Demirden;
Hala şu Azra hanımı araştırıyorum. Hani şu Yiğit Arslanoğluyla sevgili olduğunu düşündüğüm kız. Hani benimle karşılaşmasında bir bit yeniği olduğunu düşündüğüm. Gerçi şimdi sevgili olduklarını düşünmüyorum ama bir planları olduğu kesin. Hayır anlamıyorum. Bu kızın ne gibi bir çıkarı olabilir de Yiğitle benim arkamdan iş çevirecek? Gerçi ona arkadan değil gizliden demek daha doğru olur ama neyse. Hadi Yiğit şerefsizini anladım. O şerefsiz babasıyla annemiz olacak kadın kaçtığından beri birbirimizden haz etmeyiz. Daha doğrusu ben o adamın oğlu olduğu için bile yüzüne bakmam. Babası ne ki oğlu ne olsun. Adam olsa zaten evli bir kadınla babasının ilişki yaşamasına göz yummazdı.
Ben onu uyardım. Adımızı kirletmelerine izin verme dedim. Çünkü... Çünkü biz Yiğitle çocukluk arkadaşıydık. O benim en yakın arkadaşımdı. Onun onlara engel olucağını düşündüm. Ama o... O kılını bile kıpırdatmadığı yetmiyormuş gibi onları görmezden gelip yurtdışına gitti. O dakikadan sonrada benim için düşmandan farksız oldu Yiğit. Onu en son lisedeyken görmüştüm. Tabi bu olaylar biz ortaokuldayken olmuştu ama o zamanlar çocuktuk. 14 15 yaşlarımda netleşti kafamda herşey. Neyin ne olduğunu daha iyi kavradım. Ciddi anlamda ilk kavgamızda o zaman olmuştu Yiğitle. Lisedeyken. Bu konu hakkında hiç babası olacak şerefsizi savunmadı ama ne onların hakkında bilgi verdi nede onlara karşı çıktı.
O kavgamızdan sonrada yurtdışına gitti. Ardında öfkeden ve nefretten kalbi kararmış bir Demir bırakarak. Bu yüzden nefret ederim Yiğitten. Babasının bu iğrençliğine, namussuzluğuna göz yumdu diye. Korkakça kaçtı diye.
İlk defa o gün kreşin önünde gördüm onu. O kızı, Azra'yı da yanında görünce beynimden vurulmuşa döndüm. Başta bişey sanmadım ama sonra Asya'nın durumu malum olunca o ikisinin beraber hareket ettiklerini de görünce Yiğit'in babasına çekmiş olma ihtimali geldi aklıma. Yıllar önce babasının ayıbını görmezden gelen bugün sahipte çıkar. Kanları bozuk bunların herşeyi yaparlar. Azra denilen kızla da samimiydiler alışveriş merkezinde. Ne düşünseydim. Herşey ortada. Ama neden hala eksik bir şeyler var gibi? Üstelik aralarında da samimi bir durum yok bayağıdır. Bir tuhaflık var ama umursamıyorum. Çünkü o kızda bir şey var. Karşıma çıkması planlıydı. Büyük ihtimal para koparmaya çalışıyor. Tabi Yiğitle işbirliğinde değilse. Allah'ım. Bütün bu dertlerim yetmezmiş gibi şirkette de işler bir tuhaf. Şu geçen ki kaybolan daha doğrusu çalınan dosyayı alan kişi kayıp. Adamın imi timi kayboldu. Sanki bizim onu bulacağımızı biliyorlardı. Bunu nasıl yaptılar hala araştırıyorlar. Şirkete sızanı bir bulayım. Onu çıktığı yere geri...
Herşey o kadar karıştı ki. Tüm bu sıkıntılar yetmezmiş gibi dün akşam yemekte babamın dediği evlilik meselesi de cabası. Neymiş efendim yaşım geçiyormuş. Benim kendi başıma evleneceğim yokmuş. Arkadaşının kızıyla evlenecekmişim. Hayır insan bi tanış görüş dese anlayacağım. Direk evleniyorsun dedi adam ya.
"Ah be baba. Emrivakilerden nefret ettiğimi bildiğin halde şu yaptığına bak. Evlenecekmişim. İstiyor musun demek yok. Direkt EVLENİYORSUN!"
Sinirle şimdi şirketin odasında dolanıyorum. Evlenmicem. İstedikleri kadar uğraşsınlar evlenmicem.
Ben odada dolanmaya devam ederken telefonum çaldı. Arayan Nihattı.
"Efendim Nihat."
"Demir. Ben hastaneye gidiyorum."
"Ne hastanesi?"
"Ahsenin telefonundan birisi aradı. Ahsen baygınlık geçirmiş bir kafede. Müdahale etmişler. Kendine gelmiş. Ama yanına gidiyorum şimdi. Haber vereyim dedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Tasviri (KİTAP OLDU)
General FictionSevgi dolu sıcak bir ailede büyümüş, merhamet ve masumiyet abidesi bir kız. En büyük hayallerinden biri olan psikoloji bölümünü başarıyla bitirmiş ve mesleğine aile ve sosyal politikalar bakanlığına bağlı bir aile danışmanlığı biriminde başlamıştır...