Sırtında çantasıyla yanından geçtiği insanlara çarpmadan geçemeyen Eymen hızını alamayıp son durağa yetiştiğini sanıyordu. Ama onu bir sorunun beklediğini bir kaç dakika sonra öğrenecekti. Bilet kuyruğu nihayet son ikiye düşmüştü. İstanbul 17.45 trenine yer var değil mi diye sordu Eymen. Cevap alamayışı korku, endişe ve kaybetme düşüncesi elini yumruk yapmaya yetmişti. Sonunda son bir kişi kalmıştı ve memur nereye gideceğini soruyordu genç kıza. İstanbul'a gideceğim 17.45 treni lütfen, dedi. Memur tek kaşını kaldırarak sende mi gidecektin genç adam diyerek gülümsemeye başladı. Evet bende gideceğim yer var mı diye sormuştum ama cevap alamadım. Acelem var gitmem gerekiyor yer var değil mi memur bey dedi. Meraklı bakışlarla memurun sisteme tekrar bakmasını ve beklemesini söylemesiyle sanki çivi gibi yere çakılmıştı. Aklını bulandıran o kadar çok şey vardı ki bir de bu eksikti diyerek homurdanmaya başladı. Memur bey var mı yok mu ? Memur, var ama bir kişilik yer var ve öncelik önünde duran güzel hanım efendiye vermem gerekiyor. Hay aksi diyerek sinirleri çamaşır ipi gibi gerilmeye başlamıştı. Birşeyler yapması gerekiyordu. Bir gün daha ayrı kalmaya dayanamazdı ve aklındaki soruların cevaplarını duymaya ihtiyacı vardı. Bakar mısınız ? Efendim. Kusura bakmayın ama bu bileti benim almam kazım acil bir durum olmasa böyle birşey yapmazdım sizden o bileti bana vermenizi söylesem verir misiniz ? Malesef benimde gitmem gerekiyor vermeyi çok isterdim yetişmem gereken bir yer var ve bu trene binmem gerekiyor. Ecel terleri dökmeye başlayan Eymen aşık halini göstermek zorunda kaldığının farkındaydı ve ikna etmesi gerekiyordu. İki dakika konuşabilir miyiz? Tabiki Sedef ben. Memnun oldum bende Eymen. Lütfen çok önemli bileti benim almam gerekiyor sevdiğim kıza gitmem gerekiyor. Ya şimdi ya hiç anlıyorsunuz değil mi beni. Yardım edecek misiniz? Sedef düşünmeye başladı ve kafasında bir sonraki tren saatini hesaplamaya koyulmuştu ki gençler bileti alıyor musunuz yoksa satacağım diye bağıran memura döndüler. Evet alıyoruz. Anlamayan bakışlarla Sedef'e bakan Eymen ellerini saçlarının arasında geçiriverdi. Memur isminiz nedir diye sordu. Eymene dönerek soyismin nedir ? Eymen şaşkın ördek yavrusu gibi bakmaya başladı. Eymen GÜLER dedi ve artık çok istediği bilete kavuşmuştu. Çok çok çok teşekkür ederim bana nasıl bir iyilik yaptığını bilsen mutlu olabilirdin. Çok teşekkür ederim Sedef bu iyiliğini asla unutmayacağım madem İstanbul'a gidiyorsun bir şeye ihtiyacın olursa mutlaka ara beni. Çantasından aldığı kağıt kaleme numarasını ve ismini yazmıştı. Al bunu bir gün lazım olacaktır elbet günü geldiğinde aramanı bekliyor olacağım. Gitmem gerek kendine iyi bak. Sonunda trene binmişti Eymen. Bu uğraşların sonunda nelerin beklediğini bilmiyordu ama öğrenme vakti gelmişti artık ve geri dönüşü yoktu. Tren hareket etmeye başladı. Mavi gözleri kapanmaya başladı. Yorgundu hem de çok ama onunkisi beden değil ruh yorgunluğuydu. Bunu üzerinden tek bir kişi atabilirdi o da Sıla'sıydı. Dur gitme dur. Nereye gidiyorsun gitme dur beni bulman gerekiyor acele et lütfen dayanamıyorum diyen Sıla'nın elleri bağlanmış işkence çektiğini gören Eymen bi anda gözlerini korku ile açtı. Rüya olduğunu anladığın da ne demek bu diye kendini emniyet sorgusundaymış gibi sorguya çekmeye başladı. Sabret güzelim az kaldı çok az bekle Sılam geliyorum diyerek iç çekti ve tekrar uykunun kollarına bıraktı kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON TREN
RomanceSonbahar kendini göstermeye başlamıştı ki güneş kendini tüm ihtişamıyla ışınlarını denize nevresim olmaya hazırlıyordu. Renklerin ahengiyle Sonbaharın gazellerini anımsatıyordu. Tıpkı onun gibi diyerek iç geçirdi ömrünü adamak istediği kadını hatırl...