» Bölüm 3 «

601 55 3
                                    

Sanırım yazdığım en uzun bölümdü sdjfdf Görenlerle vote sayısı arasında kocaman fark var. Küçük yıldızımı boyasanız? Herneyse teşekkürler.

Multimedya MUKE! Sanırım yine feels sdfsdf

İyi okumalar.

Kavgadan sonraki üçüncü gün fakat o hala okula gelmedi. O günden sonra populeritesini kaybettiğinin farkına varmış olcak ki üç gündür onu hiçbir yerde göremiyorum.Ve sanırım…

Özledim.

Kendime bir söz verdim. Onunla konuşacağım. Hem de gelince. Kesinlikle bunu yapacağım.

***

Tanrım!

Geldi!

Hayır onunla konuşmayacağım.

Aslında konuşamayacağım.

Konuşurum tabiî ki.

Yapacağım.

Hayır yapamayacağım.

Bugün dördüncü gün ve sonunda geldi! Doğruyu söylemek gerekirse onu dağılmış üzgün bir şekilde görmeyi bekliyordum. Fakat ta daaa öyle bir şey olmamış. Gayet düzgün bir şekilde giyinmiş, makyajını yapmış ve tırnaklarını boyamış.

Cidden şu tırnak boyası ne işinize yarıyor?

Punk Rock olmak için siyah falan sürün ama diğer renkler neden?

Tırnak, boyama kitabı değildir.

Konudan saptık!

Herneyse.

Evet geldi kantine gitti.

Dur bir dakika ne?! 

Kantine gitti.

KANTİNE GİTTİ.

O her zaman başkasını gönderirdi.

Hah doğru ya  artık ayak işlerini yapacak kimse yok.

Acaba onun ayak işlerini mi yapsam? Belki gözüne girerim ve cazibeme kapılıp bana çıkma teklifi falan eder.

SAÇMALAMA MICHAEL!

Tabiiki öyle bir şey olmayacak. Ne ben onun ayak işlerini yapacağım ne de o cazibeme kapılacak.

Ve.. sanırım biraz daha burada dikilirsem kesinlikle meyve vereceğim!

O şu an iki sandalyesi olan bir masada sandalyenin bir tanesine oturmuş ve tost yiyor!

Gidip onunla konuşmalıyım.

Adımlarımı hızlandırıp boş sandalyenin oraya doğru ilerledim.

Başında dikilip dikkatini çekmeyi bekledim.

***

Tam 7 dakikadır başında bekliyorum. Ya görmüyor ya da görmezden geliyor.

Sonunda akıl edip omzuna dokundum. Başını kaplumbağaların bile dalga geçeceği bir hızda bana çevirdi. Tanrım ne çekilmez bir insan bu kız!

Ama hala seviyorum.

Lanet olsun.

‘’Selam.. şey eaa ben… o sandalye boşsa oturabilirmiyim?’’

Bunu dediğim de gözlerinden bir parıltı geçtiğine yemin edebilirim!

Ah benden hoşlandı!

‘’Tabiiki otura- Hey bir dakika! Sen o çocuksun!’’

Aşık olduğun, bayıldığın,cazibesine kapıldığın ve birazdan çıkma teklifi edeceğin mi? Ah evet bebeğim o benim.

‘’Evet o benim.’’ Dedim havalı olduğunu umduğum bir sırıtmayla. Umarım suratım çiş yapan bir koalayı andırmıyordur!

‘’Bana çarpan ve olay günü bana yardım etmeye çalışan ezik!’’

Ne? NE?!

Hayallerim…

‘’Ha? Şey evet o benim.’’

‘’Ezik olduğunu kabul ediyorsun yani?’’

‘’Hayır sana çarpan ve olay günü sana yardım etmeye çalışan çocuk olduğumu kabul ediyorum.’’

‘’Ah tabii öyledir.’’ Dedi alayla. Hadi ama çok şirinim ben. Şu suratıma baksana.

Tamam kabul değilim ama konumuzun bununla alakası bile yok!

‘’Herneyse boş oturabilirsin. Zaten bende kalkıyordum.’’

Ah gitme…

‘’Rahatsız olacaksan başka yere gidebilirim.’’

‘’Seninle alakalı değil süperzeka tostum bitti.’’

Hıhı canım biliyodum zaten.

Yüzüme öylesine bir gülümseme yerleştirdim. O da alaylı bir sırıtmayı bana bahşedince kalkıp gitti.

En azından birkaç kelime konuştun Clifford. O kaybetti sen değil.

Tabiiki öyle bir şey olmadı.

Bu kız ne zaman benim olacak?

Kahretsin!

blessed | michael cliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin