3. BÖLÜM
9 SENE SONRA
Sevginin düştüğü yerde boy verir huzur.
Cemre misalidir sevgi; havaya düştüğünde umut, suya düştüğünde gurbet, toprağa düştüğünde özlem olur. Ondan sanırım Cemre bir tek kalbe düşmüyordu çünkü düştüğü yerde çiçek açtırıyordu.
Minik ayaklarına giydiği terlikler onun beyaz tenini serin havadan korumuyordu. Hızla bahçeye çıktığında, gözlerini kıstı Rüzgar. Yüreği onu durdurmasını haykırırken içinden bir ses bırak ne yapacak izle diyordu. Esme tam arkasından gidip onu hasta olmadan yakalama içgüdüsüne yenilirken, kocası tarafından omzundan yakalanarak durduruldu. İkili bakıştı, Rüzgar karısına sabırlı olmasını emretti sessizce.
"Uyur gezer mi oldu?" diye sordu Esme ürkek bir tutumla fısıldayarak. "Bir bu eksikti."
"Bekle," diye söylendi Rüzgar. "İzle."
Furkan gül dalına elini ilk uzattığında dikenlerin sardığı dallardan biri kolunu sıyırınca canı yandı. Kolundaki yüzülmeye bakarak ufladıktan sonra daha dikkatli bir şekilde dala iple bağladığı kağıdı astı. Sonrada ellerini açarak gözlerini kapadı ve her ne için dua ettiyse geldiği hızla arkasına bakmadan eve yeniden gizlice girdi ve çamurlu ayaklarının bıraktığı izle odasına çıkıp yatağına yatarak pikesini başına gelecek şekilde çekerek derin bir nefes aldı. Yaklaşık beş dakika sonra o uykuya dalarken gül dalından gizlice kâğıdı alarak eve giren Esme ve Rüzgar şaşkınca birbirine bakıştı. Dudakları ağlama isteğiyle sızlayan ve titreyen Esme, ıslak gözlerini kocasından kaçırdığı an Rüzgar onun başını sinesine çekerek sessizce ağlamasına sabretti ve başına öpücükler kondururken her şeyin düzeleceğine dair umutlarını geride bırakarak harekete geçmek için ciddi bir karar aldı.
"Sevgili gül dalı;
Bu yazıyı sana öğretmenimle birlikte yazdık. Öğretmenim, senden dilek dilediğimde olacağını söyledi ama ben buna inanmıyorum. Annem duaların sadece Allah'a yapılacağını söyledi. Ben senden sadece benim dualarıma ortak olmanı istiyorum, çünkü annem çiçeklerin ve hayvanların Allah'a zikrettiğini söyledi.
"Allah'ım, gül dalının ve benim duamı duy, bana babamı geri ver çünkü ben onu çok merak ediyorum. Beni sevsin, bana oğlum desin, annem artık ağlamasın gülsün, anneannem üzülmesin, hep birlikte kocaman bir aile olalım. Babam artık geri gelsin ve kardeşim olsun. Amin."
İKİ GÜN SONRA
"Anne ben yapamayacağım sanki..."
"Sakin ol, yapacağını biliyorum." dedi Esme gelinin ellerini avucunun içine alıp, güç vererek sıkarken. Hep böyle yapıyordu, ellerini sımsıcak tutup, gözlerine sevgiyle bakıp, içinden haykıran sesiyle vicdanının kulağını çınlatıyordu.
Her an patlayacak bir balon gibi gerilen Cemre derin bir nefes aldı. Sırtından aşağı yuvalanan ter damlalarını umursamamaya çalışarak iyi şeylere odaklanmaya çalıştı. Artık cahil biri değildi, toplumlarda bulunmuş, meclislere girmişti. Toplantı salonundaki son hazırlıklar gayet iyi gidiyordu. Sonuçta bu ilk toplantısı değildi, daha evvel daha çetin işlerin altından da kalmıştı. Kahretsin, ama o zaman hep bir çalışan sorumluluğu taşıdığından başarısızlığını telafi edecek zamanı ya da desteği buluyordu. Artık ne başarısız olma lüksü vardı, ne de onun açığını kapamak için çevresinde pervane olacak bir abisi. Eğer hata yaparsa tüm sorumluluk onun olacaktı, eğer başarırsa verilen emeklerin karşılığını ödemeye başlayacaktı.
Annesinin güven veren bakışları ve içten sözleriyle, Cemre hayli rahatlamıştı. Oradaki insanları tanıyordu, birçok kez aynı masaya oturmuşlardı, tartışmış hatta birçok güzel işin ardından mutlu olmuşlardı. Sakin olmalıydı, artık bu becerikli insanlar onun ekibiydi, birbirlerinin dillerinden anlıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YURTSUZ (sancaktar çocukları-1)
General FictionMüjde Aklanoğlu'nun Kaleminden Kitap olarak en çok okunan Rüzgar ve Esme'nin oğlullarının hikayesi.... Kardeşinle her şeyini paylaşabilirsin, peki ya sevdiğini... Ardından ağıt yaktığım aşk; şimdi başka dudaklara göçebe... Köklerinden koparılıp lisa...