dokuz

137 9 0
                                    

Bilinmeyene görüldü attıktan sonra belki görürüm diye etrafıma bakındım. Ama hava iyice karardığından ve parktaki sokak lambasından başka bir şey olmadığından hiçbir şey belli olmuyordu. Sorun değildi, karanlıktan korkmazdım.

Yanıma birisinin oturduğunu hissedince gözlerimi silmeye tenezzül etmeden oturan kişiye baktım. Deri ceketin içine gri sweatshirt giymişti ve kapüşonu kapalıydı. Yüzünü göremiyordum.

Benim gibi hafifçe sallanıp telefonunu çıkarttı. Müzik uygulamasına girip 'İyi ve güzel kadınlar hep ağlar'ı açtı.

Bilinmeyenin söylediği şarkıydı bu...

"Bilinmeyen numara?" dedim tereddütle. Cevap vermeden bana elindeki poşeti uzattı.

"Bu ne?" diyerek poşeti alırken telefonundan bir şeyler yazdı.

"En yakın yere gittim bir bu vardı." Google çevirinin sesini duyunca kendimi tutamadım ve gülmeye başladım. O da gülüyordu. Aşağı yukarı hareket eden omzundan anlaşılıyordu bu.

"Ciddi misin sen? Benimle konuşmayacak mısın?" Hızlı hızlı bir şeyler daha yazdı.

"Konuşuyorum işte daha ne bekliyorsun?"

Salıncağı hafifçe ittirip sallamaya başladım kendimi.

"Peki" dedim yıldızlara bakarken. "Sen ne dersen o olsun. En azından fısılda."

"Anaa." dedi fısıldayarak. "Bu niye aklıma gelmedi?"

"Gerizekalısın o yüzden." Tekrar güldü.

"Yemeğini ye." Çiğköfteyi paketten çıkarıp hayvan gibi yemeğe başladım. Arada göz ucuyla ona da bakıyordum ama onun tek yaptığı karşıya bakmaktı. Yüzünü göremiyordum.

"Gözünü kapatsana."

"Sebep?"

"Seni görmek istiyorum."

Alaylı bir şekilde güldüm. "Ya sen bana bakarken birden gözümü açarsam?"

"O zaman hikaye biter. İster misin bitmesini?"

Omuz silktim. "Şimdi değil."

Gözlerimi yavaş yavaş kapattım. Bana baktığını hissediyordum ama gözlerimi açmaya cesaretim yoktu. Hafif esen rüzgar uykumu getiriyordu. Orada uyuyabilirdim.

Yaklaşık 5 dakika sonra gözlerim acıdığından kafamı kısa bir süreliğine arkaya döndürüp gözlerimi açtım ve önüme dönüp tekrar kapattım.

"Gözlerin mi acıdı? Dalmışım. İlerde sana benzeyen çocuklarımızı düşünüyordum da."

"Nereye daldığın belli oldu." dedim alayla.

"Ne?" Omuz silkip alaylı bir gülüş attım.

"Hayal alemine dalmışsın onu diyorum." Kıkırdadı.

"Göreceğiz Öykü hanım."

Güldüm.

O da güldü.

"Gözlerini açabilirsin."

Gözlerimi açtım. "Hadi git artık."

"Sen sessizken daha tatlısın biliyor musun?"

"Evet, hep söylerler." Ayağa kalkıp gözlerimi kapatarak karşısına geçtim. "Görüşürüz."

Birden kolumdan tutup kendine çekti ve sarıldı. Kokusu burnuma geldiğinde içimdeki sarılma isteği fazlaca kendini göstermeye başladı. Çok güzel kokuyordu. Hatta kokusu dünyadaki bütün güzel kokuların karışımı gibiydi.

Elim yavaş yavaş beline çıktı. Parmaklarımı birbirine kenetleyip sarıldım. Ayrılmasını istemiyordum.

"Çok güzel kokuyorsun." Fısıltısını duyunca tüylerim diken diken oldu.

Aşk değildi, hafiften düşmüştüm.

"Sen de bok gibi kokuyorsun." Kollarımı çekip ayrıldım. Birden arkasını dönüp kahkaha atmaya başladı. Sesini duydum. Konuşurkenki sesi olmasa bile en azından kahkahasını duymuştum. Güzel gülüyordu ve bundan sonra nerde duysam tanıyabilirdim.

Gülmesi bitince arkasını dönmeden elimi tuttu ve önündeki banka oturttu. Onu görme korkusuyla gözlerimi kapattım. Kim olduğunu deli gibi merak ediyordum ama bitmesini de istemiyordum. Ona çok soğuk davrandığım için gelen vicdan azabı etkiliydi bunda. Ama daha çok sevildiğimi düşünmek beni mutlu ediyordu.

Bilinmeyen, beni sevdiğine inanabilir miyim?

Kafasını omzuma koydu. Kapüşonundan hiçbir şey göremiyordum.

"Burda uyuyabilirim." dedi sessizce. Bense rahatsız bir şekilde kıpırdandım. Komşular görebilirdi.

"Kalk artık istersen." İyice gömüldü.

"Çok tuhaf değil mi? İnsan, en çok sevdiği insanı öpmenin, o kişiyle sevgili olmanın hayalini kurar. Benim en büyük hayalimse kokunu hissetmek, sana dokunmak, benimle konuşman." Duraksadı. "Dile getirmeden önce bu kadar yıkık olduğumu düşünmüyordum."

Aynı anda gülmeye başladık.

Bilinmeyen, gerçekten bu kadar masum musun?

Kafasını omzumdan çekti. "Hadi evine git artık. Hava iyice soğudu." Ayaklandım.

Apartmana doğru yürürken aklıma gelen şeyle arkamı dönüp bağırdım. "Bilinmeyen!" Ne söyleyeceğimi merak edercesine durdu.

"Teşekkür ederim."

Yürümeye devam etti. Bir şey dedi mi bilmiyorum. Fısıldadığı için deseydi de duyamazdım. O yürümeye devam ederken telefonuma bildirim geldi.

05*********: Ben teşekkür ederim.

___________

___________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Öykü | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin