"O eve bir daha dönmeyeceğim" dedim ağlamaklı sesimle. Ağlamaktan gözlerim kan çanağına dönmüştü. Son yarım saattir ağlamıyordum ama içim içimi yiyordu. " Peki ne yapmayı düşünüyorsun?" dedi Atlas. Sesindeki ukala tavır beni rahatsız etmişti ama sesimi çıkarmadım. "Abi kız yeni sustu, üstüne gitme istersen" dedi saçımı okşayan Özgür. "Aynen" diye Atlas'a katıldı sessizliğini koruyan Alya. "Atlas haklı ne yapacaksın bundan sonra? Bizimkileri biliyorsun annenle çok samimiler." "Ben de yurtta kalıyorum. Durumları biliyorsunuz." Özgür'ün sesini ilk defa bu kadar bitik duyuyordum. Benim
canımın yanması
onların canını kat ve kat acıtıyordu ama elimde değildi. Annem Emir denen o piçle evlenirken benim canım çok yanıyordu. Umutla Atlas'a baktım. "Hiç bana bakma güzellik, burda kalamazsın" " Neden kalamazmışım her gün eve başka manitan geliyor diye mi? O zaman yüzüme iyi bak. Çünkü bu beni son görüşün olacak" dedim ve çantamı alıp evden çıktım.Saat geç olduğundan sokaklar bomboştu. Çantamdan kulaklığımı ve telefonumu çıkardım. Elime ilk gelen şarkıyı açtım. Telefonumu da rahatsız etmeyin moduna aldıktan sonra kotumun cebine attım. Sahile doğru yürüyordum, yani bana şu anda iyi gelebilecek tek yere.
Sahile geldiğimde sahile bakan banklardan birine oturdum. Gözüme kayalıklara oturmuş olan biri çarptı. Birisiyle konuşmazsam Kafayı yiyecektim. Bu yüzden hızlı adımlarla yanına ilerledim belki arkadaş oluruz umuduyla. Yanına gittim ve kayalıklara onun yanına oturdum "Selam" cevap vermesini bekledim fakat konuşmadı. Konuşmak istiyordum ve bir yerden başlamalıydım. "Yakamoz" dedim. Söyleyecek bir şey bulamadığım için sustum sustuktan sonra bana döndü. Birkaç saniye sürdü ardından tekrar önüne döndü.
Bana baktığı birkaç saniyelik anda ben de ona bakmıştım ve acayip yakışıklıydı kalın dudakları yavaşça aralandı fakat hemen kapandı konuş sonra konuşmaya başladı. "Buraya neden geldim biliyor musun?" ağzımı açıp bilmediğimi söyleyecektim ki "Dur ben cevap vereyim" dedi "Kafamı toparlamak ve yalnız kalmak için. Ama sen gelmiş huzurumun içine ediyorsun. Ayrıca senin gibi kızlarla ilgilendiğim tek alan yatak" "Benim gibi kızlar?" "Senin gibi kızlar işte. Yakışıklı erkeklerin peşinde koşan, bazıları sulugöz. Senin gibi. Ağlamaktan gözlerin şişmiş ve yine çoğu senin gibi sarışın."
Sarışın değil kumraldım bi kere. Erkeklerin peşinde de koşmuyordum. Sulugöz de değildim bugünü saymazsak en son 7 yıl önce ağlamıştım. Aniden ayağa kalktım ve "Ya kardeşim Kusura bakma da ben seni tabir ettiğin 'ben gibi kızlar'dan değilim. Sen hayırdır ya. Bir selam verdik ama götüne söz hakkı vermedik o niye kalktı. Hem Sen kendini ne sanıyorsun ya." Bu kadar yükselme mi beklemediği her halinden belliydi.
O da ayağa kalktı. Bana doğru bir hışımla geldi Ve bileğimi tuttu" Ben kendi sınırımı gayet biliyorum küçük hanım" Yan yana gelince arada çok komik bir boy farkı oluyordu. Ama bu ona bana küçük hanım deme hakkını vermiyordu. Bileğimi tutan eli bileğimi daha da sıkmaya başladı. Bileğimi kurtarmaya çalıştım fakat mümkün değildi. Ben de ani bir hareketle bileğimi tutan kolunu ısırdım. "Ah" Elimi aniden bıraktı. Orada bir müddet diş izim kalacaktı ama umrumda değildi. "Bana bir daha küçük hanım dersen ve beni o tür kızlarla kıyaslarsan seni fena benzetirim." cevabını duymadan, arkama bakmadan yürümeye başladım.
Sorun bana küçük hanım demesinde değildi, asıl sorun bu lakabı bana babamın takmış olmasıydı. Ayrıca olmadığım biri gibi görünmekten nefret ederdim.
Nereye gittiğini bilmeden yürüyordum. Caddeye çıkınca kaldırıma oturup telefonumu elime aldım Alya'dan 24, Özgür'den 31 Atlas'tan ise 13 cevapsız çağrı vardı. Alya ve Özgür bir kaç kez de mesaj atmıştı.
Yazdıklarını okumak için mesajlar bölümüne girdiğim sırada Eren aradı. "Alo Kumsal nerdesin? Eve geldim yoksun." "Eren..." "Evet" dedi tereddüt edercesine. "Ben ayrılmak istiyorum" dedim tek solukta. "Hem biliyorsun biz senle şey" "Evet oryaklık için sevgiliyiz." sesindeki neşe kaybolmuştu hatta sesi duygudan yoksun çıkmıştı. "Annem evleniyor, biliyorsun. Bu yüzden ben... Artık şirketle aramda bir bağ kalmayacak.Bu yüzden..." "Ayrılmak istiyorsun" "Ama... Özür dilerim." dedim onu üzmek istemiyordum iyi biri olduğu söylenemezdi. Fakat çok güzel seviyordu beni. Evet beni seviyordu bunu hissedebiliyordum, hissettiriyordu fakat annemle aramda en ufak bir bağ kalsın istemiyordum. Sesi kısık çıkıyordu. Harap, bitik. Sanki içindeki gücünün son parçasına bulmaya çalışıyormuş gibi derin bir nefes aldı ve "Bana uyar" dedi. Sonra devam etti. "Haklısın. Ama senin yerinde olsam ben böyle yapmazdım. Çünkü ben seni çok seviyorum. Sanırım aşık olmuşum. Özür dilerim hem de çok. İşte bu yüzden hayatımdan çıkma. Arkadaş, kanka, kardeş. Ne istersen olalım. Ama lütfen hayatımdan çıkma, beni bırakma. Lütfen." Ağlıyordu, ağlıyordum. Sadece "Tamam" diyebildim. "Teşekkür ederim" dedi ve telefonu
kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhu Çocuk
RomansAsi, hırçın, somurtkan ve soğukkanlı. Aynı zamanda saçları okşanmadan uyuyamayan, gökgürültüsünden korkan bir kadın. Onun masum gibi görünen gözlerine aşık olan adam. Saçının her teli için ölümü göze almış. Ama kadın annesinin deli divane aşık olduğ...