"Kerim, çok işim var. Hiç uğraşamayacağım seninle."Merve, hızlıca arkasına dönmüş eve doğru ilerlerken duyduğu cümleyle donup kaldı.
"Ben diyorum ki bizim aramızda geçenleri tüm Sarmaşık öğrensin artık."
Kerim ile arasındaki durum ortaya çıkarsa Merve için hiç iyi olmazdı. Kerim, bu hamlesiyle büyük bir savaşın fitilini ateşlemişti işte. Artık dönüş yoktu. Tek çıkış aşk...
"Saçmalama, Kerim! Yapamazsın öyle bir şey! Hem sen de zararlı çıkarsın."
"Umrumda mı sanıyorsun?"
"Ne istiyorsun?"Uzun bir sessizlikten sonra Kerim gözlerini Merve'nin dudaklarından çekerek Merve'nin gözlerine baktı ve yüzünü yakınlaştırarak fısıldarmışçasına döktü kelimeleri ağzından.
"Öğreneceksin yakında."
Kerim, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle Merve'nin yanından ayrılırken Merve oldukça tedirgindi. Öylece kalakalmıştı bahçenin orta yerinde. Kerim ne yapacağını şaşırmış haldeki Merve'yi izliyordu. Zevk almıyordu bu yaptıklarından. Onu istiyordu. Her şeyiyle... Sadece kendine itiraf edemiyordu ona deliler gibi aşık olduğunu Merve'nin ona yaptığı onca şeyden sonra. Yine de ne kadar inkar ederse etsin biliyordu içinde bir yerlerde onu istediğini, sevdiğini. Ona deliler gibi aşık olduğunu...
"Böyle olmak zorunda değildi." diye geçirdi içinden.
•••2000 yılı
Merve, Kerim'in yanından yeni ayrılmış, eve gitmek için yola çıkmıştı. İçinde yaşadıklarının verdiği büyük bir mutluluk, bu mutluluktan ayrılmak zorunda olmanın verdiği küçük de olsa bir hüzün vardı. Bir gün, Kerim ile istediği kadar vakit geçirebileceği düşüncesi bile içini kıpır kıpır etmeye, evde hissettiği yalnızlığı unutturmaya yetiyordu.Hayat, bazen en beklemediğin anda seni altüst edebiliyor işte. Ne zaman olacağıyla ilgili en ufak bir ipucu vermeden, acımasızca... Birkaç saniye yetiyor hayatını mahvetmeye. Sadece birkaç saniye... Az önce güneşli bir gökyüzüne bakarken birden dünyan kararabiliyor.
Yoldan geçerken bir anda arkasından gelen sesle irkildi. Ne olduğunu anlayamadan kendini birkaç sert darbeden sonra yerde buldu. Kanlar içinde... Bilincinin zar zor açık kalmaya direndiği birkaç saniyede ona çarpan aracın tüm hızıyla kaçtığını gördü ve birkaç çığlığın eşliğinde gözleri kapandı. Devamı uzun bir süre karanlık...
***Merve, yaşadıklarını hazmedemiyordu. Kerim'in ardı kesilmeksizin darbeleri, 2000 yılı... Serhan ve Oya'yla olan savaşında bile aktif rol oynayamıyordu. Kendiyle daha büyük bir savaşı vardı çünkü... Ama artık kendini toparlamalıydı. O, Merve Aksak'tı. Tüm hayatı boyunca sadece Kerim sevmişti onu ama o bu hayatı tercih etmedi, belki de edemedi. Sevilmek gibi bir beklentisi yoktu onun hayattan, varsa da zaman içinde söndü. Belki de sevilmemek onu böyle bir insana dönüştürmüştü. Bu kadar kötü, acımasız, soğuk bir insan değildi o özünde.
Bu içtiği kaçıncı kadehti?
Artık alkolden düşünceleri bulanmaya başlamıştı. Fazlasıyla sarhoştu. Tek düşünebildiği şey, Kerim'di. Kerim diye sayıklıyordu sürekli. Kendine içmek için fazlasıyla sakin bir bar seçmişti. Burası ona Kerim'le tanıştığı barı hatırlatıyordu. Her şey Kerim'di sanki. Ne tarafa dönse, Kerim... Zihni ne kadar bulansa da Kerim'in yüzü, sesi hiç bulanıklaşmıyordu. Ayakta zar zor yürüyor olmasını aldırmadan arabaya bindi. Kazasız belasız Kerim'in evine gelmeyi başardı. Kerim, zil sesini duymasıyla yüzünü buruşturdu. Bu saatte genel olarak evine kimse uğramazdı. Meraklı adımlarla kapıya yöneldiğinde cam kapının ardında ona bakan Merve'yi gördü. İçini belli belirsiz bir heyecan kapladı.
"Merve..."
