siyah saçlı kız

59 6 5
                                    

Kız otobüse usulca bindi. Yer bulduğu için kendini şanslı hissediyordu. Gerçi genelde kalabalık olmuyordu otobüs.

Camda yansımasını gördü. Kendinin ne kadar çirkin olduğunu geçirdi içinden sessizce. Ama çok güzeldi. Beline kadar uzun simsiyah saçları, deniz mavisi gözleri, ufak kalkık burnu, köşeli karakteristik çenesi, dolgun gül pembesi dudakları vardı. Selvi gibi boyu, ip inceydi beli.

Kulaklıklarını taktı. Camdan dışarıyı seyretmeye başladı. Bu kasvetli şehir bulutlar üstünde dolaşırken daha da kasvetli oluyor diye düşünüyordu kız.

Telefonunun fotoğraf kısmını açtı. Son çekilen fotoğraflara baktı. İç geçirdi. Ne güzel günlerdi, keşke geri gelse, dedi içinden. Her şeyi tasavvur etti. Tüm arkadaşları ile güzel vakit geçiriyordu. Deniz, kum, sörf... Özlemişti onları. Ama bir daha gelmeyeceklerdi bu dünyaya. Otobüs kafilesi yolda kaza geçirmiş, sadece iki kişi kurtulmuştu. Ölenlerin içinde önümüzdeki hafta evlenecek bir çift vardı.

Onların yaşaması gerekiyordu benim yerime, dedi. Kendine lanet okudu. Aslında şaşırıyordu Tanrı'ya, isyan da ediyordu. Bu dünyaya ne faydam var, diyordu. Bilmiyordu o parmaklara kalemin çok yakıştığını, bilmiyordu o kolların arasına kemanın çok yakıştığını, bilmiyordu o bacaklara jimnastiğin ne kadar yakıştığını. Hiçbir şey bilmiyordu o kazadan sonra.

Her şey bir anda gerçekleşmişti. Otobüsün ön lastiği patlamış, uçurumdan yuvarlanmıştı. O ön camdan dışarı fırlamıştı. Emniyet kemerinin işe yaramadığını anlamakta güçlük çekiyordu. Burnu bile kanamamıştı.

İneceği durak gelmişti. Yerinden kalktı, indi. Her zamanki gibi o kasvetli binaya geldi. Griydi her şey onun için. Keşke hafızasını silebilse.

Anahtarı yuvasına oturtup çevirdi. Kapıyı açıp içeri girdi. Çantasını kenara attı. Banyoya girip yüzünü yıkadı.

Aynaya baktı uzun uzun. Çökmüş gibiydi. Hayır, tamamen çökmüştü. O güzel elmacık kemikleri sadece kemiklere dönüşmüştü. Yanakları içe göçmüş, gözlerinin altı mosmordu. İyice zayıflamış, kırk beş kilonun altında inmişti.

Yüzünü kuruladı. Kazadan beri girmediği odaya girmek için kiliti açtı. Nefesini tuttu. Burası arkadaşlarıyla beraber müzik yaptığı yerdi. Oda onlar kokuyordu. Duvardaki resimlere uzunca baktı. Geçen seneki festivalden kalan güzel fotoğraflardı.

Camı açtı. İlk önce yavaşça kafasını uzattı dışarıya. Cama oturdu, biraz düşündü. Zaten gereksiz yere yaşıyordu. Kimsenin onu umursadığı yoktu. Annesi onu evden kovmuştu konservatuvarı kazandığını söylediği zaman. Ailesi arkadaşları olmuştu. Ama onlar şimdi yoktu.

Kendini yavaşça boşluğa bıraktı. Geliyorum, dedi içinden. Bir iki damla gözyaşı. Bunlar mutluluk gözyaşlarıydı. Bekleyin geliyorum, bensiz fazla eğlenmeyin, dedi. Kız artık gülüyordu. Gülerek öldü, doğum gününde. Hep bunu istemişti.

pain gets sharper when dusk comes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin