Bu sefer anlaşmış ve tek araba ile gidiyorlardı. Cihangir arabayı kullanıyor yanında da Fatih oturuyordu. İki kız ise arkada oturuyordu. Kahvaltıda olan olaydan sonra Çağla ağlayarak Nehirin odasına gitmişti. Kız annesinin yaptığından çok ablasının sonunda ona kardeşim demesine ağlamıştı. Buna bu kadar sevineceğini asla tahmin etmezdi. Nehir ise orada söylediklerinin farkında bile değildi. Çağla arkasından gelipte kollarında ağladığında tek yaptığı sıkıca sarılmak ve saçlarını okşamaktı.
" Geldik "
Fatihin sesi ile düşüncelerden çıkan kız arabadan inerek çantasını sırtına taktı. Çağla son anda ona bir sırt çantası vermişti ve onu dikkatli olması için sıkı sıkı tembihlemişti. Burası her ne kadar tarihi ve turistik bir yer olsa da hırsızlık olayı da çok fazla oluyordu. Hep beraber kapalı çarşının kapısından girdiklerinde Nehir ağzı açık bir şekilde etrafı incelemeye başladı. Burası gerçekten çok değişikti. Cihangir kardeşini kolunun altına almış ilerlerken Fatih de Nehiri takip ediyordu. Burası bu gün ayrı bir kalabalıktı sanki.
" Bunlar da çok güzel değil mi ?"
Fatih kızın gösterdiği kumaşlara bakarken onu onaylayarak başını salladı. Onun tek derdi bir an önce Nehir ile konuşabilmekti.
" Abla şunlara baksana "
Çağlanın sesi ile o tarafa yönelen Nehir çeşit çeşit takıların olduğu tezgaha baktı. İçlerinden bir kaç tanesini alıp direk ödeme yaparken Çağla başka bir tezgaha uçmuştu bile. Cihangir de onun peşinden gidip kardeşine göz kulak olurken fırsatını yakalayan Fatih anında Nehirin dibinde soluğu aldı. Açık bıraktığı saçlarının eğildiği tezgaha doğru döküldüğünü gören Fatih ona doğru iyice yaklaştı.
" Pazarlık sünnettir derler. Her şeyi öyle alırsan burdan kazıklanmadan çıkamazsın. "
Nehir duydukları ile şaşkınca yan tarafa döndüğünde yine çok yakın olduklarını fark etti. Boğazını temizleyerek doğrulduğunda Fatih de sırıtarak doğruldu.
" Ben pazarlık yapmasını bilmem ki . "
Nehirin safça konuşması ile Fatih bir an şaşırsada kendi kendine gülerek kızın elini tuttu.
" Gel bakalım "
İki saate yakın gezdikleri çarşıda hepsinin elleri kolları poşetlerle dolmuştu. Çoğunluğu Nehire ait olsa bile Çağla da en az onun kadar alış veriş yapmıştı. Kalabalık içinde arka arkaya çıkışa doğru ilerlemeye çalışırken Cihangir öndeki kardeşine yetişip söylenmeye başladı.
" Bu kadar şey alacak ne vardı kızım. Eksiğimiz mi vardı sanki ? "
" Ya abi ya öyle deme. Valla bende anlamadım neden aldım ama ablamla bir şeyler yapmak çok iyi hissettiriyor. "
Cihangir kız kardeşindeki değişimlerin farkında olarak başını salladı. Ne kadar inkar etse de Nehir Çağlaya iyi gelmişti. Üstelik geldiğinden beri hiç bir kaba davranışını yada beklediği gibi kibirli tavırlar görmedi. Başlarda ailesinin parası için buraya geldiğini düşünse de kızın onlardan zengin olduğunu öğrenince bu tezi de son bulmuştu. Aslında bir haftadır kızı sevmemek için bütün her şeyi düşünse de bir türlü eline bir neden geçmemişti. Çağla zaten baştan beri Nehiri merakla beklemiş ve sanki Nehir hep hayatlarındaymış gibi onu kabullenmişti. Birde Fatih vardı tabi. Üçü birbirini kardeş gibi görse de o dangoz herif Nehir geldiği ilk günden beri kıza farklı bir ilgiyle bakıyordu ve onu çok iyi tanıyan Cihangir arkadaşının kardeşine tutulmak üzere olduğunu çok iyi biliyordu. Bir an kendi düşünceleri ile sarsılan Cihangir büyük bir yutkunma ihtiyacı hissetti. Nehir için kardeş kelimesini kullanmıştı.