"Beni içeri davet etmeyecek misin?"
"Buyur, gel."Merve'nin içeri adım atmaya çalışırken başı döndü ve yalpaladı ama Kerim, onu belinden yakaladı. Kollarıyla sımsıkı sarmıştı onu. Merve ise bunu bir sarılma olarak algılayarak Kerim'e sarılmıştı. Kerim'in Merve'nin sarhoş olduğunu idrak etmesi pek uzun sürmedi. Saçlarını okşarken gülerek Merve'ye sorusunu yöneltti.
"Sarhoş musun sen?"
"Bütün sırrı bozdun, Kerim."
"Bak sen."
"Ayrıca birkaç kadeh içki içmiş olmam sarhoş olduğum anlamına gelmiyor."
"Öyle mi?"
"Öyle."
"En iyisi ben sana bir kahve yapayım da biraz kendine gel."
"Yaa ne kahvesi Kerim? Çok sıkıcısın. Bir şeyler içelim."
"Sen içmişsin içeceğin kadar."
"Bana evi gezdirmeyecek misin?"
"Bir daha ki sefere."
"Off, Kerim. Ben gidiyorum. Çok sıkıcısın."
"Merve, nereye gidiyorsun? Yürüyemiyorsun bile."Merve, yalpalayarak yürümeye devam edince Kerim pes etti.
"Tamam, gel. Göstereceğim ne istiyorsan. Yeter ki gitme."
Merve durup, yüzünde kocaman gülümsemesiyle Kerim'e doğru gelmeye başlayınca Kerim, bir kolunu Merve'nin beline attı.
"İnatçı keçi." dedi Kerim gülerek.
"Sensin o."Kerim, evin her bir köşesini gösterdi Merve'ye. Merve, susmak bilmedi. Alkol alınca uyanık kalmayı başardığı sıralarda alkolsüz halinden de çok konuşuyordu. Arada sırada istemsice, tatlı tatlı esniyordu. Kerim, Merve'nin dediklerini ve hareketlerini fazlasıyla komik buluyor, içinde bulundukları durumdan fazlasıyla zevk alıyordu. Birlikte sürekli gülüşüyorlardı. Kerim Merve'nin artık ayakta duracak halinin kalmadığını hissedince Merve'yi oturtmaya çalıştı.
"Gel, otur şöyle. Ayakta duracak halin yok."
"Off, Kerim yaa bırak. Sarhoş falan değilim ben."Merve'nin birkaç adım atmasıyla tekrar yalpalaması bir oldu. Kerim, zaten hali hazırda bekliyordu. Hemen yakaladı Merve'yi. Daha da sıkı sardı belinden.
"Bir kere laf dinle, Merve. Bir kere..."
Merve, Kerim'in kollarından hareket bile edemiyordu. Kafasını daha fazla dik tutamayınca usulca Kerim'in koynuna gömdü. Kerim, Merve'nin bu haline gülmeden edemiyordu. Ellerini saçlarında gezdirdi bir süre. Sonra başını boynuna gömdü. Dakikalarca kokusunu içine çekti. Nefessiz kalmışcasına... Merve'nin nefesi ağırlaşınca uyuyakaldığını anladı. Merve'nin sarhoş hallerini bildiğinden ayakta uyuyakalmasını pek yadırgamadı. Merve'nin belinden sıkıca tutarak kucağına aldı. Odasına götürdü. En ufak bir ses çıkarmamaya özen gösteriyordu. Odaya vardıklarında Merve'yi nazikçe yatağa bıraktı. Merve'nin üstünü güzelce örttükten sonra alnına minik bir öpücük kondurdu.
Bu bölümün gelmesinin çok uzun sürdüğünün farkındayım ama bu haftalar biraz sıkıntılıydı benim için. Diğer bölüm, çok daha hızlı gelecek. Ufak Tefek Cinayetler final yaptı. Bu durum için ne kadar üzülsem de benim hikayemi etkilemeyecek. Zaten fark ettiğiniz üzere dizidekinden daha başka ve özgün bir olay örgüsünde ilerlemeye çalışıyorum. Bu arada hikayemi okuyan herkese çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Bölümü geciktirmem sebebiyle size diğer bölümden ufak bir kesit getirdim.
Ufak bir kesit:
Kerim'in aklına bir an Emre'nin dedikleri geldi."Aşk nasıl hızlı öfkeye dönüşüyorsa aksi de mümkün, biliyorsun değil mi? Yani hala bir şeyler hissediyorsun. Demek ki hislerin daha geçmemiş."
Kerim, kendini Merve'ye teslim etmişti. Sanki onunla birlikte sarhoş olmuştu. Onu öpüyordu, kokusunu içine çekiyordu, özlüyordu, hasret gideriyordu. Oysaki Merve, bunların hiçbirini hatırlamayabilirdi bile.
•••