» Bölüm 1 «

1K 79 2
                                    

Belki bir-iki kişi okur diye yazıyorum lkjfklsj Herneyse.

İyi okumalar.

Okulun dışına baktığımda aklıma ilk gelen isimle gülümsedim. Tanrı aşkına böylesine gıcık,itici ve kendini beğenmiş birine aşık olabilirdim ki? İnsanları gruplara ayıran, zenginliği insanlara karşı kullanan biriydi. Ama seviyordum işte. Nasıl olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sanırım onda başkalarının görmeyip benim gördüğüm bir şey vardı.

Düşüncelerimden sıyrılıp okulun kapısından içeri girdim.Yine kendi köşelerinde kızlarla dedikodu yapıyordu. Hatta bununla kalmayıp insanlara ‘’Çok eziksiniz,ölün.’’ gibi bir bakış atıyordu.

Öyle bir bakış vardır umarım. Herneyse.

Ona bakmaktan vazgeçip kantine doğru yürüdüm. Boş olan masalardan birine kurulup kitap okumaya başladım. Bu okulda kütüphane yoktu. Bu okulun hey-ben-çok-zengin öğrencileri kütüphaneyi dedikodu veya yiyişme  yeri olarak kullandıklarından kapatılmıştı. Benim gibi asosyal kitap kurtları ise kantinde orda şurda okuyorduk kitaplarımızı.

Ders zili çaldığında oturduğum sandalyeden kalkıp esnedim. Ne kadar kitap okumayı sevsem de bazen okumak uykumu getiriyordu. Kendime bir su aldıktan sonra üst kattaki sınıfıma doğru yol aldım.

Bir basamak.

İki basamak.

Üç basamak.

Dört basamak.

Beş bas-

‘’Seni lanet olasıca önüne baksana!’’

Cidden mi? Şaka mı bu? Hey gerçekten komik değil.  Karşımda platoniği olduğum selam-ben-havalı-kız bana bağırıyordu.

‘’Ş-şey ben pardon gerçekte-‘’

‘’Tamam kes. Çekil önümden makyajımı tazelemem gerek.’’

Göz devirmemek için kendimi tutuyordum. Gerçekten bunun için mi cırlamıştı? Makyaj. Hah. Ne önemli konu ama.

Onu daha fazla bekletmeyip yolundan çekildim.   Çekildiğim gibi hızla topuklularının üzerine basa basa aşağıya indi.

Arkasından izlemeyi bırakıp geri kalan basamakları çıktım. Sınıfın kapısı ile karşı karşıya geldiğimde bu sefer kendimi tutmaya zorlamayıp göz devirdim. Gereksiz insanların bulunduğu bu yerden nefret ediyordum.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde tüm gözler bana çevrildi. Kızların çoğu hayranlıkla bana bakıyordu. Hahaha. Şaka tabiî ki. Yok öyle bir şey. Ne kadar ‘’zengin’’ olsamda bunu kullanmayıp asosyal olduğumdan kimsenin beni taktığı yoktu. 

Çevreye göz gezdirdiğimde her şey aynıydı. Herkes kendince bir şeyler konuşuyordu. Sınıfın ineği bile.

Tamam  asosyalim,arkadaşım yok. Ama bu inek olduğum anlamına gelmez.  Kendi halinde biriyim işte. Normalim hatta. Hayır. Silin bunu aklınızdan. Normal falan değilim. Saçlarımın rengi hiç ‘’normal’’ biri için uygun değil çünkü.

Yeşil.

Saçlarım yeşil.

Göze batacak kadar yeşil.

Çok yeşil.

Yeşil işte.

Herneyse.

Kapının açılmasıyla tüm sınıf sustu. İçeriye giren adını bilmediğim ama bakışlarından anlaşıldığı kadarıyla hey-ben-otoriter girdi.

Otoriter insanları örnek alırdım. Kendilerini ezdirmez dediklerini her daim yaptırırlardı.

Benim aksime.

Sizcede benim hakkımda biraz fazla konuşmadık mı? Bence konuştuk. 

Pekala benden çok konuşmuş olabilirdik ama bu dersin başlamasını gerektirmezdi.

Ama artık çok geç.

Lanet olsun.

blessed | michael cliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin