2. Bölüm: Astrid'in Sıradan Bir Günü

2.9K 106 32
                                    

"Anne ben çıkıyorum! Babamla gideceğim!"

"Dikkat et! Korkuluklara çok yaklaşma!"

"Tamam."bağırarak dışarı çıktı Eirik.

Bende kahvaltı bulaşıklarını temizlerken, bir yandan da neredeyse uyanmak üzere olan çiçeğime süt ısıtıyordum. Eirik, Hıçkıdık ve Kovayla balık tutmaya gittiler. Aesadan önce çıkmalıydılar yoksa peşlerinden gitmek için her şeyi yapardı.

Etrafı toparlamaya başladığımda Aesa gözlerini ovuşturarak aşağı indi.

"Günaydın çiçeğim!"

Konuşmadan yanıma gelip sarılmam için kollarını açtı. Onu kucağıma aldım. Hemen kafasını omzuma koydu.

"Babam nerede?"

"Köyle ilgileniyor tatlım."

Uyku sarhoşu olduğundan fazla üstelemedi. Bir on dakika omuzumda yatacaktı.

Sonra şaşırtılacak şekilde kafasını kaldırdı ve sütünü istedi. İçtikten sonra içerideki kanepeye kedi gibi kıvrıldı. Gülerek sofrayı sildim. İçtiği bardağı yıkayıp kaldırdım.

Asılması gereken çamaşırları almak için banyoya girdim. Aldıktan sonra üst kata çıktım. Onları astıktan sonra odamıza girip yatağımı topladım. Eirik genelde toplardı ama yinede bakmakta fayda var.

Onun odadına girip etrafa göz gezdirdim. Evet benim akıllı oğlum toplamış. Oradan çıkıp Aesa'nın odasını toplamaya başladım. Kıyafetleri ne ara böyle savurdu? Kızımın kıyafetlerle bir sorunu var. Beğenmediklerini savuruyor.

Aesa'nın dolabını düzeltip aşağı indim. Ama oradada kıyafetleri vardı.

Derin bir iç çekip yerdekileride katlayıp, dolabına yerleştirdim. Bir kız çocuğu olmasına rağmen üçümüze denk dağınıklık ortaya çıkarıyor. Ben de hareketliydim küçükken ama bu kadar dağınık değildim. Sanırım hıçgıdık ve benim bütün hareketliliğimiz onda toplanmış. Eirik biri onu gaza getirmediği sürece gayet sakin bir çocuk. Hıçkıdık gibi..

Evin tozunu alıp bahçeye gittim. Hemen evimizin yanında küçük bir bahçem vardı. Aesada büyüyünce ilgilenecek pek bir şey kalmadı. Bir kaç küçük domates ve bir kaç şey daha topladım. Hemen üstümden bir siyahlık geçti. Dişsiz'in yavruları bu kadar hızlı olmadığına göre bu Hıçkıdık ve Dişsiz. Bütün görkemiyle büyük kanatlarını savurarak havada asılı kaldı Dişsiz. Bir de suratında o şirin gülümsemesi. Üstünde sıkı sıkıya eyere tutunmuş Hıçkıdıkta bana gülümsüyordu.

"Çok mu yoruldunuz mu leydim? Bu beyefendi sizi güzel bir seyahata çıkarabilir?" Dedi gülerek.

Sırıtarak ona baktım.

"Bayım siz neden çocuklarınızla ilgilenmiyorsunuz? Büyük ihtimal küçük ejderhalarıyla balık deposunu yağmalıyorlardır."

Yeni yeni idrak etmeye başladığında kaşlarını çattı. Sonra derin bir iç çekip hızla uzaklaştı.

Gülerek kafamı salladım. Ve topladığım sebzeleride alıp eve girdim.

Akşam yemeği hazırlamam gerekiyordu. Akşam yemeğini hazırladığımda güneş batmak üzereydi. Ne çocuklar nede Hıçkıdık ortadaydı. Kendime sıcak bir çay hazırlayıp kapının önüne oturdum. Fırtınuç yanıma gelip yavaşca bacağıma sürtündü.

"Biliyorum kızım. Bende biraz gezmek istiyorum ama Eirik ve Aesa'yı beklemeliyiz. Ayrıca babamız hala yok."

Neşeli bir kükreme çıkarıp ona uzattığım elimi yaladı.

Çayımı bitirmiş, manzaranın keyfini çıkarıyordum. Takiiiiii! Hıçkıdık çamur içindeki Aesa'yı önüme bırakıncaya kadar.

"Aesa! yine ne yaptın?"

"Andy tam bir salak! Beni çamura itti."

Ahh! Hıçkıdıkta gözgöze geldik. Bana bakıp gülümsedi.

"Halletmem gereken bir kaç iş var. Sonra yanında olacağım."

Saçlarıma minik bir buse kondurup Dişsizle havaladı. Gözden kaybolana kadar onu izledim. Aesa öksürünce ona döndüm. Bir kaç defa öksürüp durdu. Lütfen hasta olmasın..

"Anne. artık uyusam?"

"Önce banyo bebeğim."

"Ama çabuk ol."

Gülümseyip, tiksinmeden onu kucağıma aldım.

"Bir günde sorun çıkarmadan dur kızım. Babaya fazladan iş çıkarıyorsun."

Omzuma koyduğu kafası hafifce titredi ve ardından kıkırtısı duyuldu.

Küvetin içindeki suyu ısıtıp, Aesa'nın üzerindekileri çıkardım. Sonra biraz durup düşündüm. Yani ben neden girmiyorum? Zaten üstüm mahfoldu.

Kızımı üzerime yatırıp saçlarını ıslatmaya başladım. Oda benim saçlarımdan bir tutam almış oyalanıyordu.

"Babam kızıcak mı?"

"Kendine zarar vermediğin sürece kızmıyor Aesa. Biliyorsun."

"Ama..-"

Dedi ve perçemlerini kaldırdı. Ahh! İyi bir azar geliyor babadan!

"Aesa!"

"Özür dilerim anne! Babam söyleme ama olur mu? Söz bir daha yaramazlık yapmayacağım."

Aa evet! Bu kaçıncı özürü acaba?

"Sakin ol Aesa. Kimseye bir şey söyleyeceğim yok. Ama biraz daha az yaramazlık yaparsan hem senin için hemde baban ve benim için daha iyi. Dozunu kaçırıyorsun kızım."

Kafasını iyice göğsüme gömdü. Hemen saç bitiminde serçe parmağım kadar bir yara vardı. Kafasını yarmıştı.

"Şimdi yemek yiyip yatıcaksın. Babanın görmesini istemiyorsan."

"Tamam anne." Deyip sokuldu bana. Saçlarını öpüp doğruldum.

"Hadi şimdi güzelce yıkanalım." Dedim içini rahatlatmak için gülümseyerek.

...............

Güzel kokusunu içime çekip göğsüne yaslandım.

"Aesa alnını yatmış."

"Ciddi misin? Fark etmedim. Ahh! Önünü alamıyorum! İki dakika başka bir şeyle ilgilenince hemen ortalıktan kayboluyor."

"E babasının kızı."

"Annesinin huyları!" Dedi sesini bastırarak.

Gülerek elimi yumruk yapıp göğsüne vurdum.

"Zebella senin önünü hiç alamazdı. Eve tıkdıktan üç dakika sonra dışarıda kıyamet koparıyordun. Boşuna bana kızma."

Derin bir iç çekip saçlarımı öptü.

"Ama senin hareketlerin."

"Saçmalama! Ben annem ve babamı dinlerdim! Sen hiç dinlemezdin!"

Güldü.

"Ama senin gibi konuşuyor."

"Kes sesini!"

Küçük kahkahasını attı.

"Peki." Dedi kendini tutarak.

Ona kötü kötü bakıp gözlerimi yumdum ve göğsüne sarıldım.

Bir süre sessiz kaldık.

"Ama senin huyların." Dedi.

Sesinde alay vardı.

"Hıçkıdık!"

Yastığımı alıp suratına geçirdim.

Evet evet geldim! Sonunda! Daha uzun beklediğinizin farkındayım. Ama staj işi beni çok zorluyor.

Ejderhanı Nasıl Eğitirsin 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin