4. bölüm / ev

51 24 3
                                    

Evin önüne gekdiklerinde Korhun; ustaca kapının önüne çekmişti Dacia Duster' ı. Arabadan inmişti ve ön camdan kız' a da işaret yapmıştı inmesi için. Kız komutu almış olacak ki; emniyet kemerini çıkarıp, arabadan inmişti. Kapıyı çarparak kapattığında Korhuna bakmıştı tedirgin bir biçimde. Korhun ona şok olmuş gibi bakarak;

"Bebeğime nasıl vurursun sen?!"

"Vurmadım. Ne vurması?"

Korhun kaşlarını çatıp dişlerini sıkmıştı fakat aniden suratı yumuşamış ve derin bir nefes almıştı.

"Tamam gel hava soğuk."

Başıyla onaylamıştı kız onu. Bu olanları o kadar normal karşılıyordu ki; rüya olduğu düşüncesine çok kapılmıştı. Olmasada pek umursayacağı şeyler değildi. Güçlü durmak onun için artık bebek işi idi. O bundan daha öncesinde bir babası birde kuzeni tarafından tecavüze uğramıştı. Her birinin tramvası içinde idi yanardağ gibi ama göstermiyordu. Ölüyordu günden güne her erkek ona sulanırdı halbuki; o kendini asla güzel bulmazdı. Ama öyle güzel di ki; yeşil gözlerinin parlaklığı çok uzaktan görülebilirdi, up uzun koyu kestane saçları belinde dans ediyordu. Kaşları yay gibi ve sıktı, kirpikleri uzun ve göz kapaklarına çarpıyordu, burnu kemikli ve düzgün bir biçime sahipti. Dudakları; onalar için kitap mı yazılmalıydı? Bunu yapabilirim. Dolgunluğu üstte daha çok birikmiş pembe dudakları bir lolipop' u andırıyordu. Korhun bağlanacağı kişinin bu kadar güzel olacağını düşünmemişti. Bir de küçük olacağını. Yaşı küçüktü fakat bedeni yirmi yaşında bir kadını kıskandıracak güzellikteydi. Göğüsleri normal oranda ve biraz dolgundu, kalçaları ise gayet biçimli ve olması gereken boyutta idi. Beli' nin inceliğinden bahsedilmeyecek kadardı. Bacakları yaşıtlarına göre daha güzeldi ve uzundu. Teni buğday' dı ama beyaza yakın olandan. Korhun da boş değildi ya; kehribar' a kaçan yeşilimsi gözleri tanımlanmıyordu, karışık ve siyah saçları gayet biçimli ve güzeldi. Kaşları bir mankeni kıskandıracak türden güzeldi, burnu hafif bir kemer' e sahipti fakat bu çok mükemmel görünmesine sebep oluyordu sadece. Geniş omuzları; dünyanın en rahat kanepesi gibi duruyordu. Beli omuzlarına nazaran daha inceydi ve bu kaslarının daha güzel ve biçimli durmasını sağlıyordu. Uzun ve kötü durmayacak türden hafif kaslı bacakları; CK mankeni olmak için iyi bir sebebti. Kolları kaslı fakat abartılı değildi ve damarlarının çıkıklığı ile tam bir bütün oluşturuyordu.

Merdivenleri kız yanında iken tırmanmak istemeyen Korhun; asansörün düğmesine basıp, gelmesi için beklemeye başlamıştı.

"Üzerine yeni kıyafetler alabileceğin paraya sahip değilsin değil mi?'

"Evet."

"Pekâlâ o zaman bu gün dinlen diğerlerini yarın düşünürüz olur mu?"

"Sen bilirsin."

Asansöre binip, dairesine çıkmışlardı. Kapının kilidini çevirip, kapıyı açmıştı Korhun ve geri doğru ittirip kıza yol vermişti. Kız hastahanenin beyaz elbisesi ve mavi terlikleriyle idi. Terlikleri çıkarıp, çıplak ayaklarını Korhunun siyah cennetine değdirmişti. Garip bir his doldurmuştu içini. Ev sıcak ve siyahtı. İçeri girip, üç odalı evden salonu gözüne kestirmiş ve oraya doğru yürürken durmuştu.

"Müsâit mi?"

Arkasına dönüp Korhun' a sormuştu.

"Değil."

"Ha o zaman girmeyeyim."

"Sabır ya! Manyak mısın kızım? Müsait olmasa seni niye eve getireyim?"

"Ne bileyim ben be! Aptal saptal kandırma beni!"

"Git otur sana eşofman fala vereyim."

Göz devirip salona girmişti kız çocuğu. Biraz sonra Korhun elinde; ipli siyah eşofman ve bol siyah bir tişörtle içeri girmişti.

ÜREYVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin