4. Bölüm

2 0 0
                                    

Yol biraz uzun sürmüştü. Taksici geldiğimiz adrese geldik dedi. Eymen ne kadar abi diyerek cevapladı. 15 tl verirsen yeter oğlum. Ödemeyi yapıp taksiden indi ve apartmana doğru yönelirken garip seslerin geldiğini duyan Eymen saklanacak bir yer bulmaya koyuldu. Etrafına bakınırken neresi neresi diye çırpınmaya başladı ve sonunda bir ağacın arkasına saklanarak kendini görünmez kılmayı başarmıştı. Bırak beni bırak senin yüzünden başıma gelmeyen kalmadı. Bırak yakamı artık ne istiyorsun benden yanındayım işte rahat bırak beni anladın mı beni rahat diye bağıran kızın sesini duyunca olduğu yere çakıldı. Neden bağırıyordu kimden kaçmaya çalışıyor beni neden bırakıp gittin gibi sorular birbirini kovalarken birbirini kovalayan başkaları da vardı. Sıla dur dinle beni Sıla bekle beni bekle diyen kadın taş pakelerin üzerine dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başladı. Affet beni böyle olsun istemezdim seni üzmek en son isteyeceğim şey gitme ne olur gitme Sıla. Gözlerinde derman kalmayan Selma ne yapacağını bilmiyordu. Biricik kızına nasıl affettirebilirdi kendini düşünmeye başladı ve düştüğü yerden kalmaya çalışırken yardım etmek isteyen bir eli omzunda hissetti ve arkadına döndü. Döndüğünde hem şaşkın hem de korku dolu gözlerle Eymen'in güzel gözlerine bakmaya başladı. Tanımamazlıktan gelmedi gerekiyordu ve nasıl yapacağını bilemeden teşekkür ederim iyiyim diyerek geçiştirmeye çalıştı ve apartmandan hızla üçünçü kata çıkmaya çalıştı. Arkasından çıktığını farkedince durdu. Neden geliyorsunuz iyi olduğumu söylemiştim dedi. Eymen nereden başlayacağını bilemeden ilk aklına gelen soruyu sordu.

Tartıştığınız kızın neyi oluyorsunuz?
Neden sordunuz ne yapacaksınız?
Sıla'nın eski bir arkadaşıyım onu görmeye gelmiştim ama sizi öyle görünce ne yapacağımı şaşırdım. Nerede bulabilirim bana yardımcı olabilir misiniz?
Önce etraflıca düşündü ne cevap vereceğini bilemedi ama nerede olduğunu söylemesinin bir sakıncası olmayacağı kanısına vardı.
Sıla'yı Kahve Aşkına kafesinde bulabilirsin 19.00 da mesaisi bitiriyor. Orada bulabilirsin oğlum dedi ve dairesine girdi. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Onca zaman hasretinden yanıp kül olan kalbi cayır cayır yanmaya küt küt atmaya başlamıştı. Sol elini kalbine götürerek ilk gün ki gibi hissettiriyorsun diyerek merdivenleri ikişer üçer inmeye başladı fakat nasıl olduğunu anlamadığı anda iki ayağı birbirine dolanarak bir kaç merdiven kalası yere tam kapının önüne iki seksen serilmişti. Bir anda ayağında bayan çizmeleri olan uzun kırmızı paltosu daha sonra kafasını tam olarak kaldırdığında Sıla'yla göz göze geldiğinde ne yapacağını şaşırdı.

Ne işin var burda beni nasıl buldun?
Bu soruyu benim sana sormam gerekir asıl senin ne işin var burada bu kadın kim neden tartışıyordunuz?
İyi misin birşeyin var mı nasıl becerdin yine düşmeyi sakarlığını İstanbul'a da mı getirdin diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı.
İyiyim anlatacak mısın artık neler olup bittiğini. Sıla duraksadı o an en çağresiz kaldığını an olarak anı defterine başlık olarak atabilirdi ama şimdi sırası hiç değildi hesap zamanı gelmişti.
Genelde hesapları ben sorardım sen cevaplardın ama haklısın sıra sende kızmakta haklısın ama açıklayabileceğim birşey yok böyle olması gerekiyordu üzgünüm diyerek bir çırpıda arkasına dönmeden koşmaya başladı. Hemen arkasından ok gibi fırlayan Eymen paltosunun bir parçalısının savrulduğunu gördüğü dar müstakil evlerin bulunduğu sokağa daldı ama Sıla'dan bir iz kalmamıştı artık. Elleri siyah dalgaları saçlarında düşünmeye başlayarak gözlerinden süzülen yaşları silmeye başladı. Neden kaçıyorsun neden diyerek yaslandığı duvara dönüp yumruklar atmaya başladı. Üzgünüm sevgilim çok üzgünüm gitmem gerekiyor zamanı geldiğinde herşeyi anlatacağım umarım beni affedersin diyerek gözlerini alamadığı sevgilisinden gitmek zorundaydı.

SON TREN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin