Sonuçlar

1K 56 14
                                    

Elimdeki elbiseyi Buse'ye gösterdim . 

"Nasıl? Güneş'e çok yakışır . " Buse tuttuğum bembeyaz elbiseye uzunca baktı. 

"Çok tatlı. Onu da alalım. " dedi ve elimdeki elbiseyi alışveriş sepetine attı. Eteklere bakmaya başladı. 

"Güneş görünce çok sevinecek. " Başımla ablamı onayladım. "Şu aldığın bilete baktın mı ? "

Bilet mi ? Onu tamamen unutmuştum. Güneş için üç gün önce aldığım bilet aklımdan çıkmıştı. 

"Unutmuşum. Evde bakarım . " Dedim. Unuttuğum için üzülmüştüm. Güneş aylar sonra benden bir şey istemişti. Bileti zor zar bulmuştum ama kontrol etmeyi unutmuştum. 

"Eğer bir şey çıkmazsa en azından amorti çıktığını söyle. Üzülmesin. " Buse haklıydı. Aslında biletten ümiyliydim. Hayır büyük ikramiye çıkmasa bile en azından amorti çıkardı. Hatta bence amortiden daha fazlası çıkardı. Güneş'in şansına güveniyordum. Eve gittiğimde ilk işim sonuçlara bakmak olacaktı. 

 Üç günümüz çok mutlu geçmişti. Doktor üç gün boyunca Güneş'in hastanede kalmasının daha iyi olacağını söylemişti. Güneş bu habere üzülmemişti. Nasıl olsa daha sonra bol bol dışarı çıkacağını söylemişti. 

Günler geçtikçe bir yandan da telaşım artmıştı. Ameliyat için para bulmamız gerekiyordu. Yurtdışından ilik bulduğumuz için ayrı bir ücret ödememiz gerekmiyordu. Sadece test ücreterini ödemeliydik. Bunun dışındaki ödemeleri sosyal güvenlik kuruluşları karşılıyordu. Biz ameliyat parasını ve test ücretlerini ödemeliydik. Bunlar yaklaşık 75.000 TL ediyordu.

Ben çalışmıyordum. Ablam çalışıyordu. Güneş'e birimizin bakması gerekiyordu ve ben daha az maaş aldığım için işimden ayrılmıştım. Güneşle daha fazla ilgilenmiştim. Güneş'in lösemi hastası olduğunu öğrendiğimizden beri para biriktiriyorduk ama biriktirdiğimiz para ameliyat ücretine göre az kalıyordu. 

Bir şekilde ameliyat parasını denkleştirmemiz gerekiyordu. Banka artık ablama kredi vermiyordu. Bir yıldır hastane masrafları için bankalardan fazlaca para çekmişti. Benim çekebileceğim para ise belliydi. Hala paramız eksik kalıyordu. Bu yüzden bir mucizeye ihtiyacımız vardı. 

*

Birkaç saat daha dolaştıktan sonra tüm takatimiz tükenmişti. Alışverişimize son verdik. 

Bu gece Güneş'in yanında ben kalacaktım. Geçtiğimiz iki gece Güneş'in yanında Buse kalmıştı. Yarın işe erken gitmesi gerekiyordu. Bu yüzden gece evde kalacaktı ve iyice dinlenecekti. Ben de onunla eve gitmiştim. Hediyeleri eve bıraktıktan sonra sırt çantamı hazırlayıp Güneş'in yanına gidecektim. Güneş'e hediyelerini Pazar günü hastaneden çıktığında verecektik. 

Eve geldiğimizde hediyeleri dolaba bıraktım ve sırt çantamı hazırladım. İçine yarın giyeceğim kıyafetleri ve dizüstü bilgisayarımı koydum. Pijama ve pike koymama gerek yoktu. Onlar zaten hastanedeydi. 

Tam evden çıkacekken aklıma gelen şey ile yeni giydiğim ayakkabıları çıkardım. Güneş için aldığım bilete bakmayı unutmuştum. Odama girdim ve gün giydiğim kot pantolou çıkardım. Bu sırada Buse odaya girmişti. 

" Ne o yine ne unuttun ?" diye sordu. Neden kapıdan döndüğümü merak ettiği için rahat yatağından kalkmıştı. Ona benzemeyen huylarımdan birisi meraktı. Onun aksıne ben hiç meraklı değildim. Hatta çoğu şeyi en geç ben öğrenirdim. Bu beni mutlu ederdi. Bilmediğim bir şeyler olduğu için sebepsizce mutlu olurdum. 

Buse'yle kardeş olmamıza rağmen çok farklı huylara sahiptik. O meraklı, neşeli, dışa dönük ve haylaz bir çocuktu. Ben ise sessiz, içine kapanık, kendi halinde ve sakin bir çocuktum. Buna rağmen Buse benden daha başarılı olurdu. Benden daha güzeldi, benden daha akıllıydı ve benden farklıydı. Her zaman örnek verilen komşu kızı oydu. Onlarca arkadaşı vardı. Arkadaşları her zaman etrafındaydı. Birbirinden tamamen farklı iki kardeştik. Yine de birbirimizi çok seviyorduk.Hiç ayrılmamıştık ve her kötü günümüzü birbirimize sarılarak atlatmıştık. 

ZenginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin