Kapıya gittim. Heyecanlı bir şey olmasını bekliyordum ama pizzacı gelmişti. Parayı ödeyip pizzayı aldıktan sonra içeri girdim ve Selena'ya açıklama bekler gibi baktım. Sırıtıp yanıma geldi.
"Pizza da gelmiş." Dedi. Ben ona ters ters bakınca devam etti. "Ne? Çok açım."
"İyi, ben yemeyeceğim." Dedim. Omuz silkti ve gözümün önünde bütün pizzayı bitirdi. Son dilimi yerken kızgınlıkla bağırdım. "Hepsini yiyecek misin? Bir dilim de bana ver."
"İyi." Dedi Selena öfledikten sonra. Pizza dilimini bana uzattı. Sırıtarak yedim.
"Ee?" Dedim. Anlamadığını gösteren bakışlar attı. "Konu açsana!"
"Senin için pek iyi olmayabilir." Dedi sinsice sırıtarak. Pis arkadaş.
"Ben açarsam da senin için iyi olmayabilir." Dedim onu taklit ederek. Elimde kozlar vardı. Selena'nın sevdiği kişi gibi... Ki bu öbürlerinin yanında hiç kalır. Elbette bunları kimseye söylemezdim ama o bu konuları konuşmayı sevmiyordu ve onu sinir etmek hoşuma gidiyordu.
Dil çıkardı ve televizyonu açtı. Kanallarda ne olduğuna bakmıyor, devamlı olarak kanalı değiştiriyordu. Bir süre sonra bir kanal gördüm ve onu durdurdum. Tahmin ettiğim gibi, perşembe akşamı, Supernatural vardı. Alışkanlıklarımdan vazgeçemiyordum. Anlaşılan bu kanal da vazgeçemiyordu. Oturup izlemeye başladım. Bittiğinde ise hevesimi alamadığımdan dolayı telefonumdan izlemeye devam ettim.
Yaklaşık 2 bölüm izledikten sonra telefonum titredi. Düz konuma getirip bildirimlerime baktım. Mesaj simgesine tıkladım.
Niall: Selam :)
Mesaja 3 dakika boyunca baktıktan sonra cevap vermem gerektiğini hatırladım.
Selam. Nasılsın? x
Ne? Geri alalım lütfen. Sonuna x mi koymuştum. Gerçekten mi Demi, gerçekten mi? Evine gidip mesajı silmeyi düşünürken mesajıma cevap verip planımı suya düşürdü.
Niall: Ben de iyiyim bebek. Yarın uygun musun?
Şey, ne? Bebek mi yazmıştı o? Cidden mi? Telefonu kilitleyip başımı birkaç kez telefona vurdum. Sonra cevap yazdım.
Evet.
Fazla mı soğuk olmuştu? Herneyse.
Güzel! O zaman yarın birlikteyiz. İtiraz istemiyorum. Saat 2'de hazır ol. x
Pekala, o da x koymuştu. Yani sorun yoktu. Telefonu kapattım. Sonra sürünek yukarı çıktım ve Selena'nın odasına girdim. Bana salakmışım gibi bakıyordu.
"Selenaaa." Dedim tuhaf çıkardığım sesimle.
"Ne?"
"Yarın Niall'la buluşacağızzz." Aynı sesi kullanmıştım. Düz bir sesle cevap verdi.
"Gerçekten mi? Güzel." Dedi. Ardından hiçbir şey olmamış gibi telefonunda mesajlaşmaya devam etti.
"Heyecanın için teşekkür ederim sevgili arkadaşım." Dedim ve emekleyerek odama girdim. Ayağa kalktım ve elbise seçmeye başladım.
Üzerinde beyaz yazılı siyah bir tişört, kot şort ve aynı renkte hırkamsı bir ceket seçtim. Aşağıdan da ayakkabı olarak seçtiğim platform topuklu, bağcıklı siyah botu aldım ve çok nadir kullandığım çalışma masamın üstüne koydum. İnternette biraz gezindikten ve Instagram'daki butiklerden birkaç kıyafet seçip sonradan gözden geöirmek için ekran görüntüsünü çektim. Kalkıp telefonumu şarja takıp ışğı kapattım ve başucumdaki lambanın ışığını kısık olarak açtım. Ardından da birsürü hayal kurdum ve uykuya daldım.
Selam!
Evet, bu bölümü yazmayı ben de beklemiyordum. Ama hatlar karışmış. Herneyse.
Sonuçta, hikayeye devam ediyorum.
Ayrıca bölüme de isim koydum, yey.
Daha fazla söyleyecek bir şeyim yok.
Hoşçakalın!
![](https://img.wattpad.com/cover/10080717-288-k485015.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue And Gorgeous.
FanfictionAna karakter Demi'nin yaşadığı mahalleye Niall adında, sarışın, mavi gözlü ve çok yakışıklı biri taşınmıştır. Demi ona ilk görüşte aşık olmuştur. Fakat Niall halktan normal biri değildir. "Gözlerin..." Dedim. Bir an kendi gözlene bakmaya çalıştı ama...