0.4

804 70 18
                                    

Jungkook'un kucağından her ne kadar inmeye çalışıp, ona vursam da hiç bir işe yaramıyordu. En sonunda pes edip, sonumun ne olacağını beklemeye başladım.

Bir yandan hoşuma da gitmişti bu durum. İşte bu beni çok korkuttu. Çünkü şu an kaçırılıyorum ve bu benim hoşuma gidiyor. Hoş, zaten şu sıralar kendime çokça kızıyordum ya neyse.

Kokusu burnuma dolunca biraz mayıştım. Karamel kokuyordu. Muhtemelen şampuanının aromasıydı. Normalde karamel aromadan nefret ederdim ama şu an burnuma gelen koku gerçekten çok hoştu.

Uyumamak için direniyordum. Onun kolları beni sardıkça, kokusu ciğerlerime doldukça uykum geliyordu. Mayışıyordum. Bu hissi önceden de hissetmişitm ve bu beni korkutuyordu.

9. Sınıfta iken daha Japonya'daydık. Ben ilk kez o zaman aşık olmuştum. O zamanlar tabii daha tecrübesizim. Çok büyük hatalar yaptım aşkım uğruna. Tam bir yılda bütün hayatımı mahvetti o büyük aşkım.

Üç yıl önce

Ayakkabılarımı giydim ve yurttan çıktım. Okula doğru doğru giderken bir yandan da lisenin nasıl bir yer olduğunu düşünüyordum. Acaba orada arkadaşlarım olur muydu?

Bu zamana kadar olan tek arkadaşım Jimin'di. O da kardeşim olduğu için herhalde. Ama olsundu. Jimin bana yeterdi. Hayatıma başkalarını alıp mahvetmek istemiyordum.

Okulun önüne geldiğimde bir an duraksadım ve öylece kapıya baktım. Bir sürü lise hikayesi okumuştum. Lisenin bazıları için çok güzel bazıları için ise bir kabus olduğunu biliyordum. Asıl sorun ben bir kabus daha kaldıramazdım.

Hayatımın bu dönemine kadar hep zorbalık görmüştüm ve bir kere daha böyle bir şey olsun istemiyordum. Lisenin benim için çok güzel olmasını istemiyordum. Sadece kâbus olmasın, o yeterdi bana.

Okulun içine girdiğimde ilk başta her şey normaldi. Yeni tanışan öğrenciler, onlara siz bittiniz gülümsemesi gönderen öğretmenler.. bunların hepsi normaldi.

Derin bir oh çektim ve sırama oturdum. İlk ders başladığında, tek benim yanımın boş olduğunu farkettim ve biraz üzüldüm. Ama içimden "Böylesi daha iyi."diye geçirdim.

İlk dersin sonlarına doğru sınıfa biri girdi ismi Gaara olan bir erkek. Gaara, japonca
"aşk" demektir. İşte evrenin bana göndermeleri.

Bu Gaara uzunca boyluydu ve oldukça yakışıklıydı . Gözleri normalden daha az çekikti, bembeyaz bir teni vardı ve giydiği okul formasından bile belli olan kasları vardı.

Tam da okuldaki kızların tipi biriydi. Ama benim zerre ilgimi çekmemişti. Hatta daha ilk görüşten nefret etmiştim. Çünkü çocukta tam bir pislik havası vardı ve bunlar benim hiç hoşuma gitmezdi.

Benim ideal tipim, kılıbık, kitapları çok seven, nazik, kızların kalbini kırmayan bir tip olmuştur hep. Onun için ilgimi çekmez bu tipteki erkekler.

Gaara sınıfa girdi ve tek boş yer olan benim yanıma doğru yürümeye başlamıştı. Hocaya özür bile dilemeden direk yanıma oturdu ve hiç bir şey yokmuş gibi davranmaya başlamıştı. Ne güzel!

O gün okul çıkışı yurda giderken Jimin'in yanına uğradım. Havadan sudan konuştuk. Sonrasında adı Gaara olan çocuk Jimin'in yanına geldi.

Tokalaştılar, sarıldılar ve güldüler. Ben hiç bir şeye anlam veremezken Gaara birden beni farketti. "Sen şu yanımda oturan buzdan kız değil misin?"diye sordu. Buzdan kız da neymiş diye düşünürken, Jimin araya girdi,"O benim kardeşim de siz nerden tanışıyorsunuz?"diye başka bir soru sordu.

"Ben tanımıyorum kendisini, sadece sırada yanımda oturan bir şahıs kendisi."dedim. Sonra durmadım "Hem buzdan kız senin a-... Neyse ağzımı bozmıycam. Hem Jimin nasıl seninle arkadaş olmuş , orası ayrı bir ironi."dedim. Garip bir şekilde rahatlamıştım.

Ben her ikisine de kızgın kızgın bakarken sessizliği bozan Gaara oldu. "Dilin de baya uzunmuş bakıyorum."dedi. Ona karşılık verecektim ki, Jimin bana sus yoksa iyi olmaz bakışı attı.

Günlerim Gaara ile kavga ederek geçiyordu. Benimle uğraşıyordu ve bu onun çok hoşuna gidiyordu. İlk başta çok sinir olsam da sonradan benim de hoşuma gitmeye başlamıştı.

Onu sevmiştim.

O da beni sevmiş olacak ki artık kavgalarımız oldukça azalmıştı ve ettiğimiz kavgalar da çok tatlı kavgalardı.

Her an aklımdaydı Gaara. Hep onu düşünüyordum ve kalbimi daha önce hiç olmadığı gibi çarptırıyordu.

Lise güzeldi benim için. Gaara vardı. İlk aşkım. Daha ne olsundu.

O gün okul çıkışı Gaara ile yurda doğru yürüyorduk. Beni yurda kadar bırakmak istemişti. Ben de geri çevirmemiştim tabii.

Yurdun önüne gelene kadar sohbet ettik. Onun sohbeti bile çok güzeldi. Beni mayıştırıyordu. Ben cidden sevmiştim onu.

Yurdun kapısının tam önünde durduk. Onunla vedalaştıktan sonra, tam içeri girecekken bileğimden tuttu ve beni kendine çekti.

Kalbim içeride çığlıklar atarken, Gaara bana sarıldı. Öyle bir sarıldı ki eridim. Zaten çığlık çığlığa olan kalbim, artık dayanamadı ve göğüs kafesimden çıkıp deliler gibi koşturmaya başladı.

Sonra o büyülü sözler döküldü dudaklarımızın arasından

"Seni seviyorum"

"Ben de"

Arkadaşlar hikaye için aklımda çok güzel bir senaryo var. Elimden geldiğince yazıyorum. Oy atıp destek veren herkese teşekkürler. Okuyup oy atmayanları görüyorum ve hevesim gidiyor. Lütfen oy atıp, hoşunuza giden veya gitmeyen yerlere yorum atın. Hepinizi çok seviyorum. Dediğim gibi bu benim ilk hikayem. Ben deliler gibi kitap okuyan bir kızım ve aklıma böyle bir senaryo geldi. Ben de yazmak istedim. Tekrardan herkese teşekkür ederim. Sevgilerimle 💕

Instagram : _one_of_losers_

euphoria ❦ RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin