» Bölüm 5 «

484 46 9
                                    

Selamlar selamlar! Yine bn .s.s Öncelikle okunma sayısı artmış bu çok güzel bir haber! Fakat ne yazık ki vote hala düşük. Herneyse zaten hikayeyi vote almak için yazmıyorum. Sadece eğlence. Okuduğunuz için kocaman teşekkürler.

İyi okumalar.

Ders bitiminde zil çalar çalmaz çantamı kaptım. Çünkü beynim buranın oksijenini biraz daha solursa patlayacaktı.

Lanet sınıftan çıkmayı başardığımda merdivenleri inerek çıkış kapısına ulaştım.

Sanırım şanslı günümdeyim ki gözlerim ilk onun yüzünü buldu.

O mükemmel.

Aklıma gelen ani fikirle onu takip etmeye karar verdim.

Belki bu sayede ona açılabilirdim. Değil mi?

Arkasına dönüp yürümeye başladığında hemen harekete geçmedim. Çünkü yakalanıp geçen seferki gibi "Ezik" damgası yemek istemezdim.

Aramızda yeteri kadar mesafe açıldığında yavaşca yürümeye başladım.

Nereye gittiği hakkında bir fikir yürütmek isterdim ama asosyal olduğumdan yaşadığım şehrin mekanlarını bile bilmiyordum.

Yaptığı ani dönüşlerle bazen onu kaybedeceğim korkusu tüm bedenimi sarsada bir şekilde onu üzerimden atıp onun arkasında kalmaya devam ettim.

Biraz daha yürüdükten sonra bilmediğim bir parka gelmişti.

Bulduğu boş banklardan birine oturduktan sonra onunki ile arasında mesafa olup ama çok da uzak olmayan bir banka kuruldum.

Yorulduğumdan mıdır yoksa biraz (!) pısırık olduğumdanmıdır bilinmez içimde ona açılacak cesareti bulamamıştım.

Hem içimdeki cesaret kırıntılarını bulmak hemde onun mükemmel yüzünü izlemek adına olduğum yere biraz daha kuruldum.

İnce kaşları, küçük gözleri, düzgün burnu ve bunların aksine kalın ve büyük dudakları sanki yeryüzüne verilmiş bir hediye gibiydi.

Tanrı şahidim ki şuana kadar gördüğüm en güzel kızdı.

Huy bakımından ne kadar kötü gözüksede onun gerçek yüzünün bu olmadığına eminim.

Beni bu konuda böylesine inançlı kılan inanın ne bilmiyorum. Ama bundan rahatsız değilim.

Bana göre sanki ihtiyacım olan sevgiyi bana verecek kadar iyi bir yanı var.

Bence o bana gerçek aşkı,gerçek sevgiyi,gerçek ilgiyi tattıracak olan kişi.

Belki sadece hayaldir bu dediklerim. Belkide inanmak istediğim şeyler. Belkide ilgisizlik kafama vurmuştur. Olamaz mı?

Olmasını istediğim şeylerin bulunduğu ve bir o kadar da saçma düşüncelerimden sıyrılıp, birkaç bank ötedeki mükemmelliğe odaklandım.

Düşündüklerim işe yaramış olacak ki, bir anda o aradığım cesaret kırıntısını buldum.

Onu kaybetmeden birşeyler elde etmek için ayaklandım.

Yürümeye başladığımda içimdeki çoşku daha da büyüyordu.

İçimdeki bu çoşku patlayıp kendimi kaybetmeme neden olmasın diye tanrıya dua ettim. Bunun olması gerçekten hoş olmazdı.

Karşına dikildiğimde kafasını telefondan kaldırıp bana baktı.

Suratına yine o meşhur sırıtışını yerleştirdi.

"Aaa ezikciğim burdaymış! Selam."

BİR SANİYE.

ezikciğim dedi.

Ezikciğim.

EZİKCİĞİM.

CİĞİM.

İM.

M.

"M" harfini daha önce böyle güzel bulamamıştım.

Tanrım ayaklarımı hissetmiyorum!

"Selam. Birşey açıklayabilir miyim?"

Bir anda konuya atladığıma ikimizde şaşırmıştık.

Haklıydıkta.

"Ay insan bir nasılsın der. Herneyse sana ayıracağım değerli vaktimi boşa harcamadığın için teşekkürler. Dinliyorum yeşil."

Yine o cesaret kırıntısını kaybetmek istemediğim için bana taktığı lakaba sevinemeden konuya daldım.

"Öncelikle sonuna kadar beni dinle ve lafımı kesme."

Kafasını salladığında devam ettim.

"Senden yaklaşık birbuçuk yıldır hoşlanıyorum. Şimdi eğer dersen ki benden herkes hoşlanır benimkisi diğerleri gibi değil. Ben senden gerçekten hoşlanıyorum. Hatta aşığım da denilebilir.

Herzaman seni düşünüyorum, hayal kuruyorum, seni izliyorum, davranışlarını takip ediyorum. Benim için uyuşturucu gibisin olmazsan, olmaz.

Asosyal olmam sevemeyeceğim anlamına gelmez. Sana tüm sevgimi verebilirim.

Beni sevebilirmisin?"

Böyle birşey beklemiyor olacaktı ki afallamıştı.

Bu halde öyle tatlı görünüyordu ki.

Suratın ifadesinden olsa gerek olumlu cevap vereceği gibi bir umut vardı içimde.

Tabii dediklerinden sonra afallama sırası bana geçmişti.

"Sen yalnızsın. Seni nasıl sevebilirim?"

Bu biraz ağır olsada durmayacaktım.

"Geçmiş olduğumuz bir buçuk yıl gibi son birkaç haftadır da seni izliyorum. Bu zaman diliminde yanında kimseyi görmedim. Sende yalnızsın."

"Yanılıyorsun yeşil."

Dedikleri kafamı karıştırmıştı.

"Ne?"

Yüzünde yine o sırıtış belirdi.

"Sevgilim?"

İstediğim kadar uzun olmadı. Çok üzgünüm ama elimden gelen bu. Fakat birdahaki bölüm uzun olacak. Gerçekten. Çünkü birdahaki bölüm FİNAL!

İlk hikayem olduğu için kısa özür dilerim.

Kendinize kocaman iyi bakın!

blessed | michael cliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin