Öncelikle, bu hikâyenin yayımlanma tarihini şuraya not edeyim,
27/05/20. Sonra da hepinize iyi okumalar diliyorum!
.
Lütfen yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin, görüşleriniz çok önemli ♡🧡🧡🧡🧡🧡🧡🧡
"Seungmin hadi orada ne yapıyorlar bakalım, lütfen~ "
Jaemin dudaklarını büzdü ve Seungmin'in kolunu çekiştirmeye başladı.
"Sen kafayı mı yedin? Zaten cezalıyım, biraz daha geç gidersem bir hafta yüzümü göremeyebilirsin! Hâlâ gitmek istiyor musun?"
Jaemin saatine baktı ve sinsi bir bakış attı.
"Dokuza daha kırk beş dakika var eviniz on dakika yürüme mesafesinde Min!" Seungmin'in son kalan nefesi de bitmişti.
"Tamam gidelim, yalnızca on dakika daha fazla değil." Jaemin Seungmin'in elini kavradı ve onu hemen yanlarındaki gürültü gelen sokağa çekti. Seungmin'in hem uykusu gelmişti, hem de acıkmıştı.
"Jaemin benim uykum geldi ama yaa.. sonra baksak?" Umutları suya düştü; Jaemin Seungmin'e piç gülümsemesini sunmuştu bile. Sokağa girdiklerinde dört kişi dans ediyordu ve bir yığın insan onları izliyordu.
"Bunlar kim ve biz bunları izlemek için mi benim uykumdan ödün veriyoruz?" Jaemin göz devirdi ve arkadaşına pis bir surat ifadesiyle sırıttı.
" Bunlar dediğin insanlara dön bir daha bak derim. Bak simsiyah giyinmiş uzun boylu yakışıklı bebek var ya, o Hyunjin. Çok seksi. Biraz daha kısa boylu kumral olan ise Minho, o hepsini eğiten. Bacak kaslar...'' Seungmin arkadaşının koluna vurdu.
"Yavşama istersen. Ayıp ya." Jaemin Felix'i gösterdi bu sefer,
"Turuncumsu saçları olan Felix, ne kadar taş olduğunu anlatmama gerek yok bence, şu sarışın olan da Jisung, gruba yeni katıldı fakat az değil yani kalçalarına bakarsan.." Seungmin bu sefer Jaemin'in karnına dirsek geçirmişti.
"Sen ne içtin, azgınlık şurubu falan mı?" Jaemin kıvrandı ve cevap verdi.
"Hayır da kör müsün sen? Bir öne gidelim. Beş dakika izleyelim hem ben zaten Jeno taraftarıyım. Neyse ne, hadi gidelim ve izleyelim Min." Seungmin göz devirdi ve arkadaşını takip etti , neden bir arkadaşı bile akıllı değildi ki zaten ? Hoş, bir arkadaşı vardı ama...
"Troublemaker mı? Ciddi misin? Hem de çift dansı mı yapacaklar? Ve ben bunun için mi seni takip ettim?" Hamurdandı ve devam etti. ''Kendin izle ama beni yok say. Zaten daha fazla geç kalmamalıyım. Şimdi ben gidi- N'oluyor ya sen kimsin!?"
Arkasını döndüğünde siyahla kaplı çocuk ona bakıyordu ama sadece bakmıyor onun arkasında dans ediyordu. Ona doğru eğildiğinde Seungmin panik olmuştu, adını Minho olarak hatırladığı çocuk ve Jisung'a baktığında Minho'nun eli Jisung'un kalçalarındaydı. Siyahlı olan ona daha çok yaklaştı ve elini omzuna koydu, diğer eli ise belindeydi. Seungmin telâşlandı ve geri çekildi.
"Özür dilerim, başka birini seç lütfen."
Seungmin daha fazla utanmış ve hızlıca koşup sokağın sonunda bir yere çömelmişti, karşısındaki siyahlı ise ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordu. Ne yani insanlar bunun için buraya gelmiyor muydu sonuçta? Dansına devam ederek başka birini seçti, Jaemin hızlıca arkadaşının peşinden giderek yanına çömeldi ve elini omzuna koydu.
"Özür dilerim Minnie, ben böyle olacağını bilemedim..."
Seungmin gözyaşlarını silip başını iki yana salladı ve ayağa kalkıp başını Jaemin'in omzuna yasladı.
"Videoya alıyorlardı, gördüm. Sence babam nereye kadar vurabilir?"
Jaemin'in sinirleri bozulmuştu, Seungmin'in saçlarını okşayıp geri çekildi ve yavaşça yürümeye başladı.
"Sana dokunmayacak Minnie, o videoyu sildireceğiz endişelenme. Saat dokuz olmak üzere, balkabağına dönüşmeden önce koşmak ister misin?"
Kendisi koşarken arkasından koşan arkadaşıyla birlikte eve ilerledi, geldiklerinde el sallayıp karşı eve geçti. Seungmin eve girdiği gibi bir daha lânet etti, bu ne biçim bir evdi böyle? En kısa sürede gitmeliydi ama nasıl, tek gerçek arkadaşı Jaemin'di, ki ailesi onları tanıyordu. Kendini yatağa bırakıp gözlerini kapattı, yanına bir de test kitabı koydu ki çalıştığını görsünler. Kapının açılma sesini ve ardından sertçe kapanmasını duyunca babasının geldiğini anladı. Hızlıca toparlanıp testi açtı ve çözmeye başladı, adım sesleri odasının önünde durduğunda derin bir nefes alarak "Hoşgeldin baba" dedi.
-Ertesi gün-
Olanlar hiç istediği gibi değildi, zaten ne bekliyordu ki? Gelip sarılmasını falan mı? Sabah üniformalarını giyip evden çıktı ve Jaemin'in evinin zilini çaldı, annesi ağzına bir şeyler tıkıştırdığında sonunda evden çıkabilmişti. Hızlıca kapıyı kapatıp şaka amaçlı Seungmin'i ittirmişti fakat yüzünü buruşturduğunu farkettiğinde bir şey demeden okula gitti, onu revire götürüp sırtındaki morluklara krem sürerken mırıldandı.
"Öldürseymiş direkt, bu ne ya her yerin yara içinde kalmış! Hem nereden öğrendi dün olanları?!"
Seungmin acıdığını belli eden mırıltılar çıkarırken gözlerini devirdi.
"Jaemin adam korenin ikinci büyük şirketinin ceosu farkında değilsin sanırım?"
Gözlerini açıp tişörtünü giydi ve ayağa kalktı, "Ve teşekkür ederim." Koridora çıktığında aniden tekrar içeri hoplayınca Jaemin de düştüğü yerde kalktı.
"Napıyorsun dostum?" Az kalsın çığlık atacakken ağzını kapattığında geri açarak kapıyı işaret etti "O sapıklar niye buradalar?" Jaemin gözlerini devirip sınıfa ilerledi.
"Bu kadar asosyal olursan olacağı bu, yan sınıfındaki kişileri bile tanımazsın!" Seungmin arkasından gidip kolunu tuttu.
"Gidip söylesem onlara ve videoyu kaldırsar, hm?" Jaemin kollarını iki yana açtı. Okul çıkışı siyahlı çocukla konuşmak için yanına gitti ve kısa süreliğine de olsa durdurabildi.
"O gün çekilen videoyu silemez misin? Benim için çok önemli."
Hyunjin elindeki test kitaplarına bakarak bir kaç adım yaklaştı,
"Peki zeki arkadaşım, benim bu işten kârım ne olacak?"
Seungmin bir adım geriledi ve mırıldandı "Ne istersen." Hyunjin ne mi isteyebilirdi, bilmem...
Eveeeeet! Yeni hikâye!!!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TroubleDancer |HyunMin † MinSung|
FanficAniden belimi kavradı uzun parmakların, tenin tenime değerken içimi hiç olmadığı gibi bir heyecan kapladı hüzünle. Sokak dansçısı olman mı sorundu yoksa diğer tüm engeller mi bilmiyordum... . . 27/05/20