2. bölüm / Kırık

117 24 10
                                    

Gecenin kasfeti gölgesini bıraktı Korhun' un kanatlarına. Alev alıp küçük kıza geldi. Dünyada güçlenmeyen ışık kalmadı. Gölgelerde gören olmadı. Hayat durdu gibi oldu. Çürükler temizlendi bir bir; göğüs boşluklarından (kardeşim) tüm canlıların, hayatı yandı bir bir; kırık kemiklerinden tüm insanların. Rüyalar dondu, yandı. Sevenler kordu, alev aldı. İyiler üşüdü, buz kapladı.

Ellerini sıkıca tuttuğu kızın varlığından bir haber yaşamıştı tüm hayatı boyunca. Bir kez daha lanet etti kendine. Ansiklopedi' sinde bu dünya üzerinde başka kimsenin olmadığı yazıyordu. Her şeyi doğruydu ansiklopedinin fakat bir o tutmamış, genç adamı yanıltmış gibiydi. Gece siyahına dönüşen gözlerini güzel kıza dikti Korhun. Onlar yaşları ne olursa olsun, birbirlerine mühürlü iki özel varlıktı. Aniden kapıya tıklatılınca; Korhun gözlerini kapatıp açtı ve olduğu yerde sarsılmıştı. Ellerine ve sedyeye bakmıştı. Kız orada yatıyordu hiç bir şey olmamış gibi. Ve vücudundaki morluklar; vücudunda aynen duruyordu. Korhun gözlerini kocaman açmıştı. Yaslandığı kapının kilidini açmış, kendini dışarı atmıştı. Zeynep' i sakin olmaya çalışırcasına omuzlarından tutup gözlerine bakmıştı. Zeynep de şaşkın bir biçimde bakıyordu.

"Sen hallet zeynep benim bir yere gitmem lazım."

Zeynep şaşkın bir biçimde; kalp atışlarını yavaşlatmaya çalışıyordu. Korhun koşarak hastahaneden çıkmış ve yol üzerinde önlüğünü çıkarıp; hastahane zeminine atmıştı.

Zeynep; kızın morluklarına bir bir buz tumuştu.

Korhun çok uzak olmayan, yakında olmayan evine koşmuştu. Ciğeri parçalansada öğrenmesi gereken şeyler vardı. Hızla elini cebine atıp yoklamıştı. Anahtar oradaydı ve mutlulukla büyük apartmana giriş yapmıştı. Asansör' ün düğmesine basmış ve gelmesi bayağı uzun süreceğe benziyordu.

"Hay senin ben!"

Dişleri arasından tıslayarak merdivenleri tırmanmaya çalışmıştı. Hızını arttırıp ikişer üçer çıkıyordu. En sonunda on ikinci kattaki evine gelmiş ve kapının önünde dizleri üzerinde nefes almaya çalışıyordu. Ansiklopedi de unuttuğu şeyler olabilirdi. Eli ayağı birbirine dolaşmasını umursamıyor gibiydi. Anahtarı kapının deliğine takmıştı. Kapı yavaşca aralanırken ayakkabılarını çıkarmıştı. Kapıyı ayağı ile kapatıp, geniş kütüphane sindeki bir kaç kitabı yere indirmişti. Onları arkasındaki ansiklopedi' yi alıp, koltuğa oturmuştu. Ansiklopedi de o sayfayı bulup seslice okumaya başlamıştı:

"Gecenin meleği olandan başka dünya üzerine inen yoktur. Ve bu imkansızdır..."

Nefesini düzene sokmaya çalışıyordu hala. Başka bir sayfa açıp okumaya başlamıştı:

"Gecenin meleği dünya değiştirmesi üzerine; bir daha asla kendi dünyasına dönemeyecektir. Bu imkansızdır."

"E o zaman bunun burada ne işi var?"

Kendine sorduğu sorunun cevabını bulamaması da ayrı bir sorundu. Diğer dünyadaki meleklerin tanıtımının olduğu sayfaları bulup bir bir okumaya başlamıştı.

"Elmas melek, metal melek, su melek, karanlık melek..."

Diğerlerine göz gezdirmiş fakat ateş meleğini bulamamıştı.

"Lanet olsun bu gerçek ansiklopedi değil mi!?!"

Sinirle ansiklopediyi yere fırlatmıştı ve yerinde kalkmıştı. Hastahaneye geri dönmesi gerekiyordu. Ve o kızdan öğrenmesi gerekenleri öğrenmesi gerekiyordu. Evet tamda böyle olması gerekiyordu. Evden çıkmadan önce yatak odasına gidip, üzerindeki rahatsız gömleği çıkarıp siyah bir tişört giymişti.

ÜREYVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin