3.bölüm / anlamsız

88 20 9
                                    

Olanlara anlam veremiyordum. Hayal dışı şeyler di bunlar. Biraz sonra rüyadan uyanacak ve eski hayatıma geri dönecektim. Kendime cimdik atmak istiyordum fakat yapabildiğim tek şey; boş boş önümdeki adamın çenesine bakmaktı. Bir nedeni yoktu ama oraya odaklanmıştım sadece. Beni hafifçe sarstığında tepki vermeden sadece gözlerimi gözleri ile buluşturdum. Bu adam nereden çıkmıştı da hayatıma böyle girerek bana fantastik olaylar yaşatıyordu? Daha adını dahi bilmiyordum. Yaşını da ancak tahmin edebilirdim. Ben kendi yaşımı da bilmiyordum ki.

"Sen..."

Kaşlarını çatıp sözümün devamını bekledi gibi oldu.

"Ben..."

Aniden yaşadıklarım bir bir önümden geçti. O gece, ondan önceki geceler ve gelecek olan geceler. Beni hem koruyup, hemde öldüren geceler. Karşımdaki adamı omuzlarından ittirip yere düşmüştüm arkaya doğru. Ben düşünce refleks olarak eğilmeye yeltenmişti ama ben arka arka yerde sürünürken, öylece durmuştu ve olaylara anlam vermeye çabalıyor gibiydi.

"Gelme!"

Adeta haykırmıştım. Beni deli sanmamalıydılar, bir de onun ile uğraşamazdım. Adam eğildiğinde; geri geri iyice gidip, sırtımı duvara bırakmıştım. Dizlerimi kendime çekip, başımı dizlerime koymuştum, ellerimi de bacaklarıma sarıp destek almıştım. Tanrı şahidim olsun gözlerim dolmuştu. Uzun zamandır yaşamadığım bu olay gerçeğe mi dönüyordu? Ben böyle iyiydim hâlbuki. Adam eğildiği yerden kalkıp bir adım attı ve yanıma doğru geldi. Bunu seslerden anlayabilmiştim. Elini sırtıma koymuştu. Hiç tepki vermemiştim, rahatsız etmesine rağmen. Elini; sırtımda ki yaralarımı sarmak istercesine gezdiriyordu. O an gevşediğimi ve rahatsız olmadığımı hissettim. Ben böyleydim, karanlık gibi olan her ne varsa iyi geldimi ona izin verirdim. Ama belirli bir sınıra kadar. Büyük ve sıcak avuç içi sırtımdan saçlarıma kaydığında kolunu yakalayıp dehşetle gözlerine baktım. Tedbiri elden düşürmemek gerek ya.

"Acıtma!"

Telaşlı bir şekilde söylediğim için duygu değişimi yaşamamıştı. Ayağa kalkarak belinden aşşağı eğildi. Bir kolu bacaklarımın altına girerken, diğeri belime yerleşti ve rahatlıkla beni kaldırdı. Sedye' ye yatırdı ve üzerimi örttü ince örtü ile. Hiç bir şey demiyor ve tepkisizce tavana bakıyordum. Sedye' nin; düğmelerinden birine basarak, aşağı indirmişti kafa bölümünü. Gözlerim tam tepeme doğru kaymıştı. Yana doğru dönüp bacaklarımı kendime çekince önümde bir boşluk oluşmuştu. Oraya oturmuştu bana dönerek. Sol elini saçıma götürüp önce güven vermek istercesine durdu. Daha sonra yavaşca hareket ettirerek gezdirmeye başladı parmaklarını.

Uzun saçlarımda dans eden sıcak ve uzun parmakları beni mayıştırmıştı. Yaklaşık yarım saat gibi bir şey olmuştu fakat bu yabancı adam usanmadan saçlarımla oynuyordu. Göz kapaklarım iyice ağırlaşmış ve gözlerime bir gölge gibi düşmüştü. Bedenim uyuşurken bilincim hala yerindeydi. Uyumaktan zarar gelmezdi ya.

Kimseden;

Bilinci kapanmıştı küçük kızın ve uykuya dalmıştı. Aralarındaki bağ onları bir araya getirmişti ve korhun kızı kabullenmişti. Fakat kızın onu kabullenmesi uzun sürecek gibiydi. Bu anlamsız olaylara kafa yoramıyordu. Saçmalık olduğunun farkındayıdı ama tepki vermiyordu. Peki ya saçmalaık olmayan bir şey var mıydı? Ne onun hayatında vardı, ne de başka birinin.

Kapı aniden açılınca Korhun kaşlarını çatıp, oraya dönmüştü. Erkek hemşire ağzını açacağı sırada; işaret parmağını dudaklarına bastırıp, susmasını işaret etti. Hemşire başını sallayıp, dudaklarını oynatarak 'gelebilir misiniz'? Demişti. Korhun kafasını sallayınca hemşire dışarı çıkıp kapıyı kapatmıştı. O sırada küçüğün saçlarından parmaklarını çekmiş, yanağına; işaret ve orta parmaklarının tersini sürtüyordu.

ÜREYVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin