Anlatım

174 30 13
                                    

Elindeki çantayı sıkıca kavradı ve etrafına göz attı. Görünürde kimse yoktu bu yüzden raftaki biralardan birini çantaya attı. Hızla çantayı kapatıp, önünde sıkıca kavradı.

İstediğini bulamamış gibi yaparak çıktı büyük marketten. Çıkar çıkmaz arkasına bakarak koşmaya başladı. Karanlık sokakta ölüme gider gibi koşuyordu. Nefesi tıkanmaya başlamıştı ama durmuyordu. Ona iyi gelen şeyler; yağmur, nefesi kesilene kadar koşmak, karanlık, dolunay, kitaplar, kanlı şeyler, ve kadınlar.

Bir de soğuk vardı. Yolun karşısına beklemeden geçti ve çocuk parkına girdi. Saat 08:30 civarıydı ve bir banka oturdu. Birayı bankın kenarında açtı ve direkt başına dikti. Tek nefeste yaklaşık on beş yudum içtikten sonra, çekti ve ağzını kolu ile sildi.

Cebinden dışarıdaki insanlardan birini durdurup istediği dal sigarayı, dudaklarının arasına yerleştirdi. Yine bir marketten arakladığı çakmağı cebinden çıkardı ve sigarasının ucunu ateşleyip derin bir nefes çekti. Dışarı vermeden biradan bir yudum alıp, sigara dumanını dışarı bıraktı.

Elindekiler bitince şişeyi bankın kenarına koydu ve yerinden kalktı. Boş ve kararmaya yüz tutmuş, soğuk nefesini tenine bırakan rüzgara karşı yürüdü. Sokağın başından gelen seleri başta algılayamadı ama sonra fark etti.

Kafasını iyice kaldırıp o tarafa baktı. Gördüğü şey ile adımlarını hızlandırdı ve aniden koşmaya başladı. Yumruğunu sıkı bir şekilde adamın suratına geçirdi. Mini elbisesinin bir kolu yırtılmış kadın yerde ağlarken, adamın burnundan kan gelmişti. Adam kendine gelmeye çalışırken, kadına döndü ve;

"Kaç çabuk!"

Dedi. Kadın komutu almış olacak ki; ayağa sersemleyerek kalktı ve arkasına bakmadan koşmaya başladı. Bir süre peşinden baktı kadının sonra da arkasına döndü. Karşısında dikilen cüsseden korkup, yerinde sıçramıştı.

Adamın büyük ve sert avuç içi narin suratına hızla çarpmıştı. Yere düşmüştü ve dizleri ile avuç içleri yanmaya başlamıştı. Adam eğilip ensesindeki saç tutamlarından kavrayarak onu çıkmaz sokağa fırlattı. Yerde geri geri gitmeye başladı ancak sırtı duvara dayanana dek. Ayağa kalkmaya çalışırken; dengesi bozulmuş ve tekrar kalçasının üzerine düşmüştü.

Adam üzerine yürürken kemerini açmış ve duvarın köşesine atmıştı. Yerinden kalktığı anda suratına sağlam bir yumruk yemişti. Bayıldığı ve yere düştüğü anda adam hiç umursamadan; yırtık eşofmanını aşşağı indirmişti. Ve kendi pantolonunu da. Üzerine uzanıp kendini ona sabitlemiş ve içine itmişti.

Olanlardan bir haber minik ruh, sokaklara mahkum sürüngen kalbi. Bir kez daha kırılmış narin bedene, bir okkalı tokat daha değmişti. Velhasıl hayatı mahvolmaya ve balçık kaplamaya yüz tutmuş. Adam pis hırıltılarını dışarı verirken; 16 yaşında olduğunu bile bilmeyen narin kız çocuğunun hayatını çalıyordu.

Bir hayat daha mahvoldu. Bir güneş daha battı içerinden. Koca geceden 2 saati üzerinde geçiren adam, işi bitince yok olan adamdı.

Siren sesleri, mavi kırmızı yanıp sönen ışıklar hücum etti kapalı gözlerine. Üzerine bir battaniye örtüldü ve havalandı. Bir polis arabasına genç adamın kucağında bindi. Araba süratle hastahane yolunu tuttu. Onu kurtarmak yerine bir kez daha öldürüyorlardı. Peki biliyorlar mıydı? O özel biriydi.

ÜREYVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin