1.BÖLÜM

41 2 3
                                    

Bu yayımlamış olduğum ilk yazılarım umarım beğenirsiniz...
Başladığız saati yorumlara bırakırsanız sevinirim

GÖZDE DEMİREL

Ben gözde  19 yaşındayım ve o yaşta olmama rağmen hayat üstüme üstüme geliyordu. Babamın ölümü  ve ardından annemin hastalığı nasıl anlatsam  kuyunun karanlığındaki boşluktayım gibi bi şey  abim ve ablamın çalışıp bize bakması kendimi yük gibi hissetmeme neden oluyordu. Benimde ne yapıp  ne edip  o Akdeniz üniversitesini kazanmam lazımdı. Part-time iş bulup çalışmam ve okul masrafını aradan çıkarmam gerekiyordu...
                             ***
Sabah penceremden gözüme gelen güneş ışınların etkisiyle uyandım.
Her zaman ki rutin işlerimi halledip mutfağa gittim ve kahvaltı hazırlayan annemi oturtup kendim hazırlamaya başladım. Hazırladıklarını masaya transfer edip çayları doldurdum. Mutfaktan çıkıp abimgili uyandırmaya gittim. Ama gitmeme gerek kalmamıştı çünkü iki adım attıktan sonra abim gil odalarından çıkmışlardı ve mutfağa geliyorlardı
Bende geri dönüp sandalyeme kuruldum. Abim gilin masaya oturmasıyla kahvaltı yapmaya başladım. Hızlı hızlı yiyip çayın genzime kaçmasıyla ağzımdakileri abimin suratına püskürtmem bir oldu. Annem bi yandan abimle bize gülüyor bir yandanda sırtıma vuruyordu. Ablamda kahkahası evin içinde yankılanıyodu. Öksürme nihayet geçince usulca ayağa kalktım ve hızlıca odama kaçtım çünkü biliyordum abimin peşimi bırakmıyacağını hızlıca odama gidip kapıyı kilitledim ve büyük bir oh çektim.
- gözde aç şu kapıyı.
-abi bak valla bilerek olmadı.
-isteyerek yada istemeyerek de olsa sana ödetecem kızım.
-ya abi çok gıcıksın nolmuş sanki yüzüne çayı püskürttüysem.
-lan sadece çayımı püskürttün ağzındaki herşey suratıma bir bir işledi.
-abi özür dilerim. Valla bi daha olmaz
- yalanını seveyim senin  geçende öyle dedin baktımki giyecek tişört kalmadı.
-abi onu karıştırma şimdi.
-tmm ya kapatalım konuyu bitsin çıkda düzgüncene kahvaltı et.
-çıkınca kızmak yok söz mü?
-söz.
Yavaşça kilidi açtım ve dışarı çıktım ama abim beni yine kandırmış ve ağzındaki herşeyi yüzüme ve saçıma püskürtüp kaçmaya başladı. Ben boş dururmuyum? Tabiki de hayır.
Abimin arkasından koşup onu yere düşürdüm ve üstüne çıktım ben ona vururken oda saçlarımı çekiyordu daha sonra ablamın bağırmasıyla durup ablama baktık
-neyaptıpınızı zannediyorsunuz evin içine sıçmışsınız.
Ablamın düzen hastalığı olduğunu söylemişmiydim. Hayır ozmn şimdi söylemiş oldum. Evet acayip bir şekilde düzenliği sever eğer düzensiz bir şey görürse bizim ağzımıza sıçardı.
- lan daha dün temizledim evi niye böyle yapıyorsunuz ya
-abla dünyanın sonu değilya dedi abim Batuhan.
-abime katılıyorum.
-kapayın çenenizi ikinizde cezalısınız.  2 gün boyunca telefon televizyon ve evden çıkmak yasak.
Aslında abim işe gidiyordu ama haftasonu tatil yaptığı için ona büyük koyacaktır ama bana hayır zaten dizi izleyen bir tip değilim telefonuda  gerekmediği sürece elime almadığım için bana pek fazla koymayacaktı çünkü telefon yoksa tek aşkım kitaplarım vardı. Ablamın azarlamasından dolayı banyo yaptım ve odama kapanıp kitaplarıma gömüldüm. Akşam olduğunda hep beraber sohbet ede ede bitirdik ablamla beraber bulaşıkları yıkayıp salona geçtik aslında bize televizyon yasaktı ama ablam unutmuştu herhalde demeye kalmayıp otoriter bir ses tonuyla
-siz iki çömez odanıza.
Ablam bize hep iki çömez derdi bazen hoşuma gitsede bazen rahatsız oluyordum. Sonuçta anamız hava olsun diye isim koydurtmamış değil mi? Biz abimle odamıza ilerlerken kapı çaldı. Bizde o nedenle gitmedik ve salonda kaldık abim hayırdır inşallah diyerekten kapıyı açmaya gitti. Kapının açılma sesiyle bizde kapının  oraya beraber gittik. Kapıya baktığımızda kimin geldiğini görmüş olduk bi tane meteor yağmurumdan çıkmış 19 20 yaşlarında bir oğlan abimle konuşuyordu abim konuşmayı bırakıp bize döndü ve arkadaşının kardeşi olduğunu söyledi. Abim onu içeriye davet etti hep beraber salona geçerken ortaya ani bir sessizlik çöktü. Bu sessizliği bozmak istercesine - çay istermisin? Diye sordum - olur. Dedi sesi mükemmel bir tona sahipti ya da ben kafayı yemiştim. Kafamı iki yana sallayıp mutfağa doğru yol aldım. Ablamda arkamdan gelmişti. - abla bu çocuk bildiğin taşş.
- kız çocuğa yiyecekmiş gibi bir bakma
Abim içeriye  geldiğini belli edercesine mırıltılar çıkarınca bende kendime geldim. Ve hiç birşey olmamış gibi davranmaya başladım.
-Batuhan bu çocuk neden gelmiş?
- annesi gille tartışmış o yüzden abisi bizim evin adresini vermiş bir hafta bizde kalacak.
-adı ne? Diye atıldım.
-Berkay.
Hmm diyerekten çayı demledim ve tüpü kapattım.
Çayın yanına da kurabiye 🍪 vb. Koyup çayın demini almasını bekledim. Çay demini aldıktan sonra bardakları doldurup salona geçtim.
Önce berkaydan başlayarak herkese çayını verdim ve kendimde oturdum. Ve çayımı içmeye başladım. Annem
-evladım kaça gidiyorsun sen
-lise son teyzecim.
-ne olmayı düşünüyorsun bakalım
- hakim
-Allah gönlüne göre verir inşallah
-amin teyzecim
Annem gil sohbet ederken bende çayları yeniledim. Berkayın çayını vermek için eğildiğimde onun gözleri bir yere kilitlendi bende neye baktığına baktığımda tişört yakamdan hafif gözüken göğüslerime baktığını farkettim. O zaman ne kadar utandığımı bir ben bir de Allah bilir.
Hemen abimlerin çayını da verdikten sonra yerime oturdum ve başım eğik çayımı içmeye başladım. Çay faslı bittikten sonra Berkayın misafir odasında yatağını hazırladım Berkay odaya girince tekrar utancımdan yüzüm pembeleşti. Tam ben odadan çıkacakken kolumu tutup duraksamamı sağladı. Ona döndüğümde konuşmadı sonra ben dönecek gibi olunca
-şey ben özür dilerim daha yeni ki olay için bir an gözüm kaydı.
Gözü kaymışmış yalanını si.. Tamam sakinim.
- önemli değil iyi geceler.
- sanada. 
Hemen odadan çıkıp odama girdim ve hiç bir şey düşünmeden kendimi direk yatağa attım ve uyumaya çalıştım. Derken kendimi uykunun o şefkatli kollarına bıraktım.
              
                           ***

Umarım güzel olmuştur...


Hissetmeye Bak! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin