Jonathan Harker'ın Günlüğü...
Mina, Lucy'nin ölüm haberi ile Arthur'dan gelen mektuptan bir kaç gün sonra başka mektuplar da aldı. Bir tanesi Profesör Van Helsing'tendi, Arthur'un arkadaşı. Mektupta şunlar yazıyordu. "Lucy'ye olan mektuplarınızdan sizin, onun en yakın arkadaşı olduğunuzu biliyorum. Whitby'de Lucy ile birlikteykenki zamanınız hakkında konuşmak için sizinle buluşmayı çok istiyorum."
Böylece Profesör, evimize bizi görmeye geldi ve zavallı Lucy'nin korkunç ölümünün tam hikayesini öğrendik. Daha sonra Mina, Van Helsing'e okuması için günlüğümü verdi ve Drakula Kalesi'ndeki zamanım hakkındakileri öğrendi. Çok heyecanlandı.
"Ah!" diye bağırdı, "Şimdi birçok şeyi anlamaya başladım! Bu Kont Drakula, zavallı Bayan Lucy'yi öldüren vampirdi. Onu bulmamıza yardım eder misiniz?"
Tabii ki, Mina ve ben yardım etmeyi kabul ettik. Londra'da Kont Drakula'yı görünce çok korkmuştum ama şimdi daha güçlü hissediyordum çünkü yapacak işlerim vardı.
Hemen başladık. Mina, ona ve Arthur'a Kont hakkında her şeyi anlatmak için Jack Seward'ın evinde kalmaya gitti ve ben de Whitby'ye gittim. Kont Drakula'yı İngiltere'ye getiren gemiyi, fırtınanın olduğu gece gemideki tabutları öğrenmek istiyordum. Birçok sorudan sonra, tabutların şu anda Londra'daki Kont'un evinde olduğunu öğrendim.
Aceleyle Londra'ya ve Jack Seward'ın evine geri döndüm. Van Helsing'e bu haberi verdiğimde hepimizi bir araya getirip şöyle dedi: "Şimdi tehlike başlıyor. Eski kitaplardan vampirler hakkında çok şey öğrendim ve sadece geceleri dışarı çıkabileceklerini biliyorum. Gündüzleri ceset gibiler ve saklanmak için bir yerleri var. Bence Kont Drakula, gün içerisinde saklanma yeri için tabutları kullanıyor. Onu tabutun içinde bulabilirsek, onu öldürebiliriz. Ama, bu gece onun evine gidelim. Tabutlara kutsal ekmek koyarız, sonra Kont onlara geri dönemez. O zaman gün boyunca saklanacak yeri kalmayacak ve onu bulduğumuzda daha zayıf ve daha kolay mücadele edecek."
Böylece o gece Van Helsing, Jack, Arthur ve ben birlikte Kont'un evine gittik. Tabii ki Mina, bizimle gelmedi. Onu yalnız bırakmaktan korkmuştum, ama bizimle gelmenin ondan daha fazla tehlikeli olduğunu söyledi.
Jack'in yanında bazı eski anahtarlar vardı ve bunlardan biriyle eve girdik. Ev eski ve kirliydi ve kan kokusu her yerdeydi. Soğuk, boş odalardan geçtik ve sonunda tabutları bulduk.
Çantasından Van Helsing kutsal bir ekmek aldı. "Her tabutun içine bir parça koymalıyız." dedi.
Çok çalıştık. Her tabutu kırıp içerine kutsal ekmek koymak, uzun zaman aldı. Van Helsing bağırdığında son tabutu açıyorduk. "Çok geç kaldık! Kont geliyor!" İşimize baktık ve Kont Drakula'yı gördük. Karanlık bir odadan kara bir bulut gibi geldi. Kızgın yüzü beyazdı ve gözleri kırmızı bir ateş gibi yanıyordu. Van Helsing altın haçı tutarak uzattı ve Kont durdu. Korkarım ki biz hayatımız için evden dışarı koştuk.
"Çabuk!" diye bağırdı Van Helsing. "Geri dönmeliyiz! Şimdi bizi gördü, Mina tehlikede olabilir!"
Bunu duyduğumda kalbim neredeyse durdu. "Ah, Mina!" diye sessizce ağladım. "Mina'yı kaybedemem!"
Ama Jack'in evine döndüğümüzde her şey sessizdi. Üst kata koştum. Yatak odası kapısı kilitliydi. Arkadaşlarıma seslendim. "Bana yardım edin! Oh, yardım edin bana!"
Birlikte kapıyı kırdık - ve sonra kanım dondu. Uzun boylu, karanlık bir adam, ay ışığında, cam kenarında duruyordu. Kollarında karımı, Mina'mı tutuyordu! Beyaz geceliğinde kan vardı ve yüzü Kont Drakula'nın karşısında yatıyordu. Kan ağzından düştü ve kanını içerken Mina'yı tutuyordu!
Ona koştum ve onu Mina'dan uzaklaştırmaya çalıştım. Van Helsing Kont'ta doğru koştu ve altın haçını kaldırdı.
Haçı görünce Kont Drakula geri geri hareket etti ve Mina'nın bedenini düşürdü. Mina korkunç bir çığlık attı ve yatağın üzerine düştü. Bir bulut ayın üzerinden geçti ve ay arkasından çıktığında, Kont Drakula orada değildi.
"Oh, Mina, aşkım!" diye ağladım. Onu kucağıma aldım. "Ne oldu? Anlat bize!" Korku ile çılgına dönmüştüm.
Mina titredi. "Beni bırakma!" diye ağladı. "Oh, lütfen beni bırakma!" Yüzü soluktu ve boynunda iki tane küçük yara olduğunu görebiliyorduk. Başını ellerine aldı ve uzun, korkunç bir çığlık attı. "Benimle kal!" diye bağırdı.
Onu, ilk gün ışıkları, doğuda kendini gösterene kadar kollarımda tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DRACULA
VampirTransilvanya'nın dağlarında bir kale vardır. Orası Kont Drakula'nın evidir. -karanlık ve tekin bir yer, geceleri duvarları etrafında kurtlar ulur.- 1875 yılında Jonathan Harker, Kont Dracula ile iş yapmak için İngiltere'den gelir. Ama Jonathan kendi...