Arkadaşlar hasta olmama rağmen saatler arayla bölüm paylaşıyorum sizde okuduktan sonra bir butona basıp vote bırakmaya çok görmeyin lütfen. Çünkü gerçekten gün boyu 3 bardak su ile hiç bişey yemeden dolandım durdum bu bölümleri yazdım.
Arabayı gördüğümde hissettiklerimi nasıl anlatırım bilmiyorum ama arkamdan bir adamın tek elini kullanarak beni kendine yapıştırması ve diğer eliyle de burnuma ilaç kullandığı bezi bastırmasını ardından da arabaya beni fırlatmalarını ve ıssız yerlere götürmelerini bekliyordum. Ancak bunların hiçbiri olmadı. Gözlerim arabanın jantlarına indiğinde jantların lacivert değilde siyah olduğunu görünce üstümdeki telaş etkisini yavaş yavaş yitirdi. Beni bu denli korkuya ve kurguya boğan kişinin kim olduğunu biran önce öğrenip onu boğazlamak istediğimden sürücüye kaldırdım başımı. Ama bu sefer de bir sürü soru işareti oluşu verdi aklımda. Doğu? Ne alaka? Neden burda? Ne yapmaya çalışıyor ki? Bu yaşta ne arabası ?Neden benim yanımda durdu ki?... Ben kendi içimde sıralarken sorularımı Doğu bana pis pis sırıtıyordu. Kaymış olan şahtımı hemencecik toplayarak "Evet?" dedim. Umarım mantıklı bir sebebin vardır sersem şey."Demek yürüyorsun." "Bundan önce adımı merak etmen gerekmez mi yürümemin ne önemi var?" "O fasla sonra geçeceğiz güzelim." Güzelim mi? Beni son söylediği cümleyle şok içinde bırakarak bi porschenin hakkını verecek kadar gazı kökleyip gitti. Benimse aklımda 3 soru kalmıştı:
Acaba dün gördüğüm araba ve sürücüsünün Doğu ile alakası var mıydı?
Az önce olan tüm bunlar da nesi?
Bu çocuk bu yaşta bu ülkede nasıl araba kullanabiliyordu?
Sonuçta arabanın jantlarının farklı renkte olması bişey ifade etmez değil mi? Bu ülkede kaç tane porsche kullanan zengin züppe olabilir ki... Ne demişti o bana "O fasla sonra geçeceğiz güzelim." bu ne demekti şimdi.
Bundan nefret ediyorum. Yani insanların bana bir şeyler ima edip aklımda soru işaretleri bırakmaları ya da bişey söyleyecekken vazgeçip boşver demeleri ya da ne biliyim buna benzer herşey hiç hoş değil. Meraklı olmayan bir insanın merakını uyandırmak gibi bir şey bu bana yaptıkları.
Eve gidene kadar müzik listemdeki Pitbull şarkılarının yarısı bitmişti. Demek o kadar yavaş ve dalgın bir şekilde yürüdüm. Acaba tüm bunlar kimin suçu!! Tam apartmana girecekken müziğin kapanması ve telefonumun cebimde titremesiyle kulaklığımın açma tuşuna bastım ve karşı taraftakinin kim olduğunu anlamak için konuşmasını bekledim "Kızım?" "Anne?" " Derincim. Nasılsın kuşum?" " İyiyim annecim sen,siz nasılsınız?" " Biz iyiyiz canım. Okul nasıl tanıştın mı birileriyle ?" " Evet anne Miray diye bi kız arkadaşım var. Daha bir çok kişiyle tanıştım. Ama işte daha yeniyim." " Harika şu Miray'la bende tanışayım ha?" " Bu pek mümkün değil gibi ha?" "Hayır tatlım en yakın zamanda yanına gelmeyi düşünüyorum." "Ne? Anne hayır lütfen." " Neden? Seni merak ediyoruz. Neyden kaçıyorsun ki. Bizden mi?" " Hayır anne. Alakası yok. Ama bu iki seneyi bir amaçla burada geçirmek istiyorum biliyosun ve kimliğimin bilinmesi bu işi yokuşa sürer. Olmaz anne. Gelmeyin" " Ne kadar kendini kandıracaksın ki. Yalan bir hayatı yaşıyosun." " Sen söyle anne. Gerçek hayatımdan tek bi farkını söyle!!!" sesimi fazla yükselttiğimin farkındaydım ama hepsi onların yüzündendi. Benden neler saklamışlardı. Hemde ne için. İstemiyordum işte bi süre onları istemiyordum. Benden sakladıkları abimin ortaya çıkmasıyla hepsinden uzaklaşma isteğimi kimse bastıramaz. Belkide bu şımarıklık ama umrumda bile değil. Dede'yi kaybederken abimin varolduğunu öğrenmek ve ardındanda kardeşimle tanışmak için vakit geçirdikleri sırada olan araba kazasında bi kaç sıyrıkla kurtulan yeni abi ve felç kalan kardeşim. Hadi bana şımarık deyin.
Karşı taraftan bir süre ses gelmeyince bu konuşmanın uzamasının gereksiz olduğunu düşünüp buraya kadar gelmesine lanet ederek son cümlelerimide zehir döker gibi söyledim "Bende öyle düşünmüştüm."ve cevabını beklemeden telefonu kapattım.
Tamam bugün bu kadar yeterliydi. Önce adımı bile bilmeyen Doğu ve sonra da unuttuklarımı yüzüme çarpmaya meraklı bir anne. Hadi ama. Ne gibi bir amaçları olabilirdi ki benden ve kardeşlerimden abimizi saklamanın ne mantığı olabilirdi ki. Daha fazla düşünmek istemiyordum gerçekten. Bu aralar sık sık kullandığım rahatlama yolum sıcak bir duş ve soğuk yatağıma girerek boğazıma kadar pikemi çekmek.
O kadar kötü bi gece geçiriyorum ki. 15 dakikada bir uyanarak küçük kardeşimin karşıdan gelen arabaya korku dolu gözlerle bakıp kafayı bulmuş olan kayıp abimize çığlık çığlığa dikkatli olmasını bağrışını görüyordum.
Sabah hiç katlanılmayacak kadar acı veren bir baş ağrısıyla uyandım ve elimle etrafı yoklayarak dolabımın karşısına geçip üzerime birşeyler geçirdim. Okulu kesinlikle böyle çekemezdim acaba bugün gitmesem mi? Ama ilk haftadan okulu asmamda çok yersiz olur değil mi? Lanet olasıca şu duruma katlanmalıyım galiba.
Kahvaltıyı es geçerek direk evden dışarı çıktım ama sürekli başım dönüyordu ve yürüdüğüm yola çıktıktan biraz sonra ani bir baş dönmesiyle gözlerimde siyah noktalar belirmeye başladı. Bulunduğum kaldırım araba yolu ve karşı kaldırımın görüntüsü yavaş yavaş silinirken yine o lacivert jantları gördüm ancak ne kafamı kaldıracak güç ne de ben kaldırıldığımda gören gözlerim vardı.
Kendimi yatak odamda yatağımda uzanırken bulduğumda bunların bir rüya olduğunu düşünmeye başlamıştım ki üstümdeki not bu aptalca düşüncenin yerini gerçeklikle doldurdu 'Bir güncük okulu eksen bir sıkıntı olmaz değil mi? İlk hafta olması umrumda değil, evde kal.'

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN YAZDIM BEN ÇİZDİM
Lãng mạnŞaşıracağınız o kadar çok şey olacak ki. Sevgili kahramanımızın başından geçenleri okurken gizli kahramanımızın olduğunu sandığınız kişi ise sizleri yanıltacak. Ne zaman nereden geleceği belirsiz bir yakışıklı... Kim olduğunu düşünürken olay örgüsü...