Gözlerini aralayarak esnemeye başladı ve penceren dışarıya bakmaya başladı. İzmit'e veda ettiğini ve geri dönüşü olmayan yola girdiğinin farkındaydı. Saatler geçmek bilmiyordu sanki kaplumbağa gibi ilerliyor zaman hadi artık hadi bitsin şu yolculuk diyerek ellerini birbirine kenetliyordu. Yağmur kendini tekrar göstermeye ve damlalarıyla camları dövmeye başlamıştı. İnce zarif işaret parmağıyla Sıla'm yazıyordu. Onu o kadar çok seviyordu ki onun için Ferhat'ın Şirin'i için deldiği dağlar gibi o da bir çok fedakarlık yapardı ve yaptıda. En büyük fedakarlık beklemektir derler ve Eymen Sıla'yı çok beklemişti ama Sıla gelmedi. Tren istasyona gelmişti. Eymen çantasını alarak inmeye hazırlandı. Sonunda bitti yolculuk diyerek gardan çıktı. Asıl sorun burada başlıyordu ve nereden başlayacağını bilmiyordu. Elinde sadece bir adres vardı. Gitmeden önce karnından gelen garip guruldama seslerinin susması gerekiyordu. Biraz daha yürüdükten sonra bir çorbacıda girdi ve en sevdiği mercimek çorbası siparişini verdi. Çorbasına ekmek atarak yemeğini bitirdi. Kasaya geldiğinde babasına benzeyen adamın gözlerinde gördüğü umut ışığını içine çekti.
***
Hesabım ne kadar bey amca dedi. Şöyle bir baktı ve nerelisin sen diye sordu. İzmit'liyim amca sen de mi dedi? Üstüne bastın ayağını kaldır delikanlı dedi. Eymen gözlerini ayaklarına diktiğinde gülmeye başladı ve babam da öyle derdi dedi. Yüzündeki gülümsemenin yerini kara bulutlar almıştı. Hangi rüzgar attı seni buralara delikanlı dedi. Sevda bey amca Sevda dedi ve borcunu tekrar sordu. Hemşerime benden olsun nasılsa bir kez daha geleceksin oğlum o zaman sende bana ısmarlarsın ödeşiriz dedi. Eymen öyle olsun diyerek çıktı çorbacıdan ve taksiye atladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON TREN
RomanceSonbahar kendini göstermeye başlamıştı ki güneş kendini tüm ihtişamıyla ışınlarını denize nevresim olmaya hazırlıyordu. Renklerin ahengiyle Sonbaharın gazellerini anımsatıyordu. Tıpkı onun gibi diyerek iç geçirdi ömrünü adamak istediği kadını hatırl...