var. Ama öyle oturup ne yapacağım diye saatlerce düşündürecek sorunlar değil . Artık alışılmış sorunlar , artık sıradanlaşan sorunlar , artık canımı yakmayan sorunlarım var.
Mesela babamın yaklaşık 7 yıldır yurtdışında çalışıyor olması bir sorun
7 yıldır uzak bir ülkede. Ama buna üzülmem. Çünkü sık sık geliyor. Telefonda görüntülü konuşabiliyoruz .
Hani şey olur ya
Böyle insanların hayatında bir aksiyon olur , bir macera olur . Birşeyler yaşarlar ve daha sonra gelip en yakın arkadaşına 'kanka bak şöyle şöyle oldu' diye anlatırlar. Özellikle de daha 17 yaşında genç bir kızın her öğle arası , her tenefüs arkadaşlarıyla bir araya gelip konuştuğu tek konu sivilce olur mu ?
Şu kremi kullanıyorum
Şu krem iyi gelir
Şuradaki doktora git
Şu cildiye hiç iyi değil
Sıkıcı.
Her genç kız gibi bende artık hayata atılmak bende sevmek bende mutlu olabilmek bende sarılabilmek istiyorum hatta gerekirse acısını bile çekerim. Dayanılmaz bir aşk acısıymış felanmış filanmış. Bazen görüyorum okulun kenar köşelerinde çökerek ağlayan kızlar . Daha sonradan öğreniyorum ki sevgilisinden ayrılmış . Çok değil bi kaç gün geçiyor o duvar kenarında ağlayan kızdan ayrılan erkeğe tonlarca hakaret ettiğini duyuyorum.
Kız okulu burası sonuçta
Dedikodu çabuk yayılıyor
Ya ama ne bileyim o çocuk hayatına girmiş , seni mutlu etmiş , sana sarılmış , senin yanında olmuş , sana güzel hissettirmiş ve şuan ayrıldınız. Ayrıldınız diye ona çamur atmak sana yakıştı mı şimdi ?
Ona bakarak gülümsüyordun
Hayatı boyunca gülemesin inşallah demek sana yakıştı mı ?
Onun elini tutmuştun
Elleri kırılsın demek sana yakıştı mı ?
Ona sarıldın
Hiç beni anlamıyor demek sana yakıştı mı ?
Bilemiyorum . Eğer birisine gerçekten bir değer verdiğimi hissetsem, sonunda yolları ayırmak zorunda kalsak nefretine bile razı olurum.
Sonuçta zamanında güzel anılar biriktirdik ve benim o anılara saygım olurdu"Arzu kalksana"
Bi an afallayarak sesin geldiği yöne döndüm. Seslenen sıra arkadaşım Tuğçe' idi .
Etrafa göz gezdirdiğimde sonunda zilin çaldığını ve herkesin eve gitmek için dağıldığını farkettim. Olduğum yerden kalkarak eşyalarımı toparlayıp hızlı adımlarla Tuğçe'ye yetişdim."Ne düşünüyordun öyle dalgın dalgın ?"
Okuldan çıkıp kalabalığın arasından sıyrılınca beklediğim soruyu aldım. Evet bunu bekliyordum .
Tuğçe bana göre daha sakin daha çok ağır hareketler yapan ve açıkcası daha olgun birisi. Hatta bazen yeri geliyor yanlış bir şey yapmamak için Tuğçe'ye danışıyordum.
Hoş daha sonra yine kendi yanlışımı yapıyordum ama neyse.
Çok zıttık Tuğçe'yle. Ben ne kadar hareketli, yerinde durmayan, okulda sürekli oraya buraya koşturan , tüm hocaların gözünde yaramaz kız isem Tuğçe tam tersimdi. Ama anlaşabiliyorduk. Zıt olduğumuz diğer konu ise ben herkesle herkesle herkesle gayet samimi bir şekilde iletişim içine girebiliyorken Tuğçe'nin koskoca sınıfta anlaşabildiği tek insandım. Aslında bir nevi güzel birşey . Yakın arkadaşın sadece sana özel.
Sorusunu yanıtlamak için kafamı çevirdim"Ya neden çok sıradan bir hayat yaşıyoruz"
"Sıradan bir hayat derken?"
"Bilmem fazla klasik bir hayat. Okul ev - ev okul"
"Ne bekliyorsun başka ? İstersen ev pavyon - pavyon bar felan yapalım"
Beklemediğim cevaba göz devirmekle yetindim.
Belli bir mesafeyi daha ilerledikten sonra Tuğçe'nin evinin önüne gelmiştik. O eve girdi ben ise evlerinin tam önündeki durağa oturdum.
Otobüsün gelmesini beklerken bir yandan kulaklığımı kulağıma takarak müzik listeme göz attım.
Öyle anısı olan bir müziğim felan da yokdu.
Diyorum ya klasik hayatıma devam ediyorum.
Listeden herhangi bir tanesini seçerek dinlemeye başladım.
Gözlerimi kapatıp durağın arka cam kısmına başımı yasladım. Otobüsün gelmesine neredeyse 15 dakika felan vardı. Bu süreçte biraz daha hayatı sorgulayabilirdim.
Ömer
Ömer'den bahsetmedim değil mi ?
Ah ! Nasıl atlayabilirim Ömer'imi
Ben sabahtan beri size sarıldığım kimse yok felan da dedim. Hemen özür dilemem gereken birisi var.
Ömer benim 17 yılım.
Annem ve babamın lisedeki arkadaş grubu hala ve hala kopmamış hala ve hala en yakın arkadaşlar. Çok güzel değil mi ? Umarım biz de bu şekilde olabiliriz.
Ömer ve Başak.
Lisedeyken 6 ' lı arkadaş grubu varmış. Şuan iki iki evliler . Liseden bu yana kopmamışlar. Arada ufak ayrılıklar olsa da sürekli bağları beraberlermiş. Birisinin çocuğu ömer , birisinin çocuğu Başak.
İkiside kardeşim gibiler.
Kendi öz kardeşimden hiç bir farkları yok.
Aileler de bu kadar iç içe olduktan sonra ister istemez kardeş olamasa bile bir kuzen gibi büyümüş olurdunuz.
Tek sorunumuz şu , eskiden hepimiz toplu iken şuan farklı farklı şehirlere düştük.
4. Sınıfa kadar hiç bir ayrılık felan yaşamamıştık. İlk 10 senemiz hep yan yana geçti. Beraber büyüdük anlayacağınız. İlk emziklerimiz , ilk adımlarımız , ilk kelimelerimiz , ilk oyunlarım , herşeyimiz beraberdi . Beşikte bile beraberdik kısacası.
Hayatınızda bu denli dostlarınız olması çok güzel değilmi.Şiddetli bir gök gürültüsüyle tüm düşüncelerim aklımdan dağıldı. Saate baktığımda fazla düşüncelere daldığımı ve otobüsün çoktan geçtiğini farkettim. Mart ayındaydık. Bu ayda hava nasıl bu kadar kötüye gidebilirdi ki.
Daha fazla kendi kendime söylenirsem eve çok geç kalacağımı anlayıp oturduğum yerden kalkarak yürümeye başladım.
Evim biraz uzaktı ve aşırı yağmur başlamıştı. Olsun yağmuruda yürümeyi de çok seven birisiydim sonuçta.
Yürüyerek düşüncelerime , eskiyi kafamda canlandırmaya devam ettim.Herkesin özenebileceği son derece imrenilecek 10 sene yaşamıştım.
Benim babamda , Başağın babası da , Ömerin babası da ayrı ayrı şirketlerin başındaydı.
Üçümüzün evi de aynı sitenin içinde ama farklı apartmanlardaydı. Ama bu sorun olmuyordu . İstediğimiz an istediğimizin evinde kalabiliyorduk. Sabahları kalkıyorduk kahvaltıdan sonra sırayla hergün birimizin babasının şoförü hepimizi okula bırakıyordu. Aslında okulumuzda yakındı . Hemen evlerin 2 cadde ilerisinde Özel Cebelibereket Koleji
Evet ilkokuluz ama özellerde felan.
Osmaniyenin en zengin iş adamlarının çocukları olmak böyle birşey.
Hayat garip
Her zaman bu şekilde büyüyeceğiz sanmıştım. Hiç bir zaman telefonu elime alıp özledim yazacağım aklıma gelmezdi. Özlersem çıkar evine giderim düşüncesi olurdu hep. Ama öyle mi oldu? Hayır baya baya uzaklara düştük.
Babam bir anda elinde patlayan onlarca senet, çek... toparlayamadı tekrar. Dolandırılmıştık. Çok fena dolandırılmıştık . Bir kaç gün öncesinde neydik , şuan neyiz ?
Apar topar koskoca bir arabanın gelip evdeki tüm eşyaları yüklemesi , bir anda sadece bir gece de babamla doğru düzgün vedalaşamadan başka bir şehre gitmemiz , hiç kimseye açıklama yapmadan kaçıp gitmemiz..
Evet iflas etmiştik.
Dolandırıldık üzerine dolandırdık. Babam hem dolandırıldı , hemde insanları dolandırdı. Daha sonra paçayı kurtarmak için yurtdışına kaçtı.
Tüm bu olayların üzerinden 7 sene geçti . Koskoca 7 ama hala dün gibi aklımda
Ömer'e , Başağa veda etmeden apar topar gitmiştim.
Sabah uyandıklarında o okul için bindiğimiz arabada beni görmediklerinde ne yaşadılar acaba ? Ne hissettiler ?
Küçüktük daha sormak aklıma gelmemişti.
Öyle böyle işte . Bir şekilde kader beni Kahramanmaraş'a attı. Anlamadan geçti gitti zaman. İlkokuldum , lise oldum. Seneye son senem. Daha sonra gidiyorum buralardan . Bu şehirle bir sıkıntım yok ama gitmek istiyorum. Gitmek istememin tek sebebi üniverste de ömer ve başak ile tekrar aynı şehirde olacak olmam . Aklıma gelen bu güzel ihtimalin verdiği mutluluk ile tekrar gülümseyerek yoluma devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Ve Beyaz
Teen FictionO şarkı bitti. O fotoğraf yırtıldı. O numara silindi. O şehir terk edildi. Peki ya anılar ?