•2•

116 14 1
                                    

"Efendim, başlayalım mı?" Bıçağın düşüşünü sağlayan ipi tutan asker, sordu. Buna karşılık tahtında oturan kral kalkarak acizmiş gibi görünen kızın yanına çömeldi.

Çenesini sıkıca kavradı ve incelemek için yavaşça çevirdi. Uzun tırnaklarını boğazının kenarına sürterken kızın çığlıkları kulağını doldurdu. "Bekleyin." İpi bırakmak üzere emri bekleyen askere seslendi Yüce Kral.

Halk kendi arasında fısıldaşmaya başlamıştı, "Kral niye onu idam etmiyor?" ile başlayan fısıltılar, "Belki de kendi işkence etmek istiyordur." Düşüncesine kadar gidiyordu, Donquixote Ailesi ise olayların tam da düşündükleri boyuta gelmesi ile sırıtıyorlardı.

Korkudan kılını bile oynatamayan kız, nefesini tutmaya çalıştı. Gerçekten işkence mı edecekti? Dilini ısırsa bile daha kolay olurdu. Sarışın kral, dudaklarını araladı ve söyleyeceği şeyi aklında toparlayarak dile getirdi. "Söyle bana bakalım," kurumuş olan dudağını yalayarak devam etti. "Neden hırsızlık yaptın? Ayrıca buralı gibi de görünmüyorsun. Kimin nesisin?"

"Yaşamak için hırsızlık yapmak gayet doğal bir şey." dedi toparlamaya çalıştığı sesiyle, "Buralı değilim." diye devam etti ardından.

"Oh, anlıyorum." Gözlüklerinin üzerinden gözlerini kızın acı dolu gözleriyle tekrar buluşturduğunda devam etti.

"Gözlerin... Tıpkı benimkiler gibi." Uzun tırnaklarını daha da gömdü kızın güzel boyununa Kral. Çığlığını bastırmak için dudaklarını ısırdı Monet sertçe, kan damlamıştı.

Acizlik denen şeyden nefret ediyordu, hele ki insanların içinde acı çeken tarafını asla gösteremezdi. "Niye oyalanıyorsun? Öldürmek istiyorsan öldürsene." dedi son dediğine aldırmamaya çalışarak.

"Burada sorularını cevaplamak zorunda değilim." İlk kez karşısına kendine karşı bu şekilde davranan birisiyle tanıştığı için yüzündeki damarlar belirginleşti Joker'ın.

Herkes korku dolu gözlerle geri çekildi. Kralın sinirlendiğini uzun bir süredir görmüyorlardı. "Demek bu kadar bile yükselmiyor karakterin, Kral olmana rağmen!" dedi kahkaha atıp, "Ne kadar da muhteşem (!)."

"Oi oi oi! Onu sinirlendireceksin!" Askerlerden biri kısık bir sesle susması için yalvarıyordu. Şu an için kızın yaşaması sadece imkansız olurdu. Köle olma şansı belki birkaç dakika öncesine kadar vardı ama şu an için her şey çok geçti.

Sadece Doflamingo'ya baktı öylece, ve o anda Kral yıllardır geçirmediği cümleyi geçirdi içinden. "Ben bu kızı öldüremem." Askerlerden veya ailesinden biri bu cümle duysa, şaşkınlıktan bayılabilirdi.

"O... O az önce ne dedi öyle?" Arkada duran askerlerin -neredeyse hepsinin- suratında ve ağzında bu cümle geçiyordu. Kimse ne duyduğundan emin değildi.

"Evet, ben ciddiyim... Bu kız şu anda burada ölürse bu bizim için büyük bir kayıp olur. Onu kendi gözetimim altında tutacağıma emin olabilirsiniz."

Monet ise şaşkın ve yorgun gözlerle bakıyordu yeraltının Joker'i olan, kötücül krala. Anlamıyordu hiçbir şey.

Tuttuğu çenesini yavaşça elinden uzaklaştırarak kaldığı yerden devam etti, "Benim ismimin altında çalışacaksın. O gözler beni etkiledi." Çömelmiş olduğu yerden kalkıp tahtına oturdu.

"Onu oradan çıkartın." Idam sehpasını parmağıyla işaret ederken son emrini verdi.

First Meeting Story [DoNet]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin