Mahsur

812 49 13
                                    

Az önce yaşadıklarımı bir daha yaşamamam gerekiyordu. Ne olduğunu ben bile anlayamamıştım. Belki de heyecandan olmuştu. Kesinlikle heyecandan olmuştu. Yoksa ellerimin hızla terlemesinin, kekelememin ve kalbimin hızla atmasının başka bir açıklaması yoktu. Heyecanımı kontrol etmeliydim. Gün sonuna kadar işi halletmeliydim. Hatta daha da erken.

Odadan çıktığım gibi Gülşen’in yanına inmiştim ve ona yardım ediyordum ama bir türlü kafamı toplayamıyordum. Gülşen’in anlattıklarına odaklanamıyordum.

“Beste. Duyuyor musun ?” Gülşen’in elini gözlerimin önünde sallamasıyla kendime geldim. Bana neler oluyordu böyle?

“Evet dalmışım kusura bakma .” Gülşen ellerini lavaboda güzelce yıkamaya başladı. Yemeği hazırlamıştı. 

“Alışverişe gitmem gerekiyor. Kahya ve bahçıvan yarın geliyor. Sen idare edebilir misin ?”

İdare edebilir miydim ? Emin değildim. Eğer yemek yapmam gerekseydi başarılı olacağım söylenemezdi. İyi ki Gülşen yemekleri hazırlamıştı. En fazla temizlik yapardım, bulaşık yıkardım ve ya masayı hazırlardım. Bu çok zor olmazdı herhalde.

“Evet git sen ben idare ederim merak etme .” Söylediklerimin daha da inandırıcı olması için gülümsedim.  Söylediklerime kendim bile tam olarak inanmıyordum.

“Tamam o zaman ben giyinmeye gidiyorum .” Gülşen haklıydı. Etek ile poşet taşımak zor olurdu. Ben geldiğim kıyafetlerle duruyordum ama o hizmetçi kıyafeti giymişti. Benim asıl işim yarın başlayacağı için giymeme gerek olmadığını söylemişti. Zaten sorun yoktu. Yarın bu evde olmayacaktım. Yapmam gerekenleri yapıp gidecektim.

Baray Önür ile bir kez daha konuşmam gerekiyordu. Bunun için tepsiyi almaya gitmek iyi bir fikirdi. Bu bahaneyle onunla konuşabilirdim. Merdivenlerden hızlıca çıkarak odasının önüne gittim. Kapıyı tıklattım ve içeriden gelen sesle odaya girdim. Kapıyı nazikçe kapattım. Odaya bir göz attım. Büyük bir yatak ve dolap dışında dikkat çeken bir çalışma masası vardı.  Acaba benim biletimle zengin olmadan önce ne iş yapıyordu?

“Şey ben tepsiyi almaya gelmiştim .” Yine oluyordu işte. O garip duygu geri gelmişti. Ellerim yine titriyordu. Hayır bu sefer sakin olacaktım.

“Tabi .” Tepsinin neredeyse yarısı yenmemişti. Tepsiyi masanın üzerinden alarak kapıya ilerlemeye başladım. Hayır onunla konuşmam gerekiyordu. Bu odadan yine elim boş çıkamazdım.  Bir anda durdum ve yatağında kitap okuyan Baray Önür’e döndüm. Tam kitabına dönmek üzereyken duraksamamla bana baktı. Bir şey söylememi bekliyordu. Ben de bir şeyler söylemek istiyordum ama ağzımı açamıyordum.

“Bir şey mi söyleyeceksin ?”

Evet söyleyeceğim.

“Hayır .” Ne diyordum ben böyle? Söylediklerimle yaptıklarım birbirini tutmuyordu.

Kapıya doğru ilerledim ve tepsiyi tek elimle tutarak kapıyı açmaya çalıştım. Tepsinin hepsi bitmemişti ama meyve suyu neredeyse bittiği için ağırlığı çok azalmıştı ve tek elimde tutabilmiştim. Fakat bu sefer bir sorun vardı. Kapıyı açamıyordum. Ne oluyordu bana böyle? Birkaç başarısız denemeden sonra tepsiyi umursamadan yere koyup tekrar denedim. Sonuç aynıydı. Kapı açılmıyordu.

Ne kadar şanslıydım ben. Bir bu eksikti. Kapıyı bile açamayan bir kız olmuştum. Kendime gelmeliydim. Derin bir nefes aldıktan sonra tekrar denedim. Bu sefer de açılmayınca derin bir nefes verdim.

“Bir şey mi oldu ?” Baray kitabından başını kaldırarak bana baktı. Bir onun gözünde rezil olmadığım kalmıştı.

“Kapı açılmıyor .”

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 12, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZenginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin